3 Ekim 2024 Perşembe

'İşsizlik, yoksulluk, açlık ve faşizmden hep birlikte kurtulacağız'

HDP Sözcüsü Ebru Günay, Diyarbakır'da sabah saatlerinde yaşanan operasyonu hatırlattı, iktidarın "hukuk" ve "reform" gibi kavramları kullanmaya başlayınca ardından saldırıların yaşandığını kaydetti. Ekonomik kriz, açlık, yoksulluk, kadına yönelik şiddet ve devlet saldırılarına dikkat çeken Günay, "Biz bu tablonun kader olmadığını biliyoruz. İşsizlik, yoksulluk ve açlıktan, faşizm ve teklikten hep birlikte kurtulacağız" dedi.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

GÖZALTILARA TEPKİ: DERHAL SERBEST BIRAKILSINLAR
Diyarbakır'da sabah saatlerinde yapılan operasyon ve gözaltılara tepki gösteren Günay, şunları söyledi: "Hukuk reformu, adalet gibi kavramları kullanmaya başlayınca hemen ardından büyük hukuksuzlukları barındıran kararlar ve uygulamalar ortaya konuluyor. Bu avukatlar her gün, her saat adliye koridorlarında dava takip eden, gözaltı kararı veren savcıların gözüne bakan bir pozisyonda iken, ifadeye çağırmayıp gece yarısı evlerinin basılması ne demek? Bu örnek yargının ne kadar keyfi hale geldiğini, ne kadar sopaya dönüştürüldüğünü somut olarak gösteriyor. Adalet Bakanlığı'na buradan duyuruyoruz: Reform ve adaletten söz edip toplumu kandırmaktan vazgeçin. Adaleti, hukuku katlediyorsunuz her gün. İşi, hukuksuzluğa uğrayan insanlara yardım etmek ve esas olarak da adaleti sağlamak olan avukatları derhal serbest bırakın.

Her gün adliyede dava ve savcılıklarda gözaltı takibi yapan avukatların hasta muayene eden hekimlerin ve yine kimi kurum temsilcilerinin iktidarın talimatıyla hukuksuzca gözaltına alınmaları sonrası bir infaz da yandaş medyadan geliyor. İktidarın hukuksuzluklarına, faşizan zorba uygulamalarına toplumda rıza üretmek adına hak savunucularının, muhaliflerin alıkonulmasına 'terör operasyonu' diyerek son dakika servis ediyorlar. Siz de aynı sizden öncekiler gibi tetikçi olarak yargılanacaksınız. Çünkü yaptığınız tek şey bu haberlerle faşizme su taşımaktır. Yargı, yandaş basın iktidarın tetikçisi olmaktan vazgeçmeli. Neyse ki özgür kalmaya kararlı basın var ve halkımıza gerçekleri duyurmaya devam ediyor. Buradan bir kez daha özgür basın emekçilerine teşekkür ediyoruz."

'REFORM DEĞİL ALDATMACA'
AKP-MHP iktidarının yaşadığı ve tüm ülkeye yaşattığı çoklu krizin derinleştiğini, bu iktidarın ülkeyi artık yönetemez hale getirdiğini kaydeden Günay, iktidarın ülkeyi uçurumun eşiğine getirdiğini kaydetti. Günay, "Bu kriz Berat Albayrak'ın istifasıyla ayyuka çıkmıştır. Bu iktidar şahlanışta değil, bataklıktadır. Reformda değil aldatmacadadır. Yaşanan tüm ekonomik krizleri güvenlik siyasetinin arkasına sığınarak gözden kaçırmaya çalışan faşist blok, ekonomik krizi daha fazla örtemediği için tasfiye sürecine girmiştir. Kaçınılmaz son, iktidarı beklemektedir. Halkla inatlaşan, Saray'ın zenginliğinden başka bir şeyi düşünmeyenler, artık yolun sonuna geldiler" dedi.

'KEMAL KURKUT KARARIYLA İKTİDARIN REFORM SİYASETİ BİTTİ'
Kendi bekalarının derdine düşen faşist iktidarın yine "reform" adı altında düzenleme yapacağını açıkladığını hatırlatan Günay, "Her seferinde dağ fare doğurmuştur" diyerek, bu söylemin her defasında yalan olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Günay, "Reform söyleminin nasıl kocaman bir aldatmaca olduğu bu sabah ve bundan birkaç gün önce ortaya çıktı. Hepimizin gözü önünde Kemal Kurkut'u öldüren polis için beraat kararı verildi. O kararla iktidarın reform siyaseti bitti" diye konuştu.

