İstinaf, özsavunmasını uygulayan Rümeysa'nın meşru müdafaa kararını bozdu
Yıllarca şiddetine ve öldürme tehditlerine maruz kaldığı evli olduğu erkeği özsavunmasını uygulayarak öldüren Rümeysa Aydın hakkında yerel mahkemenin verdiği beraat kararını istinaf mahkemesi bozdu. Yeniden yargılama kararının ardından 10 yıl 10 ay hapis cezası verildi.
Erkek yargı, kadın katillerini ve kadınlara şiddet uygulayanları sokaklara salmak için "indirim" kararları uygularken, özsavunmasını uygulayan kadınları cezalandırmak için her türlü yöntemi kullanıyor. Rümeysa Aydın, yıllarca şiddetine ve ölüm tehditlerine maruz kaldığı evli olduğu Murat Aydın'ı özsavunmasını uygulayarak öldürdü. Balıkesir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi, "meşru müdafaa" kararı vererek Rümeysa hakkında beraat kararı verdi.
Dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesine taşınmasının ardından istinaf mahkemesi, Rümeysa'nın özsavunmasını uygulamadan önce evli olduğu erkek Murat Aydın'ın şiddetine ve tecavüz saldırısına maruz kaldığına dair belgeleri görmezden gelerek, beraat kararını bozdu. Olayın meşru müdafaa olmadığını öne süren istinaf mahkemesi, 'eşe karşı haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan' ceza verilmesini istedi.
'SONUN EMİNE BULUT, PINAR GÜLTEKİN GİBİ OLUR'
İstinafın bozma dayatmasının ardından yerel mahkeme meşru müdafaa kararından vazgeçti. Murat Aydın'ın, "Sen beni şikayet edersen sonun Emine Bulut, Pınar Gültekin gibi olur" sözleriyle kendisini ölümle tehdit ettiğini, sürekli fiziksel ve cinsel şiddet uyguladığını anlatan Rümeysa hakkındaki yeniden yargılamada, yerel mahkeme ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vererek indirim uyguladı, cezayı 10 yıl 10 aya düşürdü.
Rümeysa Aydın, Murat Aydın'ın kendisine dönük şiddetine ilişkin şunları anlatmıştı: "'Ben karakolda en fazla yarım saat kalır, çıkar gelirim. Başına tekrar bela olurum. Hadi sıkıysa şikayet et. İşkencenin kralını yaparım' diyordu. Tüfeği kafama dayayıp, tetik bile düşürdüğü olmuştur. Mayıs ayında boğazıma bıçak dayamıştı. Bu durumları kimseye bildiremedim. Bir keresinde de beni yere yatırdı ve kolumu bıçakla kesti. Korktuğumdan hastaneye bile gidemedim. Beni eve hapsetti, telefonumu aldı. Sürekli olarak aşırı kıskançlık yapıyordu. Akrabalarımla konuşmamı bile kıskanıyordu. Eve, köyden kimse gelmiyordu. Evi ablukaya aldı ve etrafına köpekler bağladı. Psikolojik ve fiziksel şiddete daha fazla dayanamadım, 2 yıl önce psikiyatri bölümüne eşimden gizli olarak tedavi amacıyla gittim. Aldığım ilaçları gizli olarak kullanıyordum, eşim gördü ve 'Murat'ın karısı deli mi dedirteceksin' diyerek beni dövdü. Normal zamanlarda hasta bile olsam beni doktora götürmezdi. Kendi arkadaşları eve gelir, sabaha kadar alkol alırlardı. Bana hizmet ettirirdi. Benim arkadaşlarım eve gelemezdi. Kısaca bana köle hayatı yaşattı.
"Olaydan 2 gün öncesinde şiddetin dozu arttı. Gece eve gelmemişti, sabah geldiğinde çocuk odasının penceresi önünde bulduğu 2 bardağa sinirlenerek bağırmaya başladı. Bu bardaklarla sevgililerine ne içirdin? İkisi seni mutlu etti mi' dedi. Ben beynimden vurulmuşa döndüm. Ardından aracına gitti. Araçtaki av tüfeğini alıp yanıma geldi. Tüfeği başıma dayadı. Tam sıkacakken oğlum geldi. 'Sana göstereceğim, bu çocuğa dua et' dedi. Kolumu arkamdan ters çevirip, ikinci kata çıkardı. Çöplerde prezervatif aradı, iz aradı. Çocuklara dondurma yedirdiğimi söyledim. O da çocuklara sordu. Dondurma yediklerini söylediler. Onlara da inanmadı. O sırada annem aradı, 'Müsait değilim' dedim, kapattım. Bana evden git' dedi. Gidiyordum, 'KADES'i arayacaktım. Tam giderken, beni tuttu. Daha sonra beni odaya kapattı, yemek ve su vermedi."