23 Kasım 2024 Cumartesi

'Kadından yana olan kadın adayları destekleyeceğiz'

Tüm Bel-Sen Genel Kadın Sekreteri Selma Kıratlı, DBP'li belediyelere kayyum atanmasıyla birlikte halkın seçilmişlerle yönetilmediğini vurgulayarak anadilde eğitim yapılan okulların kuran kurslarına dönüştürüldüğünü belirtti.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi kadınların düzenlediği "Kadın Emeği ve İstihdamı Çalıştayı" ikinci gününde devam ediyor.
 
Konfederasyona bağlı iş kollarında hazırlanan raporlar sunulduğu ikinci günde, yapılan atölyeler ile kadın emekçilerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.
 
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Merkez Kadın Sekreteri Derya Yulcu, eğitim emekçilerine dayatılan performans sisteminin olumsuzluklarına dikkat çekti.
 
KADINLAR TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNE HAPSEDİLİYOR
 
"Kadın emekçilerinin birçoğu kendini güvende hissetmiyor. Özellikle; ihbarlar bu durumu etkiliyor. Kanunların hızla değişmesi, hak kısıtlamaları, iş barışını engelleyen davranışlar, çalışma alanındaki angarya işler kamu çalışanlarının kendini kötü hissetmesine neden oluyor" diyen Yulcu, yeni rejimin cinsiyetçi, militarist, faşizan uygulamalarını sahada daha fazla hissettiklerini belirtti.
 
Eğitim emekçilerinin, KHK ile yaşanan ihraçların sendikalaşma önünde engel oluşturduğunu, iç hukuk ve uluslararası hukukta güvence altına alınan haklarından kaynaklı soruşturmalarla yüz yüze kalındığına dikkat çekti Yulcu, "Kadınlar, daha çok toplumsal cinsiyet rollerine mahkum edilmeye çalışılıyor" dedi.
 
KADINDAN YANA KADIN ADAYLARI DESTEKLEYECEĞİZ
 
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Kadın Sekreteri Selma Kıratlı, DBP'li belediyelere kayyum atanmasıyla birlikte halkın seçilmişlerle yönetilmediğini vurgulayarak "Atölyelerimizde yaptığımız en önemli tartışma, muhafazakarlaşma oldu. Kayyum atanan belediyelerde anadilde eğitim yapılırken, şu anda o okullar kuran kurslarına dönüştü. Camiler içinde kreşler açılmaya başlandı ve buna Kürt illerinde başladılar. Belediye yönetimleri, hangi siyasetten olursa olsun mutlaka cinsiyetçi iş bölümü yapılıyor. Kadınlar mobbinge maruz kalıyor. Kadınlar hasta olduklarında dahi işe gitmek zorunda hissediyor. Belediyelerde muhbirlik sistemi çok yaygın bir şekilde gelişmiş durumda. Emekçiler; işten atılma ve ihraç kaygısı tehdidiyle yaşamak zorunda bırakılıyor" diye konuştu.
 
"Kadınlar her dönemin zorluğunda en hızlı refleks gösterenler oluyor" diyen Kıratlı, kentlerde oluşturulan platformların mutlaka güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Kıratlı, "Örgütlenme ve mücadelede özellikle bunun öne konulması gerekiyor. Tüm Bel-Sen olarak yerel yönetimlerde tarafız. Kadın özgürlük mücadelesini benimsemiş, kadın emeğini gören belediye başkanlarını açık açık destekleyeceğiz" dedi.
 
ESNEK ÇALIŞMANIN TEMELİ KADINLAR
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkezi Kadın Sekreteri Selma Atabey ise "Sağlıkta dönüşümün adımları için ortaya atılan söylemler, ilk aşamada umutlar doğururken; ancak uygulama ilerledikçe sağlıkta performans sisteminin diğer adımları görülmeye başlanmış ve asıl amacın sonradan ortaya çıktığı görülmüştür. Kadınlara esnek çalışma koşulları getirilmiştir. Düzenlemenin arkasında yatan, aslında devletin yükümlülüğüne dair bilgilendirme yapılmasıdır. İş yükü arttı, çalışma koşulları arttı, nöbet arttı. Kadınların evdeki yükleri ve çalışma sahasındaki yükleri iş kazalarına daha fazla neden oluyor. Şehir hastanelerinin açılmasıyla birlikte kadın emekçiler daha fazla etkilenmiş durumda. Şehir merkezinden uzak olması, fiziksel olarak büyük olması bedensel yorgunluğa, çalışanlar birbirini tanımadığından kaynaklı sosyalleşme ortamının ortadan kaldırılmasına neden oluyor" dedi.
 
KADINLAR BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİ
 
Sosyal hizmet iş kolunda AKP'lilere çok fazla yer verildiğini belirten Atabey, "Özellikle iş yerlerinde, bu kişiler yönetim merkezine getiriliyor. Güvencesizlik nedeniyle herkes korkuyor; ama kimse ses çıkaramıyor. Çalışma koşulları ağırlaştıkça kadınların yükü de ağırlaşıyor" diye konuştu.
 
Çözüm yöntemi üzerine konuşan Atabey şunları dile getirdi: "Toplumsal cinsiyet odaklı eğitimlerin yapılması, SES üyelerinin ve kadınların birbiriyle dayanışma içinde olması, haklarımıza sahip çıkma bilincinin oluşturulması, toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında toplumun bilinçlenmesinde aktif sorumluluk alınmalı, dinci uygulamalara karşı topyekun mücadele hattı örülmeli, iş kollarındaki değişiklikler derinlemesine incelenmeli ve kolektif mücadele hattı örülmelidir."
 
