24 Kasım 2024 Pazar

İddianame boş, deliller hukuksuz, savcı yetkisiz

Aralarında ETHA çalışanları İsminaz Temel, Havva Cuştan ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatları Özlem Gümüştaş, Sezin Uçar ile ESP üye ve yöneticilerinin olduğu 13'ü tutuklu 23 kişinin yargılandığı dava bugün 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.
Aralarında ETHA çalışanları İsminaz Temel, Havva Cuştan ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatları Özlem Gümüştaş, Sezin Uçar ile ESP üye ve yöneticilerinin olduğu 13'ü tutuklu 23 kişinin yargılandığı dava bugün 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ikinci günde devam ediyor.
 
Tutuklu sanıkların savunması ile başlayan duruşmada ESP üyesi İlhan Aslan, İsmail Geçer ve Mazlum Demirtaş savunma yaptı. Tutuksuz sanıklar savunma yapmadı.
 
Aslan, Anayasal hakkı çerçevesinde katıldığı eylemlerden dolayı tutuklandığını ve yasal olan bu eylemlerden suç yaratılmaya çalışıldığını belirtti.
 
İstanbul'da katıldığı eylemlerin bir kısmında Ankara'da olduğunu söyleyen Aslan, Hasan Ocak anmalarına katıldığını ve bunun meşru olduğunu ifade etti.
 
GAZİ KATLİAMLARINA KATILMAK DİRENMEKTİR 
 
Gazi katliamının Alevilere dönük bir saldırı olduğunu ve Hasan Ocak'ın gözaltında katledilmesinin tesadüf olmadığını söyleyen Aslan, "Bende bir Alevi olarak da eylem ve etkinliklere katılırım. Bu ülkede Aleviler vardır. Bu bir direnmedir. Suç teşkil edecek bir konu yoktur" dedi.
 
İsnat edilen suçlamalar ile ilgili daha önce yargılandığını ve beraat ettiğini söyleyen Aslan, hapishane girişinde çıplak arama ve psikolojik işkenceye maruz kaldıklarını belirtti. Tutukluluğuna neden sayılan kaçma şüphesi ile ilgili "Benim bu topraklardan gitme niyetim yok. Kovsalar da gitmeyeceğim. Ezilenlerin yanında olmaya ve en önce Alevi halkının yanında olmaya devam edeceğim" diye kaydetti.
 
ESP EZİLEN HERKESİN PARTİSİDİR
 
Aslan savunmasını söyle bitirdi: "ESP, sol, devrimci bireylerin gelip oluşturduğu bir partidir. ESP, LGBTİ'lerin, Alevilerin, Ermenilerin olduğu bir partidir ve ben de ESP'nin Parti Meclis üyesiyim."
 
İsmail Geçer ise 10 Ekim katliamında yaralandığını belirterek "IŞİD'in katlettiği insanların taziyesine katılmayı vicdani bir sorumluluk olarak görüyorum" dedi.
Geçer, katıldığı demokratik eylemlerin yasa dışı gösterildiğini söyledi.
 
Mazlum Demirtaş da Alevi sosyalist bir insan olduğunu, iddianamede yer alan ve almayan birçok eylem ve etkinliğe katıldığını belirtti. 3 yıl önce katıldığı eylemlerin bugün iddianamede suç olarak yansıtıldığını ifade eden Demirtaş, "Suruç katliamından yaralı çıktım. Bir çok arkadaşım hayatını kaybetti. 9 ay sonra mahkemeye çıktım. Bunu hukuksuz buluyorum" dedi.
 
YARGI İŞKENCEYİ SORGULASIN
 
Tutuksuz yargılanan EHB Avukatı Gülhan Kaya ise 'Sansasyonel eylem hazırlığı' iddiası ile birçok ev araması yapıldığını ve bu aramaların hukuksuz olduğunu belirterek "ESP yasal siyasi bir partidir. Bir çok dosyada ESP'nin kuruluş evraklarını sunmuştuk" dedi.
 
Kaya, ESP PM üyesi olduğunu ve iddianamede sayılan eylem ve etkinliklere katıldığını belirterek cenaze törenlerine katılmalarının ise vicdani sorumluluk olduğunu söyledi.
 
Yargının Yeliz Erbay ve Şirin Öter'in cansız bedenine isabet eden mermilerin hesabını sormak yerine kendilerinin cenaze törenlerine katıldıklarını sorgulamasının adaletsiz olduğunu ifade eden Kaya, "Emniyet araçlarının önünde işkence olmasın diye bekleyen avukatlarız" dedi.
 
Kaya'nın ardından avukatların savunmasına geçildi.
 
Avukat Özlem Gümüştaş'ın avukatı Several Ballıkaya, özensiz hazırlanan soruşturmanın hangi nedenle başladığını anlayamadıklarını söyledi. İddianamede belirsizlik olduğunu ve soruşturmanın dayanağının ve başlangıcının ne olduğunun anlaşılmadığını kaydetti.
 
