3 Ekim 2024 Perşembe

HDP'den hasta tutsakların tahliyesi için Kamu Denetçiliğine başvuru

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, hasta tutsakların cezalarının ertelenmesi ve tahliyelerin sağlanması için Kamu Denetçiliğine başvuruda bulundu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, hasta tutsakların durumlarına yönelik Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvuruda bulundu. Başvurusunda hasta tutsakların yaşamlarının her geçen gün tehlikeye girdiği ve bu konuda herhangi bir adım atılmadığını belirten Beştaş, hapishanelerdeki hasta tutsaklar ve hükümlüler için bir düzenleme yapılarak tahliyelerinin sağlanmasını istedi.

Beştaş, başvurusunda ayrıca hasta tutsakların cezalarının infazı noktasında seçenek yaptırımların gündeme alınmasına dönük adım atılmasını, tüm gerekli mekanizmaların işletilerek, bu konuda ivedi tedbirlerin alınmasını talep etti.

'SAVCILARA VERİLEN YETKİ KEYFİYETE SEBEP OLMAKTADIR'
Sayıları yıllardır giderek artan hasta tutsaklar için sorunu çözme odaklı bir yasal düzenleme yapılmadığına dikkat çekilen başvuruda, "Üstelik savcılara bu yönde verilen yetki, keyfiyete sebebiyet vermiş, hasta mahpuslar, yaşamlarının son günlerini dahi koğuşlarda geçirmek durumunda kalmıştır. Nitekim temel insan haklarının bir alt başlığı olan hasta hakları, insan haklarının sağlık hizmetine uyarlanması olarak değerlendirilmektedir. Hasta hakları; kaynağını uluslararası insan hakları belgeleri ve sözleşmelerinden almaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin sağlık hakkına ilişkin içtihadında yaşama ve maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme haklarıyla olan bağlantıya sık sık vurgu yapması da bu hakkın korunduğu ve birebir 'yaşam hakkı' çerçevesinde değerlendirildiğinin bir göstergesidir. Bu doğrultuda hasta hakları sağlığa erişim ve yaşam hakkı çerçevesinde değerlendirilmiş ve bunun bir diğer uzantısı olarak hekimin hasta hakları çerçevesinde vicdani sorumluluklarına göre ve hasta yararına olacak şekilde davranması esas kılınmıştır" denildi.

Pandeminin etkisinin hasta tutsakların durumunu daha da ağırlaştırdığını, hastalık ve ölüm risklerini artırdığına dikkat çekilen başvuruda, "Korona salgını bahane edilerek mevcut hasta mahpusların rutin muayene ve tedavileri yapılmazken, korona olan hastaların tedavi ve izolasyon süreci de sağlıklı bir şekilde yürütülmemiştir. İnsan Hakları Derneğinin 31 Mart tarihindeki verilerine göre hasta mahpus sayısının; 590'ı ağır olmak üzere en az 1595, şu an ise 604'ü ağır olmak üzere 1605'e yükseldiği ifade edilmektedir. Ancak, bu konuda süreç şeffaf işletilmediği için doğru verilere ulaşmak son derece güçtür. Kamuoyuna yansıyan bilgiler, Mehmet Emin Özkan, Dürri Kaygusuz, Fatma Tokmak, Ebedin Abi, Hayati Kaytan, Abdullah Turan, Semire Direkçi, Mehmet Yamaç, Dicle Bozan, Ali Kaya ve pek çok tutuklu ve hükümlünün ağır hasta olduğunu ve durumlarının ne yazık ki ölümcül olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Yine fenalaşması üzerine hastaneye kaldırılan hasta tutuklu Bedri Çakmak, 35 kiloya düşmesi ve "cezaevinde kalamaz" raporu verilmesine rağmen tahliye edilmemiştir" ifadelerine yer verildi.

'HASTA TUTSAKLARIN TAHLİYESİ KAMU YARARI AÇISINDAN ZORUNLULUKTUR'
Devletin yaşatma yükümlülüğü olduğuna dikkat çekilen başvuruda şöyle denildi: "35 kiloya düşen bir kimsenin cezaevinde kalmasının infaz hukuku açısından da kamusal fayda açısından da bir etkisi yoktur. Tam aksine hasta mahpusların tahliyesi kamu yararı açısından da zorunluluktur. Ağır ve kronik hasta olanların COVİD-19 hastalığı için risk grubunda oldukları tartışma götürmemektedir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün 8 Kasım tarihinde 'Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları' başlıklı raporuna göre; 368 cezaevinden 117'sinde koronavirüs testi pozitif çıkan tutuklu bulunduğu ifade edilmiştir. Ancak testleri pozitif çıkan toplam tutuklu ve hükümlü sayısının verilmemesi kaygıları artıran bir unsurdur. Söz konusu rapora göre, salgın nedeniyle cezaevlerinde 12 tutuklunun yaşamını yitirdiği ifade edilirken İHD'nin tespitlerine göre 2020 yılı içinde hastalık nedeniyle yaşamını yitiren hasta tutuklu sayısı en az 49 olarak dile getirilmektedir. Hastalığın yayılma hızı ve bulaş riskinin yüksek olması bu ifade edilen rakamların daha da artacağına dair ciddi bir kaygı uyandırmaktadır. Kronik hastalığı bulunan çok sayıda hasta mahpusun varlığı ise virüsün bulaşması halinde yaşam hakkı ihlallerine neden olacaktır."