2 Ekim 2024 Çarşamba

HDP Sözcüsü Günay: Hedef alınan birleşik demokratik siyaset cephesidir

HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP'li siyasetçilerin somut delil olmadan, hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde tutuklandığını belirterek, "Ankara Adliyesi'nde suç işledi" dedi. Günay gözaltı saldırısıyla "Hedef alınan Türkiye’nin birleşik demokratik siyaset cephesidir" diyerek, mücadelenin büyütülmesi çağrısı yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, bugün toplanan Merkez Yürütme Kurulu (MKY) gündemi ve güncel gelişmelere dair parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

"Kobanê soruştarması" kapsamında gözaltına alınan 20 siyasetçiden 17'sinin tutuklanmasının hiçbir hukuki dayanağının olmadığını kaydeden Günay, "Ankara Adliyesi'nde suç işledi" dedi. Somut bir delil olmadan, uydurulmuş iddialarla siyasetçilerin tutuklandığını belirten Günay, "Tutuklama kararı bizleri hiç şaşırtmadı. Zaten kararların o adliye binalarında alınmadığını çok iyi biliyoruz. Günlerdir yandaş TV ve gazetelerin haberleriyle adeta iddianameler yazılıyor ve tutuklama müzakereleri hazırlanıyordu. Bu tutuklamalar HDP'nin çoklu ve renkli yapısını hedeflemiştir. Hedeflenen Türkiye'nin birleşik demokratik siyaset cephesidir. Birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozamayacaksınız. Bunların hepsinin hesabı tek tek sorulacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" dedi.

'ZULÜM VE ZORBALIĞA BAŞVURUYORLAR'
Günay, HDP MYK toplantısının gündeminin "siyasi operasyonlar" ve diğer güncel gelişmeler olduğunu belirterek, yeni döneme ilişkin alınan kararların daha sonra açıklanacağını söyledi. Günay, "Türkiye tarihinin en despotik ve toplum düşmanı iktidarı olan AKP-MHP bloğu, iç ve dış politikada sıkıştıkça, başta partimiz olmak üzere kendisine muhalif olan her kesime karşı saldırılarını pervasız bir şekilde sürdürüyor. Topluma anlatacak bir başarı hikayesi kalmayan bu iktidar, toplumsal meşruiyetini yitirdikçe, kaybettikçe saldırganlaşıyor ve toplumun tüm kesimlerine karşı zulmünü arttırıyor. Ama zulüm ve zorbalığa başvurdukça ve saldırganlaştıkça da daha fazla kaybedecek" diye konuştu.

'ÜLKENİN GÜNDEMLERİNDEN BİR İŞKENCE'
Günay, şöyle devam etti: "Bu ülkenin gündemlerinden biri artık maalesef işkence. Biliyorsunuz, Van'ın Çatak ilçesinde 11 Eylül'de köylülerin gözleri önünde tarlada çalışırken özel harekatçılar ve askerler tarafından gözaltına alınan ve hakaretlerden sonra helikoptere bindirilen Osman Şiban ve Servet Turgut adlı iki yurttaş görülmemiş işkencelere maruz kaldıkları için hastanede yoğun bakıma alındılar. Hastaneye götürenler kolluk kuvvetleriydi ve yatışları yapılırken yaralanma sebebi kayıtlara 'helikopterden atılma' olarak geçildi. İki köylü tıpkı Latin Amerika diktatörlükleri zamanındaki gibi helikopterden atma işkencesine maruz kaldılar. O işkencelere maruz kalan 7 çocuk babası Servet Turgut önceki gün yaşamını yitirdi. Osman Şiban ise hafızasını yitirmiş durumda."

TAZİYEYE POLİS BASKINI: FAŞİZMİN GELDİĞİ BOYUT
Askerler tarafından helikopterden atıldığı için yaşamını yitiren Servet Turgut'un taziyesine yapılan polis baskınını kınayan Günay, Turgut'un kardeşinin konuşmasının kesilmesinin, milletvekillerine "had bilmez" hareketler yapılmasının faşizmin geldiği boyutu gösterdiğine dikkat çekti. Günay, "Düşünebiliyor musunuz, bu ülkede ağabeyi kolluk güçlerinin işkenceleri sonucu katledilen bir insanın taziyede konuşmasına kameralar önünde lümpence müdahale edildi. Köylülerin nasıl insanlık dışı bir işkenceye maruz kaldığını anlamak isteyenler, Van'da polisin taziyeyi bastığı ana ait görüntüleri izlemeleri yeterli olur" diye konuştu.