Mahkeme heyeti, Ballıkaya'nın savunmasını müdafisi olduğu üç kişi ile sınırlı tutmasını ve genele dair savunma yapmaması yönünde müdahale etti.
 
Ballıkaya, "Atılı suçlarla ilgili hiçbir delil ve bağlantı yok. Suç anlatılmamışken nasıl bir suç beyanı olur. Hangisi propaganda suçu, bir açıklama yok. MLKP sitesi olduğu söylenen ön izleme tutanağı gerçekten de MLKP sitesinden mi alınmış? Açıklama yok. Delili ve belgesi olmayan belgeler suç konusudur. Eylemlerle ilgili takipsizlik kararı var ama neden dosyada yok ve neden suçlama olarak mahkemenin önüne geldi" diyerek iddianamenin hukuksuzluğuna dikkat çekti.
 
İddianamenin sözde suça fail bulmaya çalıştığını söyleyen Ballıkaya, bununla ilgili bazı belgelerin hazırlandığını ancak delil diye kişi tespit ve ev arama tutanaklarının gösterildiğini belirtti.
 
POLİS HUKUKSUZCA SOSYALİSTLERİ TAKİP ETMİŞ
 
"Facebook açık alan tespiti sayılamaz. Özel alandır. Polis bunu açık alan tespiti olarak sunmuştur. Teknik takip yapılmıştır. Cenazeye katılmışsanız sizin görüntünüz alınmışsa teknik takip vardır. Ama hiçbirinde mahkeme kararı yoktur ve yasa dışıdır"diyen Ballıkaya, TEM polislerinin 30 Nisan 2017'den itibaren mahkeme kararı olmaksızın Sezin Uçar'ın Facebook adresine girerek izleme yaptığını ve mahkemenin bunu değerlendirmesi gerektiğini ifade etti. "Yakalama kararına itiraz etmek istedik ama zaten 7 günlük gözaltı kararı alınmıştı. Müvekkillerimizin parmak izi alımında zor kullanılmıştır diyen Ballıkaya, avukatlar müvekillerinin cenazesine katılımının doğal olduğunu belirtti.
 
Ballıkaya, Suphi Nejat Ağırnaslı'nın Deniz Gezmiş'lerin avukatı Niyazi Ağırnaslı'nın torunu olduğunu ve adını Mustafa Suphi'den Ethem Nejat'tan aldığını İfade etti. Suphi Nejat Ağırnaslı'nın IŞİD'in Rojava'yı karanlığa boğmasına izin vermeyen enternasyonal bir devrimci olduğunu söyleyen Ballıkaya, Uçar'ın EHB'nin sosyal medya hesabından Ağırnaslı'yı sahiplenme çağrısı yapmasının da suç olmadığını dile getirdi.
 
GİZLİ TANIK İFADELERİ USULSÜZDÜR
 
Avukat Yıldız İmrek ise müdafi savunmalarını 3 avukatla sınırlandırmanın kadük sayılması gereken anayasaya aykırı olduğunu belirtti. İmrek, "Gizli tanıklığa ilişkin bir çok ülkede kararlar var. Kriterler şunlar; birincisi gizli tanık belirlenmesi için hakim denetimi olması gerekir. Gizli tanıklık statüsünün sanığın ifadesini engelleyicidir. Gizli tanık delil belirleyici olması halinde duruşma salonununda dinlenmelidir. Önceden sorular değil çapraz sorgunun yapılması gerekiyor. Dosyadaki gizli tanık ifadelerinin hiçbiri savcılıkta alınmış ifadeler değil. Dosyadaki gizli tanık beyanları usulsüzdür. Dikkate alınmaması gerekir" dedi.
 
Avukat Ekin Baltaş ise "Görüntüleri delil olarak kabul ettiğimizde, hukuka aykırı olarak elde edilmiştir. Yargıtay kararına göre, özel hayat dört duvar arasındaki yaşamdan ibaret değildir. Dolayısıyla dosyada bugüne kadar sunulan teknik belgeler, özel hayatta hakim kararı olmaksızın elde edilmiştir" diye konuştu.
 
İDDİANAME KENDİ SINIRINI AŞMIŞTIR
 
Avukat Keleş Öztürk, ESP'nin yasal bir parti olduğunu ve Anayasaya göre siyasi partilerin denetlenmesinin Anayasa Mahkemesi tarafından yapıldığını hatırlattı. İddianamenin kendi sınırlarını aşarak ESP'yi yasa dışı olarak gösterdiğini söyleyen Öztürk, "ESP, iddianamede MLKP'nin yasal partisi olarak gösterilmiştir. Bu iddianın altı boştur. Gerek fezlekede gerek kopyalanarak oluşturulmuş iddiananamede soyut değerlendirmelerden ibarettir" dedi.
 
Öztürk, bu iddianamede sanıkların örgüt üyesi olduğu iddialarının katıldıkları yasal etkinliklere dayandırıldığını ve baştan hukuka aykırı olduğunu söyledi.
 