Günay şöyle devam etti: "Tekrar tekrar söylüyoruz. Kemal Kurkut'un çıplak bedeniyle haykırdığı adalet çığlığı susmayacaktır. Katiller, katillerin önünü açan siyasi iktidar ve siyasi iktidarın emir eri olan yargı, er ya da geç bunun hesabını verecektir. Bunun hızlanması için HDP olarak her alanda sizin zulmünüze karşı mücadele edeceğiz.

Sadece Kemal Kurkut kararı mı? Siz reform derken, bir siyasi parti lideri açık açık tehdit edildi. Peki bu mafya artığına kim sahip çıktı? Reform yapacağını söyleyen iktidarın ortağı. Hukukta ve demokraside reform dediğiniz şeyin koca bir yalandan ibaret olduğunu bu halk görüyor. Demokrasi ve hukuk mücadelesi veren partimize yönelik işlediğiniz suçlar demokrasiye yaklaşımınızı ortaya koymuştur."

Reform söyleminin iktidarın son çırpınışından başka bir anlam taşımadığını vurgulayan Günay, şöyle devam etti: "Devletin kasasını boşaltan, Kürt sorununu şiddetle bitirmek için devletin tüm imkanlarını seferber eden, Türkiye'de eşi benzeri görülmemiş bir faşizmi son 5 yıldır Türkiye halklarına yaşatan AKP-MHP iktidarının reform söylemleri siyasi ömrünü tüketmiş, raf ömrü dolmuş bir iktidarın son çırpınışlarından başka bir şey değildir. Size muhalif olan herkesi cezaevine tıktınız, koca bir ülke açık cezaevi gibi yönetiyorsunuz. Devran dönmeye başlar gibi olduğunda, ekonomi iflas ettiğinde, toplum "yeter artık dayanamıyoruz, nefes alamıyoruz" diye haykırdığında, hukukta ve demokraside reform zamanı geldi diyeceksiniz, öyle mi? Cezaevlerindeki kıyameti görmezden gel, bu pandemide bir ülkenin sağlığı ile oyna, işçi ve kadın cinayetlerine dair tek bir önlem alma, mafya ile kol kola her gün tehditler savur; aleni her ırkçı cinayeti cezasız bırak; sonra da ekonomide reform, hukukta seferberlik! Öyle mi? Ülkeyi uçuruma sürükle, sonra kendini kurtarmak için araç değiştirme zamanı de, adaleti ve reformları hatırla! Öyle mi?

AKP'nin 18 yıllık iktidar pratiği reform pratiği değil, toplumsal değerleri deforme etme pratiğidir. İşlediğiniz günahlar boyunuzu aştı, reform yapacak kudrette değilsiniz artık. Sizin günahlarınızın faturasını bizler ödemeyeceğiz. Kimsenin acı reçete içmeye niyeti yok.  O reçeteyi bu defa siz ve yandaşlarınız içeceksiniz. Bu kriz Saray'ın krizidir, AKP-MHP iktidarının krizidir ve makyaj düzenlemelerle ne biter, ne de çözülür. Toplumun sahte reform söylentilerine karnı tok!"

'EREK-DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI 25 KASIM'DA SOKAKLARDAYIZ'
25 Kasım'ın yaklaştığını hatırlatan Günay, iktidarın kadın düşmanı politikalarına dikkat çekti. İçişleri Bakanlığı'nın kadın cinayetlerinin azaldığını duyurduğu ve Adalet Bakanı Gül'ün "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Yargı konjonktüre, birilerinin dediğine bakmaz. Anayasa'ya bakar" dediği hafta, 72 yaşındaki kadının boğazını keserek katleden ve müebbetle yargılanan sanıkların tahliye edildiğini, kadın katliamlarının sürdüğüne dikkat çeken Günay, bunun kadın mücadelesi ile değişeceğini vurguladı. Günay, "Kadınların ortak mücadelesini, dayanışmasını ve kadın ittifakını büyüterek her türlü devlet ve erkek şiddetine karşı bu 25 Kasım'da da sokaklarda ve meydanlardayız! Buradan mücadele eden ve alanlarda olan kadınları selamlıyorum" dedi.

'PANDEMİ YASAKALARININ AMACI SORUMLULUĞU HALKIN SIRTINA YÜKLEMEKTİR'
Korona salgını nedeniyle alınan yeni önlemleri hatırlatan Günay, Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı yalan yanlış verilerine göre bile günlük ölüm sayısının 100'ün üzerinde olduğu koşullarda iktidarın aldığı "önlemlerin" halkla dalga geçmek olduğunu ifade etti. 

Günay, "Alınan yasaklama kararlarının tek bir amacı vardır; halkın tepkisini azaltmak, kendi üzerinden sorumluluğu atarak salgının tüm yükünü halkın sırtına yüklemek" dedi ve ekledi: "İktidar, pandemiye karşı önlem alıyormuş gibi yaparak aslında daha büyük sorunlara yol açmaktadır."

