Hüseyin Şeran yazdı | Hep aynı inatla
Evet sevgili yoldaş, senin sosyalist devrimci yaşama dair öğretinle donanmış olan örgütlü gücümüzle, öncünün rehberliğinde, her türlü tasfiyeci saldırıya karşı, düşmana inat hayal etme cüretiyle umudu büyüteceğiz. Yeni insanı inşa edeceğiz, kitlelerle kopmaz bağlar kuracağız, ölümsüzlerimizden devraldığımız bayrağı senin ışığınla daha ileriye taşıyacağız.
Yıldızlara dokunmak, ölümsüzlerimizin ışığında onların hayallerini gerçek kılmak için aynı inatla.
Merhaba sevgili Işık yoldaş, sana yazma cesaretini on yıllar sonra ancak bulabildim. Senin yokluğunu en çok hissettiğimiz bir dönemde.
Seninle 1997'nin yaz aylarına doğru tanışmıştık, ama bu birebir fiziki tanışma değildi. Benim Atılım gazetesini ilk elime aldığım yıldı tanışmamız. Öncesinde mücadeleye adım atmış olsam da Atılım gazetesi ve senin yazılarınla tanıştığım o tarih benim için mücadelede ve yaşamda bir eşik atlama tarihiydi.
Atılım gazetesiyle beni tanıştıran yoldaş, devrimi ve devrimciliği anlamak ve yaşam pratiğine dönüştürmek istiyorsan, kendinde yeni insanı inşa etmek istiyorsan Işık yoldaşla başlayacaksın demişti öğrenmeye.
Ben daha 17 yaşlarında yeni aşık olmuş, devrimi, aşkı birbirine karıştırmış ayakları yere tam basmayan, yaşama dair birikimi ve deneyimi olmayan bir gençtim. Yaşar Kemal'in kitaplarındaki geleneksel Çukurova gençlerinden biriydim. İnsanın kendinde yeniyi, sosyalist insanı nasıl inşa etmesi gerektiğini kavramaya başladıkça, aslında mücadeleye dair bildiğim her şeyin devrimci bilinçten ve devrimci romantizmden yoksun, devrimi ve devrimci yoldaşlaşmayı, sosyalist yenilenmeyi, fark yaratmayı önce kendi farkına varmak olduğunu senin yazılarının ışığında fark ettim. Yoldaşlık, yoldaşlaşma, kolektif bilinç, devrimci irade ve hepsinin mayası devrimci romantizm ve partili olma bilinci. Bunların hepsi, devrime ve yaşama dair ne varsa, senin yazıların ve öğretilerinle değişti bende. Her kelimende, her cümlende bir dünya, bir hayat saklıydı. Yaşama dair ne varsa hep sende ve yazdıklarındaydı.
Devrimi ve devrimciliği senden öğrenmek bir şanstı benim için.
Sevgili yoldaş;
Senin partimiz ve kolektifimize kazandırıp parti çizgisiyle harmanladığın o devrimci yaşama dair bilinç ve kültür, parti ağacımızla o kadar büyüdü ki her dalında bir meyve, her meyvesinde bir tohum oldu. Ama senin eksikliğin daha da çok hissedilir oldu. Kapitalizmin insanları kuşatan, yozlaştıran, kolektivizmden yoksun, bireyci, kendine dönük, devrimci romantizmden yoksun ve insanın insanca yaşamına dair ne varsa yok etmeye dönük bir kuşatmadan ve tasfiye sürecinden geçiyoruz.
"İnsan bir dünya kurmak için yola çıkınca, önce kendinden başlar işe yüreğindeki inançtan" diye yazmıştın bir yazında. Tam olarak da düşmanın saldırdığı ve tasfiye etmeyi hedeflediği noktada, insanlardaki bu umut ve değişim inancı, insanın kendine yabancılaşması, bireycileşmesi, paylaşmaktan ve kolektivizmden kopması hedeflenmekte. "Kendine dönen insan, üretemeyen, hayal etme ve umut etme cüreti bile gösteremeyen, korkan insandır" derdin yazılarında hep. İşte, kapitalist sistemin kuşatması ve düşmanın tasfiyeci saldırısının bize dayattığı bu. Ama biz kapitalizmin kuşatmasından, yarattığı karanlıktan ve faşizmin tasfiye saldırısından, senin miras bıraktığın ışığınla direniş barikatlarını aydınlatarak ve ışığını her yere elden ele taşıyarak çıkacağız.
Ya senin ve ölümsüzlerimizin ışığında yürüyeceğiz ya da "Kafka'nın dönüşüm kitabındaki "böcek"lere dönüşeceğiz. Lenin'in 1905'te yazdığı sosyalist parti ve partisiz devrimcilik yazısında aktardığı gibi; "parti düşüncesi sosyalisttir, örgütlü bir güce karşı ancak örgütlü bir güçle karşı durulur".
Evet sevgili yoldaş, senin sosyalist devrimci yaşama dair öğretilerinle donanmış olan örgütlü gücümüzle öncünün rehberliğinde, her türlü tasfiyeci saldırıya karşı, düşmana inat hayal etme cüretiyle umudu büyüteceğiz. Yeni insanı (sosyalist insanı) inşa edeceğiz, kitlelerle kopmaz bağlar kuracağız, ölümsüzlerimizden devraldığımız bayrağı senin ışığınla daha ileriye taşıyacağız.
Sevgili yoldaş, her zaman seninleyiz, her zaman bizimlesin.