22 Eylül 2024 Pazar

İHD zorla ifade alma ve kaçırma olaylarına dikkat çekti

Baskı ve tehdit yöntemiyle ifade alma, ajanlaştırma ve kaçırma yöntemlerine dair 10 ayda 67 başvuru aldıklarını belirten İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu?nu göreve çağırdı.
İnsan Hakları Derneği hazırladığı "Baskı ve Tehdit Yöntemleriyle İfade Alma, Mülakat Yapma, Ajanlaştırma ve Kaçırma Olaylarıyla" adlı raporu kamuoyuna duyurdu. İHD Genel Merkezi'nde yapılan basın toplantısında konuşan Eş Genel Başkan Öztürk Tükdoğan, başta İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve İzmir olmak üzere pek çok ilde üniversite öğrencileri, gazeteciler ve aktivistlerin kayıt dışı ifadeye zorlandığını, baskı ve tehdit yöntemleriyle ajanlaştırılmaya çalışıldığını, kimilerinin aileleri üzerinden tehdit edildiğini kaydetti.
 
Türkdoğan, şöyle devam etti: "Bunu kabul etmeyenler ya kaçırılarak kaybedildi, ya 'örgüt üyeliği' iddiasıyla tutuklandı ya da kaçırıldıktan bir süre sonra çeşitli işkence ve kötü muamelelere maruz kaldıktan sonra bırakıldı. Şikâyetlere baktığımızda, kendisini polis olarak tanıtan kişiler önce kişilerle 'sohbet etmek, arkadaş olmak' gibi ifadelerle bir araya gelmeye çalışıyor, bu sohbete katılan fakat isteklerini kabul etmeyen kişileri ailesiyle, işiyle, sağlık durumuyla, özel hayatıyla tehdit ediyor, bazen gözaltı ve tutuklamayla bazen de ölümle korkutuyor."
 
Gözaltı merkezlerinde ise gözaltındaki kişilerin de yasal ifade alma işleminden önce ve avukatı olmaksızın belirli aralıklarla mülakat odasına götürülüp kayıt dışı ifade vermeye zorlandığına dikkat çeken Türkdoğan, şunları aktardı: "Gözaltındaki kişiler, tutuklanmakla veya dışarı çıksa bile her an peşinde olacakları ve kendisini rahat bırakmayacakları tehdidi ile korkutuluyor. Bazen de bu keyfi uygulamalar, kişinin kaçırılması, işkence ve kötü muameleye maruz kalması, hakaret ve tehdide uğramasıyla sonuçlanıyor, kişi tanımadığı insanlarca bir otomobile bindirilerek, gözleri kapalı bir şekilde kaçırılıyor, günlerce darp ediliyor ve tenha bir yerde salıveriliyor."
 
Son 10 ay içinde İHD Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır şubelerine gelen başvuruların verilerini açıklayan Türkdoğan, "Buna göre, İstanbul Şube'ye 14, Diyarbakır Şube'ye 7, İzmir Şube'ye 19, Ankara Şube'ye 4 kişi başvurmuş, Genel Merkez Dokümantasyon Birimi ise bunların haricinde 23 vakayı basın yoluyla tespit etmiştir. Bu başvurulardan Genel Merkez'e yapılan yalnızca bir başvuru kaçırılma ve kaybedilme başvurusu olup ailesiyle yapılan görüşmelerde kişinin bulunduğu ancak can güvenliği için bu bilginin basınla paylaşılmadığı öğrenilmiştir. Diğer başvurular ise kişilerin baskı ve tehdit yöntemleriyle ajanlığa zorlanması, gözaltında tehdit veya korkutma amacıyla kısa süreli kaçırma vakaları olup tümünde işkence ve kötü muamele yasağı ihlal edilmiştir" dedi.
 
Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 77'ye atıfta bulunan Türkdoğan, "Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma fiilinin, siyasal, felsefi, ırksal veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi 'insanlığa karşı suç' oluşturacaktır" diye hatırlattı. Savcılıklara yapılan suç duyurularında da sonuç alamadıklarını da ifade eden Türkdoğan, gözaltında hukuk dışı ifade almanın da anayasada düzenlendiğini hatırlatarak, bu uygulamalardan vazgeçilmesini talep etti.
 
Kendilerine gelen tüm başvuruları aynı zamanda TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonlarına gönderdiklerini ifade eden Türkdoğan, bu komisyonunda sadece iddiaları ilgili kurumlara soran dilekçeler yazma dışında bir görev üstlenmediği eleştirisinde bulunarak, "Dilekçe komisyonuna dönen bu kurum biran önce araştırma komisyonları oluşturarak, iddiaları kendileri araştırmalıdır" diye belirtti. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun da denetleme yetkisi olduğunu ancak kendilerinin yaptığı başvuruları kişinin kendisinin yapması gerektiği yönünde beyanlarla kabul edilmediğini vurgulayan Türkdoğan, "Bu kabul edilemez" diye ekledi.
 
TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu'nu da göreve çağıran Türkdoğan, Ankara'da artan kaçırma vakalarının incelenmesi talebini yineledi. Özellikle darbe sonrasında siyah Tranporter model araçların kullanıldığı kaçırma vakalarının araştırılmasının önemli olduğunu belirten Türkdoğan, "Tüm bu uygulamalar işkence ve kötü muamele kapsamındadır. Cumhuriyet savcılıkları bir şey yapamıyor ancak bunları denetleyecek tek kurum TBMM'dir. Bu yüzden denetimlerin yapılması gerekiyor" diye konuştu.