3 Ekim 2024 Perşembe

İzmir Tabip Odası: Toplumsal hareketlilik derhal etkin şekilde kısıtlanmalıdır

İzmir Tabip Odası, düzenlediği basın toplantısında Covid-19 ile mücadele kapsamında önerilerini sıraladı. Başkan Çamlı, sorumluluğu vatandaşa yükleyerek sorunla baş edilemeyeceğini kaydetti. 

İzmir Tabip Odası, "Salgın yayılıyor, vakalar artıyor" konulu oda konferans salonunda basın toplantısı düzenledi.

16 Kasım'da Urla'da Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren Aile Hekimi Cengiz Çil anısına saygı duruşu ile başlayan basın toplantısında konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, gelinen noktada İzmir'de günlük test pozitiflik oranlarının duyumlarına göre yüzde 30'lar düzeyine ulaştığını ifade etti. Çamlı, "3000-3500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor, yeni Covid-19 servisleri ve yoğun bakımlar açılıyor. Serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yatırılacakları yatakların 'boşalması' bekleniyor. Sadece Covid-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekiyor" dedi.

Salgının kontrolden çıktığı bir dönemde artık maske, mesafe, hijyen demenin sorunu çözmediğini anlamak gerektiğini dile getiren Çamlı, "Salgınla mücadelenin sorumluluğu yalnızca yurttaşa, bireye indirgeyerek bu sorunla baş edilemez. Sağlık sistemimizin yanıt verme kapasitesini çok zorlayan bir noktadayız. Salgının böyle devam etmesi, hasta sayılarının böyle artması durumunda hiçbir sağlık sisteminin yeterli olamayacağı, çökeceği göz önüne alınmalıdır" diye konuştu.

Çamlı İzmir Tabip Odası adına şu önerileri sıraladı:

Genelde Türkiye, özel olarak İzmir'e ait tüm veriler kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılmalıdır. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları etkinleştirilmeli ve Tabip Odaları bu kurula dahil edilmelidirler.
Sahadan alınan verilerin ışığında yapılacak kısıtlama temel, zorunlu ve acil hizmet üreten sektörler dışında çalışma hayatının durdurulması da olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak gerekli bütün önlemler hızla hayata geçirilmelidir. Alınacak önlemler en fazla zarar gören ve görecek dezavantajlı kesimlerin (çalışanlar/dar gelirli, işsiz, yoksullar, kadınlar, çocuklar, engelliler, 65 yaş üstü, sığınmacılar, vd.) ekonomik ve sosyal olarak olumsuz etkilenmelerden korunmasını sağlayacak ekonomik ve sosyal destek mekanizmalarının oluşturulmasıyla birlikte/eş zamanlı yürürlüğe konmalı ve denetlenmelidir. 
Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyonu gerçekleştirilmelidir. 
Salgınla mücadele edebilmek için daha çok merkezde, daha çok sayıda test yapılmalı; pozitif vakaların erken tanınması, etkin biçimde izole edilmesi, temaslıların karantinaya alınması sağlanmalıdır. 
Hastanede tedavisi gerekmeyen kişilerin izolasyon ve takibi için kullanıma uygun kamu pansiyon, yurt vb. ortamlar ayarlanmalı, bu konuda yerel yönetimlerle iş birliğine gidilmeli, hane içi yayılımın önüne geçilmelidir.
Salgın ile mücadelede tüm olanaklar toplum sağlığı yararına kullanılmalı, kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı'nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır. 
Covid-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık sorunları ve bu konuda yaşanan sorunlar dikkate alınarak 'pandemi dışı hastaneler' belirlenmeli, pandemi dışı sağlık sorunları için başvurulabilecek güvenli alanlar yaratılmalıdır.
Sağlık çalışanları yorgundur. Salgın ile en önde, özveri ile mücadele eden sağlık çalışanlarını korumayı öncelemeyen hiçbir ülke salgınla baş edemez. Salgının başından beri yöneticiler tarafından yapılan eşit ve adil olmayan görev dağılımı, eşitsiz ek ödemeler, sosyal ve ekonomik kısıtlılıkların yanında bir de hergün meslektaşlarının ölümüyle moral ve motivasyonu bozulan sağlık çalışanları tükenmiştir. Nitelikli ve yeterli koruyucu ekipmana ulaşmakta zorlanan, gelecek kaygısı taşıyan sağlık çalışanları büyük sıkıntılar yaşamalarına karşın özveri ile çalışmaktadır. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla düzeltilmelidir. Pandemide en az 10 kat daha yüksek bulaş riski taşıyan, hastalanan ve şimdiye kadar 160'a yakın kayıp veren sağlık çalışanlarının desteklenmesi ve bu olayın 'meslek hastalığı' olarak yasalarda yer alması sağlanmalıdır.

SENDİKA VE ODALARDAN DESTEK
TMMOB İl Sekreteri Aykut Akdemir de şu an uygulanan politikanın sürü bağışıklığı politikası olduğunu söyledi. Akdemir, "Bu süreç artık kontrol edilebilir olmaktan çıkıp artık sürü bağışıklığına gidilmiştir. Bu bir suçtur" diye konuştu.

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise İzmir Tabip Odası'nın mücadelesinde yanlarında olacaklarını belirtti. Sarı, "Pandemi bir işçi sınıfı hastalığına dönüştü. Bizler çağrısına uyarak, çağrılarını her yerde dillendireceğiz. İnsan hayatından önemli hiçbir şey yoktur diyoruz ve Tabip Odası'nın mücadelesini destekleyeceğimizi her yerde söylüyoruz" dedi.