5 Kasım 2024 Salı

Kayıp yakınları, kaybedilenlerin akıbetini sordu

Kayıp yakınları Diyarbakır, Batman ve İzmir'de yapılan eylemlerde kaybedilenlerin akıbetini sordu. Kaybedenlerin yargılanması talebini de dile getiren kayıp yakınları, adalet mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.

Kayıp yakınların, kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak, kaybedenlerin yargılanmaları talebiyle Diyarbakır, Batman ve İzmir'de eylemler yaptı.

Diyarbakır'da 698'inci hafta eylemi Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. İHD Diyarbakır Şube yöneticilerinin de katıldığı eylemde katledilen sağlık emekçileri Mehmet Emin Ayhan ile Hamit Pamuk'un akıbeti soruldu.

Sağanak yağmur altında gerçekleştirilen eyleme Mezopotamya Dil Kültür Araştırma Derneği (MED-DER), Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube üyeleri katıldı. Eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

Bu haftaki eylemde, 1992'de Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde Hizbullah tarafından katledilen uzman doktor Mehmet Emin Ayhan ile 1993 yılının Haziran ayında arkadaşı İkram Han ile birlikte katledilen sağlıkçı Hamit Pamuk'un hikayesi paylaşıldı. Katledilen sağlık emekçilerinin hikayesine yer verilen açıklamayı İHD Diyarbakır Şube yöneticisi avukat Derya Yıldırım okudu.

HİZBULLAH TARAFINDAN KATLEDİLDİ
1954 yılında Mardin Nusaybin'de doğan Mehmet Emin Ayhan'ın Silvan Devlet Hastanesi'nde uzman doktor olarak görev yaptığını hatırlatan Yıldırım, Ayhan, 1992 yılında eşi yanındayken evinin önünde Hizbullah'ın silahlı saldırısında katledildiğini aktardı. Yıldarım, "Ne yazık ki bu olay o tarihten günümüze faili meçhul olarak kaldı" dedi.

PAMUK POLİS TARAFINDAN KATLEDİLDİ
1961 Diyarbakır Kulp doğumlu Hamit Pamuk'un 1985 yılında Dicle Üniversitesi Hastanesi'nde röntgen teknisyeni olarak göreve yaptığını söyleyen Yıldırım, sendikal örgütlenmede aktif olarak rol alan Pamuk'un sürekli tehdit edildiğini aktardı.

1 Mayıs 1993 günü Dicle Üniversitesi Hastanesi önünde gerçekleştirilen 1 Mayıs eylemine polis müdahalesi yaşandığını, açıklamayı okuyan Hamit Pamuk'un burada polis tarafından tehdit edildiğini hatırlatan Yıldırım, "21 Haziran 1993 tarihinde saat 20.00 sıralarında Diyarbakır'ın Bağlar semti Emek Caddesi'nde yüzleri maskeli ve silahlı 3 kişinin saldırısına uğrayan Hamit Pamuk ile çocukluk arkadaşı olan ve esnaflık yapan İkram Han yaşamını yitirir. Aynı olayda Hamit Pamuk'un öğretmen arkadaşı İmam Taşçı da ağır yaralanır. Olayla ilgili görgü tanıkları Hamit Pamuk'u katleden 3 kişiden bazılarının güvenlik görevlisi olduğunu beyan etmiştir. Ailelerin tüm girişimlerine rağmen Hamit Pamuk ve aynı olayda yaşamını yine İkram Han dosyası faili meçhul olarak kalır" diye konuştu.

Açıklama, oturma eyleminin ardından son buldu.

DEP MİLLETVEKİLİ MEHMET SİNCAR AKIBETİ SORULDU
İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi de Mehmet Sincar ve Metin Özdemir'in akıbetini sormak için Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde eylem yaptı.

Açıklamada söz alan şube yöneticisi Zeki Tangüner, kayıpların akıbetini sormak ve kaybedenlerin yargılanması için 535'inci kez bir araya geldiklerini söyledi.

4 Eylül 1993 tarihinde Batman'da katledilen DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ve parti yöneticisi Metin Özdemir'in akıbetini sormak için toplandıklarını söyleyen Tangüner, Sincar faili meçhul bırakılmak istenen katliamları araştırmak üzere geldiği Batman'da katledildiğini hatırlattı.

