3 Ekim 2024 Perşembe

HDK'den halkın bütçesi ve insanca asgari ücret için mücadele çağrısı

HDK Emek Meclisi, bütçenin halkın ihtiyaçlarına göre belirlenmesi, asgari ücretin de insanca yaşamaya yetecek şekilde belirlenmesi gerektiğini belirterek, bunun için tüm ezilen halklara, işçi sınıfına mücadele çağrısı yaptı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Emek Meclisi "İnsanca yaşanacak bir asgari ücret" talebiyle Kadıköy Süreyya Operası önünde açıklama yaptı.

Eyleme HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu ile HDK bileşeni örgütlerin temsilcileri katıldı. Eylemde, "İnsanca bir yaşam istiyoruz", "Savaşa değil emekçiye bütçe", "Sermaye değil, işçiye bütçe" sloganları atıldı.

'ONLAR BİR AVUÇ, BİZ MİLYONLARIZ, KAZANMAK İÇİN YAN YANA GELMELİYİZ'
İlk olarak konuşan HDP Milletvekili Musa Piroğlu, bugün Türkiye'de iki bütçenin görüşüldüğünü söyledi. "Biri Meclis'te görüşülen Saray'ın bütçesi. Diğer de iktidar ile patronlar arasında görüşülen bütçe. Yani yoksulların bütçesi" dedi.

2021 bütçesinin devlet bütçesi olduğunu söyleyen Piroğlu, bu görüşmede devletin patronlara nasıl para akıtacağının görüşülüğünü kaydetti. AKP iktidarı dönemindeki yolsuzluklara dikkat çeken Piroğlu, belediyelerin AKP'de olduğu dönemde halkın parasının bir avuç zengine harcandığını söyledi. Piroğlu, Melik Gökçek'in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde yatırdığı ve şimdi yıkılan Ankapark'ın bunu en önemli örneği olduğunu ifade etti.

Saray'ın sadece bir günlük mutfak masrafının binlerce asgari ücretlinin aylığına denk düştüğünü kaydeden Piroğlu, yolsuzlukları ile bu devleti çok iyi tanıdıklarını vurguladı. Piroğlu, Türkiye halklarına, işçi sınıfına seslendi: "Bizim boğazımıza sarılan el Kürt halkına zulüm olarak dönüyor. Diyarbakır'a atanan kayyum İstanbul'da halk ekmeğin ucuz satılmasını engelliyor. Kadınlara şiddet, çocuklara taciz olarak dönüyor. Savaştan dünür, damat zengin oluyor biz açlığa mahkum oluyoruz. İşçinin, halkın yani çoğunluğun seçtiği iktidar bu çoğunluğa bütçe ayırmıyor. Biz milyonlarız onlar bir avuç. Kazanmak için yan yana gelmeliyiz. Başka kurtuluş yolumuz yok."

'KORKACAK NEYİMİZ KALDI!'
HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, bütçenin kadınların, yoksulların, işçi sınıfının, engellilerin, eğitim hakkı çalınan çocukların, hastane kapıların da bekleyen hastaların değil bir avuç zenginin bütçesi olduğunu söyledi. Asgari ücretinde sermayenin çıkarına göre belirlediğini kaydeden Uğurlu, yoksulların payına hep "acı reçetenin" çıktığını ifade etti.

Uğurlu da haklara seslendi: "Korkmayın. Korkacak neyimiz kaldı! Açız açlıktan ölüyoruz. Örgütlenmekten başka da çaremiz yok."

Basın açıklamasını HDK Emek Meclisi Üyesi Ercan Tilmaş okudu. Her yıl Aralık ayında siyasi İktidarın emekçiye düşman, sermayeye dost tutumunun tüm çıplaklığıyla görünür olduğunu belirten Tilmaç, önce bütçe kanunun hazırlanması, ardından asgari ücretin belirlenmesi süreçlerinin, siyasi iktidarın kimi koruduğunu, hangi sınıf için çalıştığını hiç tereddütsüz ortaya koyduğunu söyledi. Tilmaç, "Güneş balçıkla sıvanamaz. AKP-MHP ittifakının, emekçilere ve ezilenlere daha fazla sömürü, daha fazla yoksulluk dışında verebilecekleri bir gelecek yok. 'Askıda ekmek' dışında bir vaatleri de!" dedi.

Devlete kaynak yaratanın işçi ve emekçiler olduğunu kaydeden Tilmaç, ancak bu kaynağın sermaye tarafından kullanıldığını belirtti.

Tilmaç, şu talepleri sıraladı:

İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin, atama bekleyen öğretmenlerin, emeklilikte yaşa takılanların, borç ve haciz cenderesine alınan çiftçilerin, karın tokluğuna ücretlendirilen mevsimlik tarım İşçilerinin, dükkan açamaz hale gelen esnafın, zanaatkarın, iş bulma umudu dahi tükenen işsizlerin, gençlerin, kadınların ekonomik ihtiyaçları, iş ve aş talepleri karşılanmak zorundadır.
Pandemi ile artan işsizlik ve yoksulluğa karşı, geliri olmayan her yurttaşa ve göçmene asgari bir gelir desteği verilmelidir. Elektrik, su, doğalgaz, iletişim gibi temel hizmetler, ihtiyaç sınırı belirlenerek kamu tarafından ücretsiz şekilde sunulmalıdır.
Son 6 yılda savaş harcamaları için ayrılan pay 4 kat arttırılmıştır. Kürt sorunu başta olmak üzere bütün bölgesel krizlerin barışçıl politikalarla çözülmesi tercih edilmelidir. Kaynaklar savaşa değil; eğitim, sağlık, toplu taşıma gibi temel hizmetlerin parasız verilmesine harcanmalıdır.
Pandeminin ekolojik tahribatın bir sonucu olduğu gözetilerek, atıkların yakılmasından, filtresiz bacalardan, suya ve tarım alanlarına el koyan madencilik faaliyetlerinden vazgeçilerek, bütçe sağlıklı bir çevrenin yaratılması için kullanılmalıdır.
Patronların çıkarı için emekçilere dayatılan "ücretsiz izin” uygulamasından vazgeçilmelidir; İşsizlik ödeneği, nakdi ücret desteği, emekli maaşları gibi tüm ödemelerin ve ücretlerin alt sınırı asgari ücret olmalıdır. Herkese insanca yaşayabilecek ücret verilmeli ve gelir güvencesi sağlanmalıdır.
Asgari ücret sefalet ücreti düzeyindedir ve temel ihtiyaçları bile karşılamaktan uzaktır. Bugün açlık sınırı 2500 TL ve yoksulluk sınırı 8.200 TL civarındadır. Asgari ücret, işçinin ailesiyle birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde, insan onuruna yakışan bir düzeyde tespit edilmelidir. Asgari ücret, vergiden muaf tutulmalı ve net 4 bin lira olmalıdır!"