'HELİKOPTERDEN ATILAN ÜLKENİN VİCDANIDIR'
"Van'da helikopterden atılan bu ülkenin vicdanı, ahlakı ve insanlığıdır" diyen Günay, şunları söyledi: "Elini kolunu sallayarak işkence yapmak, gündüz ortası insanları helikopterden atmak, siyasi tüm kurumlarına keyfi baskı, gözaltı ve tutuklamalar, adaleti sağlamak için devrede olması gereken hukuku bir silah olarak muhalefete karşı kullanmak bu iktidar için artık sıradanlaşmıştır. AKP-MHP ittifakı, onların görünür-görünmez küçük ortakları ve yandaşları Türkiye siyasi tarihine adlarını 'örgütlü kötülük' olarak yazmaya devam ediyorlar. Hitler Almanya'sında, Mussolini İtalya'sında, Franko İspanya'sında yaşananlar bugün, bu iktidarın yönettiği Türkiye'de yaşanmaktadır."

AZERBAYCAN-ERMENİSTAN
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerilime değinerek, Türkiye'nin dış politikalarını değerlendiren Günay, "Ermenistan ve Azerbaycan'da, Libya'da, Suriye'de kendi bekası için halkların birbirini boğazlamasını teşvik eder bir noktaya gelmiştir. Bu iktidarın gözünde toplumun bir değeri ve önemi kalmamıştır. İktidara göre insanlar, helikopterden atılabilir, zindanlarda çürütülebilir, sokak ortasında linç edilebilir, tehdit ve hakaretlere maruz bırakılabilir" ifadelerini kullandı.

KOBANÊ SORUŞTURMASI
AKP-MHP iktidarının önündeki en büyük bariyerin HDP olduğunu söyleyen Günay, iktidarın bu bariyeri yıkmayı hedeflediğini belirtti. Tutuklama ve gözaltılara gerekçe gösterilen 6-8 Ekim 2014'te Kobanê eylemlerinin bahane edildiğini ifade eden Günay, operasyonları "siyasi soykırım" olarak değerlendirdi. Günay, "Ama o günlerde dünyanın büyük bir kısmının dayanışma gösterdiği, AKP Genel Başkanının 'düştü düşüyor' naralarına rağmen direnişiyle IŞİD çetelerini yenilgiye uğrattığı Kobanê'nin acısını bu iktidar hala sindirememiş olacak ki, HDP'yi düşürmeye uğraşarak rahatlamaya çalışıyor. Ama unuttukları şey şu ki; 'HDP bu saldırılar ile zayıflamaz, tam tersine HDP her geçen gün daha da güçleniyor" dedi.

KOBANÊ EYLEMLERİ
Kobanê eylemleri döneminde hükümet yetkilileriyle yapılan görüşmeleri hatırlatan Günay, şunları söyledi: "HDP günlerce hükümetle, başta Başbakan Davutoğlu olmak üzere dönemin en üst düzey yetkilileri ile diplomatik görüşmeler yapmış ancak sonuç alamamıştır. Bunun üzerine dönemin HDP MYK'sı süregelen protestolara ilişkin siyasi sorumluluğunun bir gereği olarak 6 Ekim'de bir dayanışma ve duyarlılık mesajı yayınladı. Önemle belirtmek gerekir ki, hükümetten izin almadan gösteri ve yürüyüş yapma hakkı Anayasal bir haktır. Sınırımızın yanı başında yaşanan bir insanlık suçuna karşı yardım koridoru açılabilsin diye Hükümeti duyarlı olmaya çağırmak kadar normal bir şey olamaz. Nitekim tüm vicdan sahibi siyasi parti ve kuruluşlar da aynı duyarlılık içinde oldular."

