KADIN
İstanbul'da kadınlar 3 Mart'ta Bakırköy'de buluşacak
İstanbul 8 Mart Kadın Platformu, 3 Mart'a yapacağı mitinge ilişkin açıklama yaptı. AKP'nin kadınları giderek hedef aldığı belirtilen açıklamada, kadınların mücadeleden vazgeçmeyecekleri vurgulandı.
İstanbul 8 Mart Kadın Platformu, "Özgürlüğümüz için direnişte, krize, savaşa, şiddete karşı alanlardayız" şiarıyla düzenlenecek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ilişkin İHD İstanbul Şube binasında basın toplantısı düzenledi.
Platform adına açıklama yapan Sevgi Öztürk, kadınların 8 Mart'ta tüm dünyada alanlarda olacağını söyledi, "Kadınlar olarak birlik, dayanışma ve mücadele kararlılığımızı ve sözümüzü bir kez daha ortaya koyacağız. Çünkü hayatın her alanında üretmemize ve toplumun yarısını oluşturmamıza rağmen payımıza düşen eşitsizlikler yığını ve şiddet sarmalı. Bu yıl da şiddete, sömürüye, ezilmeye, eril zihniyete, cinsiyetçiliğe, tacize, tecavüze, kadın katliamlarına karşı sesimizi bir kez daha yükseltmek için bir araya geldik" dedi.
KRİZİN BEDELİNİ EN ÇOK KADINLAR ÖDÜYOR
Güçlerini birliklerinden aldıklarını vurgulayan Öztürk, 8 Mart'ın ortaya çıkış tarihçesini aktardı. 2008'de ortaya çıkan küresel ekonomik krizden çıkış yolunun bulunmadığına dikkat çeken Öztürk, "Kriz derinleşirken tüm dünyayı üretenler bedel ödemek zorunda kalıyor. Patronların krizi emekçilere ödetilirken bundan en büyük payı alan yine kadınlar oluyor. Toplumda geçinme derdiyle boğuşan emekçilerin öfkesi düzeni sorgulamalarını engellemek için ezilen kimliklere yönlendiriliyor. Kadınlar; yemek, bulaşık, çamaşır, çocuk bakımı gibi ev içi işleri patronlar için bedavadan sağlarken aynı iş yerinde daha düşük ücretlerle güvencesiz çalıştırılıyor, kriz dönemlerinde istihdam düşerken ilk işten çıkarılanlar da yine kadınlar oluyor. Hatta utanmadan artan işsizliğin sebebi iş arayan kadınlara yüklenebiliyor" diye konuştu.
Türkiye'de de kadınların hedef olduğunun altını çizen Öztürk, AKP'nin 17 yıllık iktidarında kadın düşmanlığını gösterdiğine işaret etti. Toplumsal muhafazakârlaşmanın giderek arttığını belirten Öztürk, "Sistemin en tepesinden topluma zerk edilen cüretkârlık, iyi hal indirimi ve kollamayla birleşince astronomik rakamlarla kadın cinayetleri ve şiddeti vuku buluyor. En son, Merve Demirel'in gözaltına alınması sırasında yaşanan taciz ve ardından yapılan açıklamalar bizleri şaşırtmasa da öfkemizi ve mücadelemizi yükseltiyor" şeklinde belirtti.
KADINLAR TARİH SAHNESİNİN EN ÖNÜNDE
Toplumsal cinsiyet rollerinin dayatıldığını ifade eden Öztürk, sözlerini şu şekilde devam etti: "LGBTİ+'lar her gün nefret cinayetleri, taciz ve şiddetle karşı karşıya kalarak insanca yaşama koşulları çalınıyor. Tüm dünyada kadın düşmanlarının temel amacı kadınları apolitize ederek mücadeleden uzaklaştırmak. Geçtiğimiz dönemde OHAL süreciyle artan baskı, KHK'larla muhalif kamu emekçilerinin ihraç edilmesi, savaş politikalarıyla artan kutuplaştırma, dini cemaatlerin, istismarcı vakıf ve derneklerin toplumsal alanda artan varlığı da ülkedeki tüm emekçilerle birlikte kadınları da yaşanması mümkün olmayan bir darboğazın içine sürüklüyor. Biz kadınlar insana dair olan her yerde; toplumda, siyasette, sokakta olmaya devam edecek haklarımız için tarih sahnesinde en önde olacağız."
Öztürk taleplerini şu şekilde sıraladı:
"-Binlerce kadın gibi katledilen, patronu tarafından camdan atılarak intihar süsü verilmek istenen, mahkemesinde; bekâretinden, yaşam tarzına hayatı didiklenerek neredeyse ölümü meşrulaştırılan Şule Çet için adalet istiyoruz. Katledilen bütün kadınlar için adalet istiyoruz.
-31 Ocaktan bugüne açlık grevinde olan trans mahpus Buse'nin hakkı olmasına rağmen cinsiyet uyum operasyonu gerçekleştirilmiyor. Buse yaşasın, hakkı olan ameliyat için Adalet Bakanlığı harekete geçsin.
-300 güne yakın süredir soğuğa, baskı ve engellemelere zerre kulak asmadan bütün topluma umut olan mücadeleleriyle direnen, sendikal hakları için olduğu kadar toplumsal varlıkları için de sesini yükselten Flormar işçilerini sahipleniyoruz. Bütün taleplerinin kabul edilmesini istiyoruz.
-İstihdamda yok sayılan emeğimizin karşısında eşit işe eşit ücret talebimizi yineliyoruz.
-Kadının toplumdaki ezilen kimliğini perçinlemek için nafaka hakkına yapılan saldırılar geri çekilsin. Nafaka, çalışma olanaklarından yoksun olduğu için kendisini geçindirecek imkânı olmayan ve şiddete mahkûm edilen kadınların güvencesidir. İş bulmada boşanan kadınlara öncelik verilsin.
-Cinsel istismar vakalarında uygulanan iyi hal indirimi kabul edilemez. Tacizciyle evlenme durumunda cezayı ortadan kaldıran yasa tasarısı süresiz olarak geri çekilsin.
-Mutfağa ve ev işlerine mahkûm edilen ve bu yolla ezilmesi perçinlenen kadınların özgürleşmesi için ev içi işlerin toplumsallaştırılması, kreşler yemekhaneler ve çamaşırhaneler kurulmasını istiyoruz.
-8 Mart tüm dünyada kadınların ortak mücadelesi olarak alanlarda olduğu bir gündür. 8 Mart ücretli izin günü ilan edilsin."
Öztürk konuşmasını 3 Mart 13.00'te Bakırköy Pazar Alanı'nda gerçekleştirilecek olan 8 Mart mitingine çağrı yaparak sonlandırdı.