GÜNCEL
Kayıp yakınları: Cumartesi Anneleri gerçeğin ve hakikatin çığlığıdır
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla gerçekleştirilen oturma eyleminde yapılan konuşmada, "Cumartesi anneleri bir çığlıktır. Gerçeğin çığlığıdır. Hakikatin çığlığıdır. Bu çığlık, yıllardır sürüyor ve hakikat ortaya çıkan dek sürecek" denildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 508'incisi, Valiliğin kayıp eylemlerini yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi.
Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şube yöneticileri ve üyeleri, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, TMMOB İçmimarlar Odası Temsilcisi Hasan Pekdoğan, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1996 yılının Kasım ayında Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Şirin Bayram'ın akıbeti soruldu.
'KAYIPLAR MÜCADELESİ AYNI ZAMANDA DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR'
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, Cumartesi annelerinin kayıpları bulma mücadelesinin kesintisiz olarak devam ettiğini ve edeceğini belirtti. Ancak bu çabaya rağmen kayıplarının bulunması için seslerinin ısrarla duyulmak istenmediğini belirten Örhan, insan hakları savunucuları olarak verdikleri mücadele ve dayanışmanın aynı zamanda ‘kayıplar olmasın diye bir demokrasi mücadelesi' olduğunu kaydetti.
2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda kaybedilen ve öldürüldüğünden şüphe duyulan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı hatırlatarak konuşmasını sürdüren Örhan, "Bu olayla aslında, biz kayıp yakınlarının ne demek istediğini herkesin bilmesi gerekiyor. Bizim mücadelemiz bunun içindir. Bizim mücadelemiz, Türkiye'de bir daha failli meçhuller ve kayıp vakaları yaşanmasın diye, tamda bir demokrasi, bir adaleti mücadelesidir diyoruz. Ne yazık ki, yakın tarihte kaybolan, katledilen bu gazeteci ve insanlar kaybolmasın diye mücadele veriyoruz. Kendi yakınlarımızın akıbetini soruyoruz. Diyoruz ki, geçmiş süreçte devlet eliyle yaşatılan bu siyasi cinayetler, aynı zamanda iktidarın da, hükümetin de sorumluluğundadır. Bu cinayeti aydınlatabilirler, bizim amacımız budur" diye konuştu.
'KAYIP EYLEMLERİNİ YASAKLAYACAĞINIZA FAİLLERİ BULUN'
9 haftadır Diyarbakır Valiliğinin keyif ve hukuk dışı bir kararla kayıp eylemlerini yasaklaması nedeniyle eylemlerini İHD Diyarbakır Şube binasında sürdürmeye devam ettiklerini belirten Örhan, "Şu anda görüyoruz ki dışarda TOMA'lar, Ranger'lar var. Aynı zamanda Koşuyolu'nda da. Almış oldukları bu kadar önlemi, külfeti başka şeyler için harcamış olsalardı, emin olun ki biz bu gün burada olmayacaktık. Biz şunu söylüyoruz. Cumartesi eylemlerini yasaklama çabanızı, kayıpların faillerinin bulma ve yargılama noktasında harcamış olsanız, biz de bugün bu eylemi yapmıyor olacaktık." diye belirtti.
'ANNELER HAKİKATİN İZİNİ SÜRMEKTEN VAZGEÇMEDİ'
Ardından İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer Kürtçe yaptığı konuşmada, kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak 508 haftadır, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerinin bulunup yargılanması için eylemlerinin sürdürdüklerini belirterek "Cumartesi anneleri bir çığlıktır. Gerçeğin çığlığıdır. Hakikatin çığlığıdır. Bu çığlık, yıllardır sürüyor ve hakikat ortaya çıkan dek sürecek. Sizlerin de bildiği gibi, 90'lardan bugüne açık bir şekilde ve devlet eliyle binlerce kişi katledildi. Her şey belliydi, failler de belliydi. Ancak o gerçeğin üstü örtüldü ve failler yargı önüne çıkarılmadı. Fakat anneler, hakikatin izini sürmekten hiçbir zaman vazgeçmediler. Çünkü bu mücadele, toplumun vicdanıdır. Çünkü insanlık mücadelesidir" diye kaydetti.
GÖZALTINA ALINDI, 22 YILDIR HABER ALINAMIYOR
Acer konuşması ardından, 1996 yılının Kasım ayında Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde misafir olduğu yakının evinde düzenlenen baskın sonucu gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Şirin Bayram'ın hikayesini anlattı. Acer, şunları belirtti: "Şirin Bayram, 15.08.1978 tarihinde Kulp Demirli köyüne bağlı Bira Zeyna mezrasında doğdu. 1994'te Demirli Köyü bira Zeyna'da devlet baskıları vardı, köylüler korucu olmaya zorlanıyordu. Fakat tüm baskılara rağmen köylüler koruculuğu kabul etmedi. O nedenle köy yakıldı ve göç ettirildiler. Şirin Bayram'ın amcası İhsan Bayram, köyde kaldı. Aradan 2 yıl geçti. Şirin, 1996 Kasım ayında köyde yaşamakta olan amcası İhsan Bayram'ı ziyaret etmek için yola çıktı. Demirli köyüne vardığında karanlık çökmüştü, yoluna devam etmedi. Sık sık yaşanan operasyonlardan dolayı gece tehlike arz edebilir diye bira Zeyna'ya ertesi sabah gideceğini düşünerek, akrabası olan Ramazan Tekin'in evine misafir olarak kaldı. O gece saat 11.00-12.00 sularında Kulp korucuları ve askerlerin yaptıkları baskında. ev sahibi Ramazan Tekin ve misafir olan Şirin Bayram gözaltına alındı. Ramazan Tekin ve Şirin Bayram'ın gözaltına alındığı esnada, Ramazan Tekin'in eşi Hazal Tekin, 2 korucuyu Fettah ve Cumali isimli kişiler olduğunu ve onları tanıdığını söyler. Aynı günün sabahında Hazal Tekin, Şirin Bayram'ın amcası olan İhsan Bayram'a haber verir. İhsan Bayram, Kulp Karakolu'na giderek, tanıdığı koruculardan korucubaşı Hüseyin ve Mustafa Bulut'tan Şirin Bayram hakkında bilgi vermelerini ister. Mustafa Bulut, ertesi gün öğlen saatlerinde İhsan Bayram'a ulaşarak Şirin'in Kulp Karakolu'nda olduğunu, onu gördüğünü, onunla konuştuğunu ve Şirin'in gözlerinin bağlı olduğunu söyler. Aynı günün gecesinde Mustafa Bulut, Kulp Karakolu'na çağrılarak Şirin Bayram'ı gördüğünü söylememesi için tehdit edilir ve şiddet görür, ertesi gün sabah saatlerinde 08.00 gibi Şirin Bayram'ın amcası İhsan Bayram'ın yanına giderek Şirin Bayram'ı hiç görmediğini ve Kulp Karakolu'na hiç gitmediğini söyler. Ailenin, tüm arama çabalarına rağmen Şirin Bayram'dan bir daha haber alınamaz."
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.