23 Kasım 2024 Cumartesi

İHD: Kadına yönelik şiddet ve ölüm meşrulaştırılıyor

İHD Diyarbakır ve Adana Şubeleri 25 Kasım dolayısıyla hazırladığı raporda, kadına yönelik şiddetin arttığını ve eğitim, siyaset, medya, yargı gibi birçok mekanizmanın kadına şiddeti özendirdiğini belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır, Adana şubeleri 25 Kasım nedeniyle hazırladıkları kadın hak ihlalleri raporu açıkladı.
 
DİYARBAKIR
 
İHD Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı "İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Kadına Yönelik Şiddet Raporu"nu düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
 
İHD Kadın Komisyonu adına konuşan Derya Yıldırım, 6 yıl içerisinde bölgede 374 kadının öldürüldüğü aktarılırken, Türkiye'deki hukuki düzenlemelerin yetersizliğine dikkat çekti.
 
Yıldırım, kadına yönelik şiddetin, Türkiye'de de güncelliğini koruyan toplumsal sorunlardan biri olduğunu dile getirerek şiddet ve tecavüzün her gün erkekliğin kutsanmasıyla birlikte toplumda yaygınlaştığını belirtti.
 
"Kadınlar; cinsel, kültürel, psikolojik, fiziksel ve mobbing gibi birçok şiddet türüne maruz bırakılmaktadırlar. Türkiye'deki devlet politikaları da bunların önüne geçmekten öte aksi bir şekilde yol almaktadır. Politika yapanlardan, bu politikaları uygulayan kişilere ve uygulanan alanlara kadar kadın kimliğini ötekileştiren bir bakış söz konusudur" diyen Yıldırım, kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla politika üretilmediğine dikkat çekti.
 
Yıldırım, derneklerinin raporlama çalışmalarında son bir yılda elde ettikleri verileri şu şekilde aktardı: "Geride bıraktığımız bir yılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, 53 kadın aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu katledilmiş. Yine 30 kadın da maruz kaldıkları bu şiddet sonucu yaralanmıştır. 220 yaralama vakası meydana gelmiş, 50 kadın cinsel saldırıya maruz kalmıştır."
 
İHD Diyarbakır Şubesi olarak ulaştıkları bu tespitlerin sadece bölgede yapılan tespitler olduğuna değinen Yıldırım, Türkiye'nin kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin genel tablosunun daha vahim olduğunu söyledi. Yıldırım, "Kadınlara Karşı Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu (GREVIO) tarafından yayınlanan son raporda; Türkiye'nin genel politikalarında kadın-erkek eşitliğine olan etkilerinin göz ardı edildiğini ve hükümet yetkililerinin kadınlara yönelik geleneksel rolleri destekleyen açıklamalarının, İstanbul Sözleşmesi'nin şiddeti önleme amacına ters düştüğünün altı çizilmektedir" dedi.
 
Erkek yargının kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve cinsel saldırı dosyalarında etkili soruşturmalar yürütmediğini aktaran Yıldırım, "Çok sayıda dosyanın yargı eliyle sürüncemede bırakıldığına, hala kadına yönelik şiddet davalarında erkek failin haksız tahrik, iyi hal indiriminden yararlandırıldığına tanıklık etmekteyiz. Hegemonyadan beslenen ve devlet politikalarıyla perçinlenen ataerkil şiddet ve bu şiddetin kamusal alanın tamamında sistematikleşerek takım elbise gerçekliği ile bütünleşmesi, hem kadın cinayetlerini teşvik etmekte hem de caydırıcı olmaktan çıkmaktadır" diye konuştu.
 
Yıldırım, kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcı politikalar sonlanana dek mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini belirtti.
 
ADANA
 
İHD Adana Şubesi Kadın Hakları Komisyonu ise "Adana İli Kadın Hak İhlalleri Raporu"nu dernek binasında yaptığı basın toplantısı ile açıkladı.
 
Raporda, 01 Ocak 2018 ile 23 Kasım 2018 tarihleri arasında 7 kadının katledildiği, 4 kadının intihara sürüklendiği, bin 131 kadının kocası tarafından yaralandığı, bin 219 çeşitli şiddet biçimlerine maruz kaldığı, 55 kadının aile içi cinsel saldırıya uğradığı, 2 kadının tecavüze uğradığı ve 246 kadının cinsel saldırıya maruz kaldığı belirtildi.
 
Raporda, "6284 sayılı kanunun yuva yıkan kanun olarak nitelendirilişi, kadının nafaka hakkına göz koyuluşu, boşanmaların zorlaştırılması ve zorunlu danışmanlık ve arabuluculuk gibi uygulamaların gündeme getirilişi, şiddete uğrayan kadınlara yönelik geçici barınma, geçici maddi yardım ve kreş gibi hizmetlerin çok yetersiz sayıda oranlarla verilişi, kadın adının bakanlıktan çıkarılarak aile merkezli politikalara ağırlık verilişi, kadın ve erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı çokça söylemin dillendirilişi, ilkokul eğitim müfredatlarında dahi bunlara yer verilerek toplumun en çekirdekten dizayn edilmeye çalışılışı, atanan kayyumlar ve bunların, kadın merkezlerini ve sığınma evlerinin kapatışı bunlardan yalnızca küçük bir kısmıdır" denildi.
 
Raporda kadına yönelik şiddetin önlenmesi için şu adımların atılması gerektiği vurgulandı:
 
-Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin uygulamada gerçekleşmesini ve kadınlara yönelik ayrımcılık içeren uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlayıcı politika ve tedbirler geliştirilmesi ve bunların ciddi anlamda güçlendirilmesi,
 
-Öğretim kurumlarındaki eğitim materyallerinde kadın ve erkek ilişkilerinin, kalıp yargılardan uzak toplumsal cinsiyet rollerinin karşılıklı saygı ve kişilerarası ilişkilerde şiddetten uzak bir yaklaşım halinde işlenmesi,
 
-Yazılı ve görsel medyada cinsiyet eşitsizlik, nefret söylemleri, aşağılayıcı ve onur kırıcı yayınlara karşı etkin ve caydırıcı cezai müeyyidelerin uygulanması, cinsiyet eşitlikçi yayınlarının yaygınlaştırılması,
 
-Başta siyasal partiler olmak üzere örgütlü tüm kurumlarda kadınların erkeklerle eşit temsiliyetini sağlayacak yasal değişiklerinin yapılması,
 
-Nefret söylemi ve nefret suçlarına karşı caydırıcı cezai müeyyideler getirilmesi,
 
-Sözleşmeye aykırı uygulamalarda bulunan kamu görevlilerine yönelik yaptırımlar kâğıt üzerinde kalmadan fiili olarak uygulanmalıdır,
 
-Yargının 'tahrik indirimi', 'iyi hal' gibi şiddeti meşrulaştıran maddelerden vazgeçmesi,
 
-Davaları takip etmek isteyen bağımsız kadın örgütlerinin müdahillik taleplerinin İstanbul Sözleşmesinin açık hükümleri uyarınca kabul edilmesi,
 
-Göçmen kadınlar, engelli kadınlar, lezbiyen kadınlar dahil çeşitli ayrımcılığa maruz kalan veya kalabilecek kadınları etkileyen şiddetin önlenmesi ve şiddetle mücadeleye dönük çabaların desteklenmesi
 
-Sığınakların sayı ve kapasite yönünden arttırılması, personel yeterliliğinin ve niteliğinin de yükseltilmesi.