6 Ekim 2024 Pazar

HDP'nin Engelliler İçin Adalet Kampanyası başladı: Sorunlarımıza hep birlikte çözüm bulacağız

HDP'nin Herkes İçin Adalet Kampanyası çerçevesinde HDP Engelliler Komisyonu, engellilerle online buluşma gerçekleştirdi, "Engellilik Manifestosu"nu yayınlandı. Toplantıya DİSK Engelliler Komisyonu, Engelliler Konfederasyonu, HDK Emekli ve Yaşlılar Meclisi'nin de de aralarında bulunduğu çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi ile engelli yurttaş bulundu. Toplantıda işaret dili tercümanı da çeviri yaptı.

Toplantının başlangıcında HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile HDP Engelliler Komisyonu Eş Sözcüleri Hatice Betül Çelebi ve Musa Piroğlu ile katılımcılar birer konuşma yaptı.

Musa Piroğlu, "Ağır bir süreçten geçiyoruz bir yandan salgın bir yandan ekonomik ve sosyal kriz. Öte yandan da genel toplumsal krizin ağırlığıyla herkesi etkilediği bir dönem. Ne yazık ki krizler engelli camiasında ağır bir şekilde hissediliyor. Toplumun en ötekileştirilmiş kesimini oluşturuyoruz. Engellilerin sorunlarının ağırlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Kazanılmış haklarımızın da adım adım elimizden alındığı bir dönemden geçiyoruz. Ciddi sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyoruz. Bu toplantının sorunların çözülmesine katkı sunmasını diliyorum. Birbirimizle temas kurmakta ciddi sorunlar yaşıyoruz. Yolun başındayız" dedi. 

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da Türkiye’de vatandaşlık alanında büyük sorunlar yaşandığını dile getirdi. Sancar, "Engelli yurttaşlar, hayatları boyunca bizim şimdi yaşadığımız güvencesiz kapanmayı yaşamak zorunda bırakılıyor. Böyle bir hayata mecbur ve mahkum edilmeye çalışılıyorlar. Türkiye’de kaç milyon engellinin yaşadığı bile belli değil. Çünkü bu konuda, doğru dürüst istatistik yok. Bu istatistiklerin sağlam bir şekilde ortaya konulmasının elbette politik nedenleri var. Eğer gerçekten sayılar doğru bir şekilde tespit edilse, ki 2000 yılında yapılan nüfus sayımında yüzde 12’nin üstünde bir oran tespit edilmişti- devletin yükümlülüklerini de çok daha fazla ve hızlı yerine getirmesi talebi çok daha sağlam bir temele dayanacaktır. O nedenle bu alan bu şekilde muğlak bırakılıyor. Türkiye’de istatistikle nasıl oynandığını biliyoruz. Bu sadece Türkiye'ye özgü bir durum değil. Dünyada otoriter bütün sistemlerde, halkı hiçe sayan, kendi iktidarlarının devamı için kendi yandaşlarına kaynak aktarmayı programlarının temeli yapan iktidarlarda rastladığımız bir durumdur. İstatistiklerle oynuyorlar, her alanda olduğu gibi engellilerin sayısını belirlenmesinde de karşımızda böyle bir durum var" ifadelerini kullandı. 

Sancar, şöyle devam etti: "Bunu buradan bir kez daha vurgulayalım. Engellilere yapılan desteklerde dahi ayrımcılık yapılıyor. Her alanda olduğu gibi bu alanda da ayrımcılık yapılıyor. Daha çok siyasi rant ve bir tür siyasi iktidara bağımlılık amacıyla yapılıyor. Destekler gerçek ihtiyaç ölçütüne göre değil yandaşlık ve siyasi ilişkiler esas alınarak yapılıyor. Bunun da yine yurttaşlık kavramına, demokrasiye büyük bir aykırılık oluşturduğunu belirtelim. İşaret dili konusunda da bu erişilebilirlik açısından son derece önemli, büyük eksiklikler yaşanıyor. Aslında engellilerin yok sayıldığına dair en önemli göstergelerden biri bu. Ama sadece bu değil. Şehrin yapısı, kentlerin durumu da engellilerin yok sayılması üzerine kurulmuştur. Erişilebilirlik son derece önemli bir haktır. Ama bu hakkın hayata geçirilmesi için kamunun çalışması, devletin çalışması ve bu alana ciddi bütçe paylarının ayrılması gerekiyor fakat maalesef bu da gerçekleşmiyor.

Bu alanda yerel yönetimlerin belli çabaları olduğunu gözlüyoruz. Özellikle bizim kayyumla gasp edilen belediyelerimizde bu konuda çalışma birimleri, komisyonlar oluşturulmuştu. Yeterli olmamıştı elbette ama bu konuda iyi niyetle ve gayretle çalışmalar başlatılmıştı. Şimdi o belediyeler gasp edildi ve çalışmaların hepsi de başka alanlardaki bu tür yurttaşlık ve kamusal çalışmalarında olduğu gibi durduruldu. Başka belediyelerin de çalışmaları var ama toplamda yerel yönetimlerin bu alandaki katkısının çok yetersiz olduğunu görmemiz gerekiyor."

Sancar, "Tıpkı kurmayı hedeflediğimiz düzen gibi mücadelenin de katılımcı olmasıdır. Yani biz Türkiye’de gerçek anlamda bir demokrasi, tam ve eşit yurttaşlık oluşturmak, yerel demokrasiyi güçlendirmek istiyoruz. Bunun temeli de herkesin hak öznesi, siyasi aktör olduğu kendisini toplum hayatının belirleyici unsuru olarak gördüğü bir programdır. Bu bizim siyasi hedefimizdir, ama mücadelede de yöntemimizdir. Sadece katılımcı bir demokrasi değil aynı zamanda katılımcı bir mücadele istiyoruz. Herkesin kendisini eşit hissedeceği ve siyasetin programların eşit ve güçlü katılımla birlikte yürüyeceği bir yolu hep birlikte yürüyelim. Bu anlamlı toplantı için hepinize, organize edenlere çok teşekkür ediyorum" dedi.