6 Ekim 2024 Pazar

İzmir'de Hüsamettin Yaman'ın akıbeti soruldu

Bu haftaki açıklamada Hüsamettin Yaman'ın akıbetini soran İHD İzmir Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, faillerin yargılanmasını istedi. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, bu hafta gözaltında kaybedilen 22 yaşındaki Hüsamettin Yaman'ın akıbetini sordu. 

Covid-19 salgını nedeniyle online düzenlenen açıklamanın basın metnini İHD İzmir Yöneticisi ve komisyon üyesi Caner Canlı okudu. İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi olan Yaman'ın hikayesini şöyle aktardı: "Pankart taşımak suçlamasıyla 15 gün kadar hapishanede kaldı ve 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye oldu. 21 yaşındaki Mehmet Soner Gül Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi ve Öğrenci Derneği üyesiydi. Siyasetle ilgiliydi. Gözaltına alındı, ağır işkence gördü ve ölümle tehdit edildi. Hüsamettin Yaman 2 Mayıs 1992 cumartesi günü evden çıktı. 4 Mayıs pazartesi günü Ağabeyi Feyyaz Yaman'ı işyeri telefonundan arayan bir kişi 'Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade' de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Bir an önce emniyete başvurun' dedi."

Yaman ve Gül ailelerinin, önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurduğunu belirten Canlı "İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü girişimlerde bulundu. Ancak Hüsamettin ve Soner'in gözaltına alındığı kabul edilmedi. İçişleri Bakanlığı Soner Gül'ün 10 Mart 1991 tarihinde Malatya'da yakalanan A.N. isimli şahsın sorgudaki ifadesinde ismi geçtiği için polis tarafından arandığını iddia etti. Girişimlerini sürdüren Yaman Ailesi 2 yıl boyunca polis takibinde tutuldu" dedi.

19 Aralık 2011 tarihinde özel harekat polisi Ayhan Çarkın'ın infazlar ve kayıplarla ilgili yayınlanan itiraflarında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorguladıklarını ve infaz ettiklerini açıkladığını hatırlatan Canlı, "Bu beyanların ardından aile avukatları yeniden suç duyurusunda bulundu, dosyanın tekrar açılmasını istedi. Ayhan Çarkın'ın ifadeleri üzerine soruşturmanın canlandırılması gerekirken dosya zamanaşımına sürüklendi. Kayıp dosyalarındaki failleri cezasız bırakma ve gerçekleri karartma geleneği devam etti" ifadelerini kullandı. 

İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmayacağının altını Çizen Canlı, "Hüsamettin Yaman ve Soner Gül dosyasındaki cezasızlığı sonlandırmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasal görevidir. Ayrıca imzalamış bulunduğu uluslararası sözleşmelere göre de yasal zorunluluğudur. Kaç yıl geçerse geçsin Hüsamettin Yaman, Soner Gül  ve  tüm kayıplarımız için adalet istemekten vaz geçmeyeceğiz" diye vurguladı.