Sincar davasının 27 Haziran Pazartesi günü Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüleceğini hatırlatan Tangüner, davanın zaman aşımı sürecine sokulmak istendiğine dikkat çekti. Tangüner, davanın tek sanığı olan Hizbullah hükümlüsü Cihan Yıldız'ın tutuksuz yargılandığını belirtti.

Mehmet Sincar ve Metin Özdemir'in katledilmesinin ardından kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini, gözaltılar başladığını aktaran Tangüner, "Ankara da aceleciydi. Devlet bakanları Necmettin Cevheri ile Mehmet Gölhan, 24 saat geçmeden tetikçinin yakalandığını duyurdu. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar bir gün sonra öfkeliydi: 'İşi batırdılar, çıkacak işi batırdılar, biraz susalım...' diyecekti. Sonra yalanlamalar geldi. Tetikçiler firarda dendi, bir bakan 'önemli olan örgütün beyin takımını yakalamak' dedi. Yıllar sonra Susurluk raporunu hazırlayan Kutlu Savaş ise cinayeti PKK itirafçıları Alaattin Kanat, İsmail Yeşilmen ve Mesut Mahmutoğlu'nun planladığını bir raporla dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a iletti" diye belirtti.

Gerçekleri açığa çıkarmak istediklerini söyleyen Tangüner, "Karanlıkta kalan binlerce kayıp bulunmadıkça ve binlerce faili meçhul cinayeti işleyen failler yargılanmadıkça, bu ülkede toplumsal barışa ulaşmanın mümkün olmayacağını bir kez daha hatırlatıyor, demokrasi ve adalet için mücadele eden bu değerli insanları saygıyla anıyoruz" diye konuştu.

Açıklamanın ardından oturma eylemi yapılarak açıklama sona erdirildi.

İŞKENCEYLE KATLEDİLEN UYGUR'UN FAİLLERİ SORULDU
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi de, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle Konak eski Sümerbank önünde eylem yaptı. "Kayıplar vicdandır sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartlarının taşındığı eylemde, 42 yıl önce Mersin Emniyet Müdürlüğü'nde işkenceyle katledilen Ali Uygur'un akıbeti soruldu. Açıklamada İstanbul'da Cumartesi Anneleri'nin eylemine yapılan polis saldırısına da tepki gösterildi.

42 YIL ÖNCE KAYBEDİLDİ
Ali Uygur'un hikayesini İHD İzmir Şube Sekreteri Ali Aydın okudu. 1955 Antep/Nizip doğumlu, Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü Mezunu Ali Uygur'un 1 Temmuz 1980'de trenle yolculuk yaparken Adana'nın Pozantı ilçesinde; Mithat Nisan, Mahir Keçeci ve Özcan Fedakar ile birlikte gözaltına alındığı ve önce Adana ardından Mersin Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğünü aktaran Aydın, annesi Hatice Uygur ve kardeşlerinin 10 Temmuz günü Mersin 1. Şube Müdürü Ömer Güneş ve Yardımcısı Hanefi Avcı ile görüştüğünü söyledi. Anne Uygur'a Hanefi Avcı'nın "Oğlun; 'Demirtaş mahallesinde bir operasyon sırasında 9 Temmuz'da kaçtı. Bak dosya ve tutanaklar burada mevcut ama inşallah ölmüştür" dediğini hatırlatan Aydın, Haşim Aslan isimli kişinin sorgu hakimliğinde Ali Uygur'un Mersin Birinci Şube'de başına sopayla vurularak katledildiğine tanıklık ettiğini söyledi.

KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA BULUNDU
Ali Uygur'un işkenceyle katledilmiş bedeninin 22 Ağustos 1980 tarihinde Mersin Kimsesizler Mezarlığı'nda bulunduğunu söyleyen İHD yöneticisi Aydın, devletin bazı görevlilerinin suçüstü yakalandığını ancak 12 Eylül askeri darbesinin karanlığında dosyanın açılmadan kapatıldığını söyledi.

Aydın, ayrıca İstanbul'da Cumartesi Annelerinin Galatasaray Meydanı'nda yapmak istedikleri 900'üncü haftası eylemine yönelik polis saldırısı ve gözaltıları kınadı.