23 Kasım 2024 Cumartesi

HDP Kadın Grubu: Saldırılara karşı yekvücut direneceğiz

HDP Parlamento Kadın Grubu, partilerinin il binalarına yapılan polis baskınlarında onlarca kadının gözaltına alınmasına karşı "İmralı tecridini kırmak için bütün saldırılara karşı yekvücut direnmeye, zılgıtlarımızı yükseltmeye devam edeceğiz" açıklaması yaptı.
HDP Parlamento Kadın Grubu, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 34 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven'e destek eylemlerine yapılan polis saldırılarına ilişkin basın toplantısı yaptı.
 
HDP Genel Merkez binasında yapılan basın toplantısında Diyarbakır, Batman ve Van il örgütlerinde açlık grevi yapan kadınların, parti binaları basılarak gözaltına alınması kınandı.
 
HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Güven'in kişisel bir taleple açlık grevine girmediğinin altını çizerek, "Leyla Güven rehin tutulmasına rağmen bunun için değil Türkiye'deki savaş ve çatışma çıkmazından çıkışın yolu olan İmralı üzerindeki tecridin kaldırılması için süresiz dönüşümsüz olarak açlık grevine başlamıştır. Dediğimiz gibi bu kendisinin kişisel talebi değildir 2,5 yıldır Türkiye toplumunun içerisinde bulunduğu çıkmazı nasıl aşacağının haykırışıdır" dedi.
 
'TÜRKİYE'DEKİ ÇIKMAZINI TEMEL NEDENİ TECRİTTİR'
 
Güven'in bir milletvekili olarak Türkiye'nin sorunlarının çözümünü Meclis kürsüsünden ifade etmesi gerektiğini dile getiren Başaran, "Bugün Mecliste olup Türkiye'nin politik ve sosyolojik sorunlarına çözümü ifade etmesi gerekirken 34 gündür bedenini açlığa yatırmıştır. Sayın Öcalan ile 2011 yılından beri avukatları, 2016 yılından beri de ailesi hiçbir görüşme yapmamaktadır. Türkiye bugün politik ve ekonomik olarak bir çıkmazda ise bunun temel nedeni bu mutlak tecrit halidir. Leyla Güven bedenini açlığa yatırarak çığlığını dünyaya duyurmak istemektedir" diye konuştu.
 
'BARIŞIN SİMGESİ TÜLBENTLER YERLERDE SÜRÜKLENDİ'
 
Başaran, "Barbarca yaklaşımla il örgütü binalarımıza girilmiş, annelerin barışın simgesi olan tülbentleri yerlerde sürüklenmiştir. Bir barış haykırışı olan, kendi bedeninden başka hiçbir şeye zarar vermeyen bu eyleme bu fotoğraftaki gibi müdahale edilmiştir" ifadelerini kullandı.
 
'BU SALDIRILARLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ'
 
Barış Anneleri'nin 40 yıllık savaşta en çok etkilenen kesim olduğunun altını çizen Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü: "İktidar seçime giderken savaş politikalarını derinleştirmek istiyor olabilir, savaşı bir politik ranta çevirmiş olabilir, ama bunun karşısında barışı ve çözüm iradesini haykıranların gözaltılarla geri adım atmayacaklarını bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Biz kadınlar bu saldırılarla ilk kez karşılaşmıyoruz. Kadınlar 80'li yıllarda zindanda faşist yönetimi yendiler. 90'larda binlerce kişi faili meçhul cinayetlerle katledilirken biz kadınlar örgütlü mücadelemizle barışı savunmaya devam ettik. Biz kadınlar dünyanın her yerinde faşist iktidarlara karşı çığlığımızı, zılgıtlarımızı yükselttik."
 
'LEYLA GÜVEN'İN TALEBİ KÜRT HALKININ TALEBİDİR'
 
Çözüm sürecinin Türkiye halklarının nefes aldığı bir süreç olduğunu belirten Başaran, iktidara şöyle seslendi: "Bir kez daha ifade ediyoruz. Leyla Güven'in talebi Kürt halkının, kadınların, Türkiye halklarının talebidir. Bu talebi yükseltmek, İmralı tecridini kırmak için bütün saldırılara karşı yekvücut direnmeye, zılgıtlarımızı yükseltmeye devam edeceğiz. Bu gittiğiniz yol, yol değil. İmralı'nın kapılarının açık olduğu 2,5 yıllık bir süreçten geçtik. Sonrasındaki 3 yıllık süreci de hepimiz beraber tecrübe ettik. Bu yoldan dönülmelidir. Leyla Güven'in talebini her yerde ifade etmeye devam edeceğiz. Bizi böyle yıldıracaklarını zannedenler kadınların mücadele tarihine baksınlar."