3 Ekim 2024 Perşembe

HDK: Direniş kazandırır

HDK 11. Dönem 4. Genel Meclisi iki günlük süren toplantısının Sonuç Bildisi’ni yayımladı. HDK, tarihin üzerine yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getireceklerini ve direneceklerini kaydetti. 

Halkların Demokratik Kongresi, 11. Dönem, 4. Genel Meclisi 29 ve 30 Ocak 2022 tarihlerinde toplandı. Önceden duyurulan gündemle çalışmalarını tamamlayan Genel Meclis, aşağıdaki Sonuç Bildirisini kamuoyuyla paylaştı.

Uluslararası kapitalist-emperyalist sistemin küresel, bölgesel ve ulusal düzeylerde giderek derinleşen krizler yaşadığı belirtilen bildirgede, "Dolayısıyla halkların demokrasi, adalet ve özgürlük umudunu büyütmek, kapitalist sistemin ve ulus devletlerin yol açtığı iklim krizine karşı gezegenimizdeki yaşamı korumak, küresel kapitalizmi ve ulus devleti aşma perspektifiyle mücadele eden bizlerin sorumluluğundadır" denildi.

Türkiye’nin, diğer bağımlı ülkeler gibi, uluslararası sistemin krizini bir dizi kriz aktarım mekanizması üzerinden devralmakla kalmadığı kaydedilen bildirgede aynı zamanda, tamamen kendi siyasal yönelimlerinin sonucu olan ağır bir siyasal kriz yaşandığı da belirtildi ve şöyle açıklandı: "Bu kriz, ekonomi boyutunda giderek yükselen bir enflasyona, genç nüfus başta olmak üzere, çalışma yaşındaki milyonlar arasında kitlesel işsizliğe; toplumda kitlesel yoksulluk ve açlığa yol açıyor. Rejimin temsilcisi olduğu vahşi kapitalizm, ülkenin her yanında doğayı tahrip etmeye, ekolojik sorunlar yaratmaya hız veriyor."

Kadınlar, emekçiler, gençler, ezilenler, halk ve inanç grupları ve ekolojik tahribata karşı savaşanların yaygın eylemler ve direnişlerle bu sürece cevap verdiğine dikkat çekilen açıklamada, "Bu dönemde kadınların kazanılmış haklarına dönük saldırılar ivme kazandı. Özel savaş politikaları ile kadınlar ve mücadelelerine dönük erkek devlet şiddeti yoğunlaştı. Buna karşılık uzunca bir süredir toplumun en dinamik hareketi olmayı başaran kadınlar, erkek devletini ve bu devletin tüm kadın ve LGBTİ+ karşıtı politikalarını teşhir etmede yükselen bir başarı çizgisini yarattı. Yeniyi inşa etmede üstleneceği rolü ve imkanları ortaya koydu" ifadeleri yer aldı. 

Kürt özgürlük mücadelesi karşısında rejim ile düzen için muhalefetin ortaklaştığının altı çizilen bildirgede, sorunun özünün İmralı’da uygulanan tecrit ve işkence sistemi olduğu kaydedildi. Bildirgede, "Öncelikle mutlak tecrit yüzünden yaşayıp yaşamadığından bile emin olamadığımız Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit kaldırılmalı, Sayın Öcalan kendi sözünü kendisi söyleyebilmelidir. Bu noktayı başa koymadan, Sayın Öcalan kendi sözünü söyleme şartlarına sahip olmadan, İmralı'nın tutumu ve konumu üzerine yapılan her konuşma, özel savaş siyasetinin aleti olmaktır, yanlıştır" denildi. 

Sonuç bildirgesi şöyle devam etti: "21 Ocak'tan başlayarak İŞİD'in Hasekê'de önemli elemanlarının da aralarında olduğu, sayısız cinayet, katliam, tecavüz ve benzeri suçun faillerinden oluşan binlerce selefi çete mensubunun tutulduğu cezaevine yönelttiği saldırı, bölge ulus devletlerinin ve uluslararası sistemin bir başka ortaklığını görünür kılmıştır.

Üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen bu İŞİD mensuplarının suçları uluslararası bir yargılamanın konusu yapılmamış; bu selefi örgütün elindeki gelişmiş silahların, para kaynaklarının, uluslararası desteklerinin sorgulanması söz konusu olmamıştır. Bu defa da başta Türkiye, Suriye, Irak, İran ve diğer bölge devletleri olmak üzere uluslararası sistemin, bir hafta süren, büyük çaplı çatışmalara dair bir açıklaması olmamıştır.  Dünya binlerce selefi caniyi ve sayıları on binleri bulan İŞİD'li kadın ile çocuklarını Kürt halkının sırtına yıkmış; bebekleri bile kamplarda bırakmayı bir tutum olarak benimsemiştir.

AKP-MHP rejimi İŞİD'in suçlarında pay sahibidir ve sessiz kalması normaldir.  Ancak Muhalefet de günler süren Hasekê saldırısı hakkında tam bir sessizliğe gömülmüş bulunmaktadır.

Rejimin ülkeyi sürüklediği siyasal, ekonomik, ekolojik, toplumsal krizler, yeni tehditlerle ve tehlikelerle derinleşmeye devam ediyor. İktidar partileriyle en temel konularda derin ortaklıklara sahip olan Millet İttifakı ise, halka bu rejimden kurtuluş için sadece sandığı işaret ediyor.

Bugün iktidar bloku ile düzen içi muhalefet bloku dışında, üçüncü bir kutbun geliştirilmesi; bir Demokrasi İttifakının inşası, gerçek bir demokrasinin kazanılması için hayati önemdedir. Demokrasi ittifakı örgütlerin yan yana gelmesiyle tamamlanacak bir süreç değildir. Eğer örgütleri aşan bir toplumsal ittifak zemini yaratamazsak, bu zemini bir emek ittifakı, halklar ittifakı, inançlar ittifakı zeminine çeviremezsek bu tarihi oyunu bozamayız.

Şimdi rutini aşan, sürecin ihtiyacı olan, hamleci bir ruhla görevlerimizi kucaklayamazsak, tarihin üzerimize yüklediği sorumluluğun gereğini yapamamış oluruz."