ANGARYA İŞLER KADINDA
 
Büro Emekçileri Sendikası (BES) Merkez Kadın Sekreteri Banu Aykaç da 4 ilde bölgesel atölye gerçekleştirdiklerini belirtti. Taşeron çalıştırmanın iş kollarında yaygın olduğunu dile getiren Aykaç, kadınların cinsiyete göre görevlendirildiğini, görünmez olduklarını, daha güvencesiz ve ayrımcı politikalarla karşı karşıya olduklarını söyledi. İŞKUR üzerinden geçici süreli sözleşmelerle istihdam yoluna başvurmasının şirketlerde başladığını dikkat çeken Aykaç, "Çalışanlar arasında parçalı duruş, duyarsızlaşmayı ve hak alma bilinci kayıplarının yaşanmasına neden oluyor. Angarya, mobbing artmış durumda. Tüm bunlara karşın toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı iş kolumuzda keyfi olarak süt izni kullandırılmıyor. İl dışı gezilerinde kadınlar tercih edilmiyor, taşeronlarda mutfak, çay işleri kadınlara veriliyor. Dolayısıyla; iş alımlarında kadın kotası ya da eşit temsiliyet uygulanmalıdır" ifadelerini kullandı.
 
İHRAÇLAR İLE KADINLAR EVE DÖNDÜRÜLÜYOR
 
KHK ile ihraç edilen kamu emekçisi kadınların durumuna değinen Aykaç, kadınların ev bakım işlerine mahkum edildiğini, yoksullaştığını, yakın çevreleri tarafından suçluluk psikolojisine maruz bırakıldığını belirtti.
 
Aytaç, "Kadınlar iş bulma süreçlerinde daha çok zorlanıyor. Kadının annelik ve ev kadınlığına yönlendirme anlayışıyla karşı karşıyayız. Erkek idareciler, özellikle kadınların gözlerine bakmadan iletişim kuruyorlar. Dinselleştirmenin yarattığı koşullara karşı mücadeleyi, kadın kimliği üzerinden ortaklaşmayı esas alıp, büyütmeliyiz" dedi.
 
CİNSEL ŞİDDET ARTTI
 
Basın-Yayın, İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (Haber-Sen) Genel Merkez Kadın Sekreteri Ayşe Koluman, taşeron kadın emekçilerin, özellikle asgari ücret  ve 8 saatten fazla çalışma durumunda kaldıklarını söyledi.
 
Özellikle; kadınların PTT'lerde cinsel saldırıya maruz kaldıklarını da ifade eden Koluman, "Cinsel tacize maruz kaldıklarında genelde kadın işten çıkarılıyor ya da hem erkek hem de kadın işten çıkarılıyor. Kadınlar, psikolojik baskıya maruz kalıyor. Kadınlar yaşadıklarını çoğu zaman ya saklıyor ya da işten ayrılmak durumunda kalıyor. TRT ve PTT'de taşeronlaşma yaygınlaşmaktadır. Taşeron emekçileri daha fazla mobbing ve tacize uğramaktalar. PTT'de kadınlar daha fazla cinsel taciz ve mobbinge uğruyor" diye ifade etti.
 
YANDAŞ BASIN İKTİDARIN ELİ AYAĞI OLDU
 
Hükümetin içerde ve dışarıda yürüttüğü savaş politikaları halkın ekonomisinde olumsuz etkilere neden olmakta ve krizin en büyük yansımasına ise kadınların maruz kaldığını ifade eden Koluman, "Varlık fonuna bağlı kurumlarda kamu personeli çalıştırılamaz deniliyor. PTT'de Varlık fonu'na bağlandı her an işten çıkarılma ile karşı karşıya kalabiliriz. OHAL kıskacında muhalif basın yayın organları kapatıldı, çalışanları tutuklanmıştır. Özgür bir toplumun en önemli ayağı olan basın iktidarın borazanlığını yapar hale gelmiştir. TRT bugün AKP'nin yayın organı haline gelmiş durumda. Faşizme karşı örgütlülüğü güçlendirme, ekonomik alternatifler ve yeni modeller tartışılmalı, performans sistemine karşı mücadele edilmelidir" dedi.
 
Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) Genel Merkez Kadın Sekreteri Suzan Kotay da kadın çalışanların en az olduğu işkolu olduklarını söyledi. AKP politikalarında kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarın arttığını söyleyen Kotay, iktidarın her şeye sömürge zihniyetiyle yaklaştığını belirtti.
 
İŞ YAŞAMINDA DA CİNSİYETÇİ ROL DAĞILIMI VAR
 
Son olarak da Kültür ve Sanat Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat-Sen) Merkez Kadın Sekreteri Özlem Toprak Cihan ise çalışma alanlarında üniversitelerde okuyanların yüzde 80'inin kadın olduğunu söyledi. Ancak; Kültür Bakanlığı'nda ise en fazla erkek çalıştığını belirten Cihan, sendika olarak kadın temsiliyetinin az olmasından yakındı. Cihan, özellikle bölge illerinde kadın arkelogların araziye gönderilmediğini, müdürleri tarafından baskıya uğradığını ifade etti. Cihan, müzelerde özellikle KESK üyelerinin tayin işlemlerinin yapılmadığını ve bununla tehdit edildiğini kaydetti.
 
Yapılan sunumların ardından çalıştay, "Ekonomik krizin kadın kamu emekçilere yansımaları ve mücadele olanakları" , "Örgütlenme ve mücadele stratejileri", "Ne yapmalı nasıl yapmalı?" atölyeleri ile devam etti.