'KORONA MESLEK HASTALIĞI OLARAK KABUL EDİLMELİ'
AKP-MHP iktidarının sermayenin çıkarlarını koruyan, kendi bekasını önceleyen tutumunun can kayıplarını arttırdığına işaret eden Günay, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarına ve can kayıplarına dikkat çekti. Günay, "Dünyada yapılan çalışmalarda sağlık çalışanlarının pandemiden 4.14 kat daha fazla etkilendiği kanıtlandı. Covid-19, 130 ülkede meslek hastalığı olarak kabul edildi ve uygulamaya geçildi. Eğer salgınla mücadele etmek gibi bir derdi varsa iktidarın, öncelikle sağlık emekçilerini korumalı ve sağlık emekçilerinin Covid-19'un meslek hastalığı olarak tanınması talebini kabul etmelidir" dedi.

Sağlık Bakanı Koca'ının koronavirüs salgınının kontrolden çıktığı yönündeki açıklamaları da anımsatan Günay, şunları söyledi: "O halde buna uygun ciddiyette tedbirler alınmalıdır. Acil, zorunlu üretim dışındaki tüm üretim durdurulmazsa bu salgını önlenme ihtimali yoktur. Günübirlik işlerde çalışanlar, taşeron firmalarda çalışmak zorunda kalanlar ve fabrikalarda çalışanların temel ücretlerinin ödenmesi, elektrik, su, ısınma gibi zorunlu giderlerin devlet tarafından karşılanması bir zorunluluktur. Fakat yoksullar, işçiler, emekçiler bu iktidarın umurunda değil. Onlar sadece çarklar dönsün, zenginler daha çok zengin olsun derdinde. Bakın, pandemide ezilen işçi ve emekçiler açlık ve yoksulluğa mahkum edilirken, İktidar sermayeye vergi afları getirirken, teşvikler öderken halka ne demektedir; maske takın, ellerinizi yıkayın, akşam 8'den sonra sokağa çıkmayın!"

Günay, salgın nedeni ile yaşamını yitirenlerin sayısını bile doğru söylemekten aciz bir iktidarın, salgını önleyemeyeceğinin açık olduğunu vurguladı. 

'İŞSİZLİK, YOKSULLUK, AÇILIK VE FAŞİZMDEN BİRLİKTE KURTULACAĞIZ'
Günay, faiz oranlarının arttırılmasına ilişkin de konuştu. Yüksek faizin halihazırda ivmesi olmayan ekonominin frenlenmesi anlamına geldiğini belirterek, şunları söyledi: "Ekonomiyi ve buna bağlı olarak Türkiye'yi iflasa götüren politikalar sokakta ve anketlerde AKP'nin yüzüne bir tokat gibi çarpınca şimdi her alanda reform yapmaya, rasyonel olmaya karar verdiler. Öncelikle şunu net bir şekilde belirtmek isteriz; Türkiye halklarının karşısına çıkıp israfın, rantın, talanın, yolsuzluğun itirafını açıklamadan ve hesap vermeden tek elden politika değişimine karar vermek sizin haddinize değildir. Biz bu tablonun kader olmadığını biliyoruz. İşsizlik, yoksulluk ve açlıktan, faşizm ve teklikten hep birlikte kurtulacağız."

'KUZEY SURİYE'DE İNSANLIK SUÇU İŞLEYENLERİ DESTEKLEMEKTEN VAZGEÇİN'
HDP Sözcüsü Günay, son olarak Kuzey-Doğu Suriye'de yaşan gelişmelere değindi. Günay, şu değerlendirmeleri yaptı: "Kuzey Suriye topraklarında suç makinesine dönen cihatçı gruplar, kadınlara, çocuklara işkence etmekten tutalım, doğal kaynakların talanına kadar birçok suç ile gündeme geldiler. Şimdi de tarihi mekanları yağmalama ve talan etme ile gündeme gelmeye başladılar. TSK'nın destek verdiği cihatçı gruplar Girê Spî kantonundaki tarihi mekanları hedef alarak buraları talan ediyor. Yerel kaynakların aktarımına göre binlerce yıllık geçmişe sahip olan Til Dehlîz, Til Sehlan, Sebî Ebyed ve Faw höyükleri, şimdiye kadar işgalci gruplar tarafından talan edilen tarihi mekanlardan sadece birkaçı. İktidara çağrımızdır; kendi denetiminizdeki bu alanlarda insanlığın ortak değeri olan tarihi mekanların talanını durdurun. İnsanlığa karşı suç işleyen bu grupları desteklemekten vazgeçin ve Kuzey Suriye halklarının kendi topraklarına dönmelerinin önünde engel olmaktan çıkın. Aksi takdirde orada işlenen her suçun ortağı olmaktan kurtulamayacaksınız."