25 Kasım 2024 Pazartesi

Kayıp yakınları: Devletin uyguladığı katliamlar en büyük şiddettir

Fahriye ve Mahmut Mordeniz'in akıbetinin sorulduğu kayıp yakınları eyleminin 511. haftasında DAKAP üyeleri de eyleme destek verdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla her hafta gerçekleştirilen eylemin 511'incisi düzenlendi. İHD Diyarbakır Şubesi Konferans Salonu'nda düzenlenen eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" yazılı pankart ile kayıpların fotoğrafları açıldı. Eyleme, kayıp yakınları, İHD şube yöneticileri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel ile Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) üyeleri katıldı.
 
Eyleme ilişkin konuşan İHD Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer, eylemin sonuç buluncaya kadar devam edeceğini belirtti. Ailelerin sokakta eylem yapamamasını hukuk ihlali olarak değerlendiren Acer, "Çocuklarını katlettiler, kaybettiler yetmedi. Bugün de eylemlerini yapmalarını engelliyorlar. Biz bu hukuksuzluğa karşı boyun eğmeyeceğiz" diye belirtti.
 
Ardından söz alan DAKAP Dönem Sözcüsü Bahar Karakaş, kadınlar olarak bugün burada annelerle beraber olmak istediklerini söyledi. Karakaş, "Şiddet yalnızca evde eşlerimizin bize uyguladığı şiddet değildir. Devletin yıllardır bize yaşattığı acılar, katliamlar da şiddettir. Üzerimizde kurdukları baskı da şiddettir ve aslında şiddetin en büyüğünü devlet uyguluyor. Erkekler de devletten aldıkları güçle bize yöneliyorlar. Bugün burada anneler ile beraber olmak ve güç vermek istedik. Çok iyi bilinmeli ki var olduğumuz sürece kayıplarımızı aramaya ve akıbetlerini sormaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
 
İHD yöneticisi Gurbet Yazıcı, 1996 yılında Diyarbakır'da kaybedilen Fahriye Mordeniz ile Mahmut Mordeniz'in hikayesini okudu.
 
Fahriye ve Mahmut Mordeniz'in hikayesi şöyle:
"Fahriye ve Mahmut Mordeniz çiftinin ailesinden bazı kişilerin PKK'ye katılması üzerine aile, devlet tarafından baskı altına alınır. Daha sonra aileden örgüte katılımlar devam edince aile üzerindeki baskılar daha da artar ve ailenin diğer bireyleri de değişik aralıklarla gözaltına alınır. Defalarca gözaltına alınan oğul Mehmet Emin Mordeniz'in ifadesine göre polisler kendisini 'Ya bize ailece ajanlık yapacaksınız, ya öleceksiniz, ya PKK'ye katılacaksınız ya da Diyarbakır'ı terk edeceksiniz' diyerek tehdit edilirler.
 
"28 Kasım 1996 tarihinde Mahmut Mordeniz, Diyarbakır ili Şehitlik semtinde bulunan hayvan pazarında kendilerini polis olarak tanıtan (kimlik gösteren, silahlı, telsizli) kişilerce, görgü tanıklarının huzurunda ‘karakolda ifadesini alıp bırakacağız' denerek gözaltına alındı. Aynı araçla Fahriyelerin Şehitlik semtinde bulunan evine giden polisler uzun uğraşların ardından Fahriye Mordeniz'i de gözaltına aldı. Fahriye ve Mahmut Mordeniz ‘in oğlu Mehmet Emin Mordeniz, olayı takiben 8, 10, 11, 12, 13, 16, 18, 23, 24 ve 25 Aralık 1996 tarihlerinde Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. 3 Aralık 1996 tarihinde, Cizre-Silopi karayolu kenarında elleri bir kumaş parçası ile bağlı, ağzı bantlanmış halde karın üstü yatan, biri kadın iki kişinin cansız bedeni bulundu. Soruşturma dosyasındaki tutanaklarda, olay yerinde iki adet boş fişek kovanı bulunduğu belirtildi. Soruşturma evrakına göre ölen kişilerin parmaklarında barut izi bulunmadı, böylece olay yerinde bulunan kovanların, cinayeti işleyenlerle ilgili olduğu anlaşıldı.
 
"Çocukları, Kasım 1998'de soruşturma dosyasındaki fotoğraflarından öldürülenlerin anneleri ve babaları olduğunu teşhis etti. İHD'nin olay tarihinde hazırladığı rapora göre; teşhis işleminin ardından maktullerin oğlu M. Emin Mordeniz'in cesetlerin Diyarbakır'a naklini talep etmesi üzerine 9 Kasım 1998 günü, İHD avukatları ile birlikte Cizre'ye giden aile Cizre Cumhuriyet Savcısına talebini iletti. Ancak, Cizre Cumhuriyet Savcısı dosyanın İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'nın birleştirme işlemi sonucu 1996/647 hazırlık numaralı dosyalarının İdil Cumhuriyet Savcılığı'nın 1996/223 hazırlık numaralı dosyası ile birleştirildiğini ve tüm soruşturma bu dosya üzerinde yapıldığı için talebin İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılması gerektiğini bildirdi.
 
"Bunun üzerine dilekçe Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. 10 Kasım 1998 tarihli cevabi yazının olumlu olması üzerine, 10 Aralık 1996 tarihinde gömme işlemini yapan belediye görevlileri Cihan Sezai ve M. Selim Kılıç'ın yer gösterimi için Cizre Belediye Başkanlığı'na müracaatta bulunuldu. Adı geçen belediye görevlileri olayı hatırladıklarını ancak cenazeleri mezarlığın hangi kısmına gömdüklerini hatırlamadıklarını bildirdiler. Gösterilen şüpheli bir mezarda yapılan kazının ardından yapılan muayenede cenazenin yaşamını yitiren birine ait olmadığı anlaşılınca mezar tekrar usulüne uygun olarak kapatıldı. Fahriye ve Mahmut Mordeniz'in  mezarı hala bulunabilmiş değil.
 
"Mehmet Emin Mordeniz, 23 Nisan 1999 tarihinde AİHM'e başvurdu. AİHM, olaya ilişkin başvuruyu inceleyerek 10 Nisan 2006 tarih 49160/99 numaralı kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 2. Maddesinde usul yönünden ve 13. Maddesinden ihlal kararı verdi."