24 Kasım 2024 Pazar

Hatimoğulları Meclis grup toplantısında konuştu

Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan Hatimoğulları, 15 Temmuz'un mağdurunun toplumsal halk olduğunu kaydetti. İktidarın darbeci zihniyetini fotoğraflarla gösteren Hatimoğulları, "Bizler buradan hareketle mücadele geleneğimizi daha da büyütmek için DEM Parti olarak Ekmek ve Adalet Kampanyamızı başlattık" dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu. AKP'nin darbe mağduru değil darbeci olduğunu grup toplantısında gösterdiği fotoğraflarla bir kez daha gözler önüne serdi. 

15 Temmuz'a işaret eden Hatimoğulları, "15 Temmuz Türkiye'de zamana yayılmış siyasi darbedir, kolluk kuvvetleri ve yargı tarafından desteklenmiş bir darbedir. 15 Temmuz ve onu takip eden 20 Temmuz hukukun yargı eliyle ortadan kaldırıldığı gündür. AYM, AİHM, Yargıtay, neredeyse yargının doğru düzgün bir tarafı kalmadı. Yargı, yargıya darbe yapmıştır. 20 Temmuz'da ilan edilen OHAL ile beraber gerçekleşen zamana yayılmış siyasi darbeyle ve tabii kolluk kuvvetlerinin desteğiyle Türkiye'deki bütün muhalifler yurttaşlıktan çıkarılmıştır. Bakın bunun altını özel olarak çiziyorum. Yurttaşı, muhalif olanı, kendisine biat etmeyeni vatandaşlıktan çıkardıkları günün başlangıcı olarak tarihin sayfalarında yazılacaktır. On binlerce insanın ekmeğe muhtaç edildiği, yaşayan ölüye dönüştüğü, milyar dolar servetlere el konulduğu tarihtir o gün" dedi. 

'TARİH BOYUNCA DARBECİLERE BOYUN EĞMEYENLERİZ'
15'un mağdurunun toplum olduğunu kaydeden Hatimoğulları, faşist otoriter rejimin inşasının 15 Temmuz'la resmi olarak başladığını söyledi. 15 Temmuz'un bir senaryo olduğunu belirten Hatimoğulları, "Şu bilinsin ki hiçbir darbe ve hiçbir darbeci tank, top, halktan, yani bizlerden daha güçlü değildir. Bizler tarih boyunca darbelere boyun eğmeyenleriz. Askeri darbe girişimine karşı ve sonrasında bunu siyaset ve yargı eliyle büyüten zihniyetin darbesine karşı, bu rejimin otoriterleşmesine karşı dün olduğu gibi bugün de mücadelemize tüm gücümüzle devam edeceğiz, dayanışarak mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı. 

'ASIL DARBE 4 KASIM'DIR'
Asıl darbenin HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında olduğu siyasetçileri yönelik 4 Kasım olduğunu kaydeden Hatimoğulları, yine Gezi direnişi davasının da darbe olduğunu belirtti. 

KHK'lilere ilişkin konuşan Hatimoğulları, "Dayatılan dinci müfredat programına, bilimden uzak müfredat programına, integral ile uğraşan müfredat programına karşı demokratik, bilimsel ve anadilde eğitim bu ülkeye gelene dek bizler mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.

Hatimoğulları, hakları için mücadele eden üniversite öğrencilerine yönelik polis saldırıları ve tutsaklıklarını anlatan; 2015-16 yılında Diyarbakır'ın Sur ilçesinde özyönetim direnişi sırasında katledilen Hakan Arslan'ın kemiklerinin çuvalla verildiği an; hapishanede maruz kaldığı sistematik fiziksel, psikolojik ve cinsel işkence sonrası intihara sürüklenen Garibe Gezer'in; 83 yaşında ve yüzde 61 engelli ve ağır hasta Makbule Özer'in tutsak edildiği ana ait fotoğrafları gösterdi ve bunların darbeci zihniyetin göstergesi olduğunu kaydetti.

En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira olduğunu kaydeden Hatimoğulları, Emeklilere kıyak zam yaptıklarını zannediyorlar. Bunun böyle olmadığını bütün emekliler çok iyi biliyor. Bu ülkede 16 milyon emekli var. Bunların verdiği bu zam ne bir kıyaktır ne bir bahşiştir. Saray 15 saniyede bir emekli maaşını harcarken emekliye verdiklerinin 12 bin 500 TL olduğunu biraz önce öğrendik" ifadelerini kullandı. 

'EKMEK VE ADALET İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ'
Hatimoğulları, "Onlar Türkiye'nin rahatını yıllardır bozuyorlar. Yıllardır insanlar sokaklara çıkamıyor, yıllardır insanlar, kadınlar sokaklarda kendisini özgür hissetmiyor. Bir basın açıklaması dahi yapamıyorlar. Asıl biz onların rahatlarını bozabiliriz, çünkü biz çoğuz. Bize dayatılan bu korku rejiminden kurtulmaya başladığımız şu evrede kurtuluşumuzu daha da büyütmenin tam zamanı. Biz korkuyu Kerbela'da, 1977 1 Mayıs'ında bıraktık. Korkuyu 15-16 Haziran İşçi Direnişinde, Amed zindanlarında bıraktık. Biz korkuyu 14 Temmuz ve Gezi direnişlerinde bıraktık. Cesaretimizi kuşanmış yoldayız ve yürüyoruz. Bütün ferasetimizle ekmek için de adalet için de mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Mücadelemiz herkes içindir, mücadelemiz 85 milyon yurttaşımızın bu ülkede eşit ve adil bir sistemde yaşaması içindir. Bizler buradan hareketle mücadele geleneğimizi daha da büyütmek için DEM Parti olarak Ekmek ve Adalet Kampanyamızı başlattık. Yaz boyunca Türkiye'de bütün ezilen ve sömürülen kesimlerle; işçilerle, emekçilerle, çiftçilerle, esnafla, kadınlarla bir arada olacağız, buluşmalarımızı gerçekleştireceğiz. Ekmek için, adalet için mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.