Hakimin sorduğu "mavi yelek ve kırmızı yelek" ayrımının anlaşılmaz olduğunu belirten Öztürk, eyleme giden insanların katıldıkları kortejin veya partinin yeleklerini giymesini normal olduğunu belirterek bunun için o partinin üyesi olmaya gerek olmadığını söyledi.
 
AVUKATLIK SADECE ADLİYEDE YAPILMAZ
 
Gümüştaş ve Uçar'ın soruşturmasının savcı tarafından değil polis tarafından yürütüldüğünü dile getiren Öztürk, Uçar ve Gümüştaş'ın avukatlık mesleğinin gereklerini yerine getirdikleri için yargılandığını ifade etti.
 
Öztürk son olarak, "Avukatlık adliye salonlarında yapılabilecek bir meslek değildir. Avukatlar, cenazelerin adli tıptan alınıp gömülmesine kadar yaşanabilecek hukuksuzluklara müdahale eder" dedi.
 
Avukat Ömer Çakırgöz, editörümüz İsminaz Temel'in yapmış olduğu haberlerden dolayı örgütle bağlantısı kurulmaya çalıştığını belirterek Gazi katliamına dair Hürriyet gazetesinin de haber yaptığını söyledi.
 
Çakırgöz, Temel'in katıldığı iddia edilen tüm eylemlerde boynunda kamerası olduğunu ve Temel şahsınsa ETHA'nın hedef alındığını ifade etti.
 
DAVA SİYASİ SAİKLE AÇILDI
 
Av. Ercan Kanar, "Savunmaya dönük yargılamalar her dönem baskılarla devam etmiştir. İçinde bulunduğumuz iktidar dönemininde bu baskılar daha koyu hale gelmiştir. Dikkat ederseniz, bu davanın siyasi saikle açılan bir dava olduğunu herkes söyledi" diye konuştu.
 
"Siyasi saikle açılan davalar tehlikelidir. Meşruiyetin aracısı olan hukuk devletini nesnel olarak ortada kaldırır. Dost- düşman nizamının üzerine oturttulur" diyen Kanar, avukatların yargı faaetinde halkı temsil etmek ve toplumsal yaşamda hak ve özgürlüklerin gelişmesini sağlamak, halkın yararına kanun teklifi tartışmalarına katılmak gibi iki görevinin olduğunu ifade etti.
 
SAVCI HALA GÖZALTINDA İŞKENCEYİ GÖRMEZDEN GELİYOR
 
Av. Ömer Çakırgöz, "Müvekkilim İsminaz Temel gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklanmıştır. Daha iyi bir habercilik yapmaya çalışmaktan başka bir eylemi yoktur" derken 
Av. Can Tombul ise "Gözaltında işkenceyle öldürülen Süleyman Yeter’den iddianamede 'hastalanarak ölen' kişi diye bahsedilmiştir. Süleyman Yeter’in öldürüldüğü yargı kararıyla dahi tespit edilmiştir. Savcı gözaltında işkenceyi görmezden gelmek istemiştir" diye belirtti.
 
"Müvekkillerimiz, dosyada suç olarak gösterilen cenaze töreni ve anmalara vicdani,insani ve siyasi sorumlulukları gereği katılmışlardır" diyen Av. Ezgi Duman, cenazeye katılmanın hiçbir inanışta ve hukuk sisteminde suç sayılmadığını ifade etti. Av. Akçay Taşçı ise "Müvekkilim Havva Cuştan, alternatif bir gazetecilik yapmıştır. Katıldığı eylemlerin çoğunda halkın gerçeğe ulaşmasını amaçlamıştır" dedi.
 
TUTUKLAMALAR SİYASİ
 
Av. İlknur Alcan, "Müvekkilimiz Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar hakkında, cenaze törenlerine katılmaktan açılan davada tam da tutuklandıkları gün beraat kararı verildi. Aynı konuda beraat kararı verilmesine rağmen bu dosyadan tutuklanması hukuki değil siyasi bir kararın sonucudur" diye belirtti.
 
Av. Sinan Zincir ise "Müvekkilim Mazlum Demirtaş Suruç katliamında yaralanmıştır. Katliamın esas sorumluları bulunmayarak mağdur edilenler birde tutuklanarak cezalandırılıyor. Artık bu zulme son verilmesini talep ediyorum" diye konuştu.
 
İDDİANAME YORUMA AÇIK
 
Av. Kader Tonç, "Ezilenlerin Hukuk Bürosu'nda yanlarında staj yaptığım meslektaşlarımın bugün savunmanlığını yapıyorum. O'nların olmadığı bu 9 aylık süreçte bizimle herzaman dayanışma içinde bulunan meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum" dedi.
 
Tonç, iddianamenin 'Herhangi bir iddiadan 9 ay tutuklu kalabilirsiniz' anlamına gelebileceğini söyleyerek müvekkillerinin haklarında takipsizlik kararı verilen dosyalardan simdi yargilandıklarını ifade etti.
 
Savunmaların ardından mütalaa veren Savcı, tutukluların tamamının tutukluluk hallerinin devamını talep etti