'KOMİSYON KURULMALI'
Kobanê eylemleri sırasında yaşananların aydınlatılması için çok sayıda önerge verdiklerini ve iktidar tarafından önergelerin reddedildiğini hatırlatan Günay, şöyle devam etti: "Biz her hafta bu meselenin Meclis çatısı altında araştırılması için önerge vermeye devam edeceğiz. Komisyon kurulmalı, gerçekler araştırılmalıdır. Bunu yanında sivil hakikat komisyonu da kurulabilir. Komisyon kurulursa o zaman suçlunun kim olduğunu göreceğiz. Biz parti olarak barbar IŞİD çetelerine karşı çocuklarını, toprağını, evini savunan onurlu Kobanê halkının yanında olduk ve bugün de olmaya devam ediyoruz. Sizlerin ise kimin yanında olduğunu hem tüm dünya hem de Kobanê halkı biliyor. Suriye'de kimlere silah taşıdınız? Suçlu sizsiniz ve bunun hesabını bu ülkeye demokrasi geldiğinde bu ülkenin bağımsız yargısına da vereceksiniz, uluslararası mahkemelerde de vereceksiniz."

'BİZİ YERİMİZ ORASI OLMADI, HALKIMIZIN YANINDAYIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Meclis'te yaptıkları oturma eylemine ilişkin açıklamalara da değinen Günay, "HDP, AKP Genel Başkanının Meclis açılış konuşmasını protesto ederek Meclis bahçesinde oturma eylemi yaptı. Erdoğan'ın bu tavrımızdan rahatsız olduğu anlaşılıyor ki 'Onların yeri zaten sokaktır' diye buyurmuş. Evet, HDP'nin yeri sokaktır, fabrikadır, çarşıdır, meydanlardır, Meclistir. Yani halkın olduğu her yerdir. Peki, sizlerin yeriniz neresi? Halk yoksulluktan kırılırken, sizin yeriniz dört tarafı şatafatla, lüksle donatılmış saraylardır. Kusura bakmayın ama bizim yerimiz orası olmadı ve olmayacaktır. Bizler halkımızın yanındayız" dedi.

'DEMOKRASİ MÜCADELESİNİ BÜYÜTMELİYİZ'
HDP'ye yönelik saldırıların temelinde demokratik mücadele çizgisinden koparmak olduğunu vurgulayan Günay, devamla şunları söyledi: "AKP-MHP iktidarı bunu başarabildiği ölçüde kendi ajandalarını işletebileceğini düşünüyor. Bunun farkındayız. Ve biz demokratik siyasetten asla taviz vermeden bu iktidarı yenilgiye uğratıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Faşizmi adım adım kurumsallaştırmak için içeride ve dışarıda çatışma ve gerginliği esas alan ve saray etrafında örgütlenmiş faşist iktidar, özellikle son yıllarda yargı ve kolluk güçleri eliyle yarattığı şiddetle, bütün muhalefet dinamikleri üzerinde büyük bir umutsuzluk ve yılgınlık yaratmak istemektedir. Demokrasi ve adalet mücadelesini büyütmek zorundayız. Bütün ağır faşizm koşullarına rağmen mücadeleden geri adım atmayan partimiz, demokrasi sorunu ile Kürt meselesinin birbirinden kopuk ele alınamayacağı gerçeğiyle, tecride, anti demokratik uygulamalara, eşitsizliğe, doğa kırımına, kadına ve emekçilere karşı uygulanan sistematik şiddete karşı demokrasi ve adalet mücadelesini yükseltmeyi önümüzdeki dönemin temel yol haritası olarak belirlemiştir."

HDP'YE DESTEKLER
Günay, HDP'ye dönük saldırılara karşı açığa çıkan toplumsal refleksin önemine değinerek, "AKP-MHP faşist bloğuna karşı, faşizme karşı olan herkesin bir araya gelme zorunluluğu bir kez daha kendini dayatmıştır. Bu cephe etrafından bir araya gelip, Türkiye'nin başına bela olan bu faşizan anlayışı tarihin çöp sepetine göndermemiz gerekiyor" dedi.