3 Ekim 2024 Perşembe

'İlk kez bir baro 301'den yargılanıyor'

Diyarbakır Barosu önceki dönem yöneticilerinin de aralarında olduğu 10 avukatın Ermeni soykırımının yıldönümü dolayısıyla yayımladıkları bildiri, yaptıkları açıklamalar ve raporlar nedeniyle yargılanıyor. Savunma yapan avukatlar, "Resmi ideoloji gibi düşünmek zorunda değiliz. Biz rapor yayımlayarak gerçeği tespit ettik, devlete gösterdik. Burada, baronun tüzel kişiliği yargılanıyor" dedi.

Diyarbakır Barosu'nun önceki dönem yönetim kurulu hakkında, Ermeni soykırımının yıldönümü dolayısıyla 24 Nisan 2017'de yayımladıkları bildiri, farklı konularda yaptıkları açıklamalar ve raporlar nedeniyle açılan dava görüldü. 

10 avukatın yargılandığı davanın ilk duruşması, Diyarbakır 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Yargılanan avukatlar Ahmet Özmen, Neşet Girasun, Nahit Eren, Cihan Ülsen, Mahsun Batı, Ahmet Dağ ve Velat Alan duruşmaya katıldı. 

Dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, hakkındaki iddialara ilişkin ifade verdi. 

Ermeni soykırımının yıldönümüne ilişkin yayınladıkları bildiriye değinen Özmen, "Tehcir kanunuyla hukuksuzluğa zemin hazırlanmıştır. 'Ermeniler tehcir edilirken yapılanlar kanuna da aykırıdır. İhlaller yaşanmıştır Ermenilerin o dönem neler yaşadıklarına dair bir çok fotoğraf var. Google'da arama motoruna Ermeni yazsanız önünüze fotoğraflar çıkar. Yaşadıkları çıkar. Açıklamamız ifade özgürlüğü kapsamındadır. Bugün de böyle düşünüyoruz" dedi. 

'DEVLETE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ HATIRLATTIK'
Özmen, iddianamede yer alan ve "PKK'nin terör örgütü olduğunu ifade etmekten kaçınmak" iddiasına ilişkin yaptığı savunmada ise şunları söyledi: "Öyle bir abestlik, komiklik olabilir mi! Biz Hakkari'ye hangi örgüt terör örgütüdür diye gitmedik ki. Biz insanların yaşam hakkı ihlal edildiği için gittik. SİHA'larla vurulmalar vardı. Rapor yayımlayarak gerçeği tespit ettik. Yaşam hakkı ihlalle yaşandığını raporumuzda belirttik. 11 madde ile devlete  yükümlülüklerini hatırlatıp, bunları yerine getirmesini istedik."

Diyarbakır Barosu'na yönelik sistematik saldırı yapıldığını belirten Özmen, "O dönem İçişleri Bakanı, Baromuz hakkında söylemedik şey bırakmadı. Bizler için 'terörist' dedi, sözlü saldırıyla hedef gösterildik. Ve hedef gösterici saldırıcı tavır hala da devam ediyor" diye konuştu.

'RESMİ İDEOLOJİYE GÖRE DÜŞÜNMEK ZORUNDA DEĞİLİZ'
Kürdistan ifadesinin suç olmadığını belirten Özmen, "resmi ideolojiye göre düşünmek zorunda değiliz" diyerek, bunun ifade özgürlüğü kapsamında değerledirilmesi gerektiğini vurguladı. 

Yargının bağımsız olmadığını ifade eden Özmen, yargının iktidarın arzuları doğrultusunda pozisyon aldığını söyledi, "Bugün olsa bugün yine aynı şeyleri söylerim" dedi. 

'TÜRKİYE'DE İLK DEFA BİR BARO 301'DEN YARGILANIYOR'
Avukat Nahit Eren, haklarında TCK 301. Maddeden dava açılmasına tepki gösterdi. Eren, "Çok tehlikeli bir maddeden yargılıyorsunuz bizi. Toplum nezdinde de hedef gösterici bir madde. Türkiye'de ilk defa bir baro 301'den yargılanıyor" diye konuştu.

'ÇÖZÜM SÜRECİNDE YARDIMCI OLMAMIZI İSTEDİLER, ŞİMDİ NİYE YARGILANIYORUZ'
2013'te baro yönetiminde olduğunu belirten Eren, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile baro olarak neden karşı karşıya kaldıklarını anlattı ardından ise "Çözüm sürecinde yardımcı olmamamızı istediler. Bu kentin Valisi bizleri, İHD'yi, HDP il eşbaşkanlarını arıyordu arkamızda istihbarat aracı ile örgütün kaçırdığı askerleri iki taraftan teslim belgesi ile teslim ediyorduk. Niye bugün burada yargılanıyoruz" dedi.

Eren, iddianamede Kürdistan tanımlanmasının suç sayılmasına tepki göstererek, "Ben bu topraklarda doğdum. Türkiye Cumhuriyetti vatandaşlığına bağlıyım, Kürt kökenli değil, Kürt olarak. Bununla ilgili bir yargılama olamaz" diye konuştu.

Ardından, avukatlar yargılanan meslektaşlarını savundu. Davanın usule uygun olmadığını, yapılan açıklamaların düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, beraat talebinde bulundu. 

Duruşma, ertelendi.