2 Ekim 2024 Çarşamba

Halkevleri MEB'e seslendi: Herkese sağlıklı, güvenli, erişilebilir, eşit eğitim

İstanbul İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapan Halkevleri üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı'na "Sorumluluktan kaçma" diye seslendi.

Halkevleri, pandemi döneminde eğitimin sağlıklı koşullarda yapılması talebiyle İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.

Halkevleri üyeleri "Diyanet'e değil, eğitime bütçe", "Herkese eşit, parasız, anadilde eğitim", "Her çocuğa ücretsiz internet, her çocuğa tablet", "Kanala değil, eğitime bütçe", "Öğretmen ve öğrenci eğitimde yük değil asli unsurdur", "Ziya istifa", "Özel okullar kamulaştırılsın", "MEB görevini veliye yükleme" yazılı dövizler taşıdı.

30 milyon dolar yatırılan Fatih Projesi kapsamındaki tabletlere ne olduğunu soran ve Kanal İstanbul Projesi'nin bütçesiyle 24 derslikli 11 bin 800 okulun yaptırılabileceğine dikkat çeken Halkevleri üyeleri özel okulların kamulaştırılması ve tarikat-cemaat yurtlarına da el konulması çağrısında bulundu.

Basın açıklamasını İstanbul Halkevleri adına Zeynep Çelik okudu. Çelik "Okullar bilimsel kriterler, sağlık örgütlerinin, eğitim sendikalarının görüşleri ve halk sağlığının gereği önlemler alınarak açılmalıdır" dedi.

İktidarın 6 ayda yaptıkları tek planlamanın, "21 Eylül'de yüz yüze eğitimin sadece ana sınıfı ve 1. sınıf öğrencilerinin ilk hafta bir gün, ikinci hafta iki gün olmak üzere öğrenci sayılarını ve ders sürelerini azaltarak yapılacağına ilişkin açıklama" olduğunu belirten Çelik, "Mili Eğitim Bakanlığı 21 Eylül'de yüz yüze eğitime başlayacak öğrencilerin okula gelip gelmemelerine ilişkin kararı velilere bırakılarak sorumluluk üstlenmeyeceğini de beyan etmiş oldu" ifadelerini kullandı.

Salgının toplumda yayılımının önüne geçilmesi ve okulların güvenli bir şekilde açılması için salgın yönetiminin bilimsel açıdan ele alınması gerektiğini ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başta TTB olmak üzere sağlık örgütlerinin, halk sağlığı uzmanlarının, eğitim sendikalarının, yerel yönetim birimlerinin sürecin yönetimine, planlanmasına katılımları sağlanmalıdır. Okulların açılmadan önceki hazırlıkların durumu, okullar açıldıktan sonraki sürecin planlanması, izlenmesi, denetlenmesine ilişkin verilerin sağlıklı bir şekilde toplanmasının ve paylaşılmasının sürecinin yönetimi açısından önemi ortadadır. Bu yüzden öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin evlerinden çıkıp okula ulaşımlarının sağlanmasından, okuldan evlerine güvenli ve sağlıklı bir şekilde dönmelerini sağlamaya kadar bütünlüklü bir salgın yönetim süreci hayata geçirilmek zorundadır.

Okullarda salgının yayılmasının önüne geçilmesi için, maske, mesafe ve hijyen koşullarının sağlanması gerektiğine dikkat çeken Çelik, aşağıdaki maddeleri sıraladı:
Öğrenciler ve tüm eğitim emekçileri için yüz maskesi ve el antiseptiği ücretsiz olarak okullara gönderilmeli, okulların düzenli bir şekilde dezenfekte edilmesi sağlanmalıdır.
Okullarda tüm kapalı alanlarda ve dersliklerde 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve öğrenci planlaması yapılmalı. Belirtilen kriterlere uygun koşullar olmadığında kamu kurumlarına ait mekanlardan başlayarak atıl durumda bulunan tüm binalar (AVM'ler vb.) dersliklere çevrilmeli ve sağlıklı, güvenli bir eğitim süreci için uygun koşullar sağlanmalıdır.
Öğrenci sayıların azaltılması sadece derslik ihtiyacını değil öğretmen ihtiyacını da ortaya çıkaracaktır. Bunun için ataması yapılmayan öğretmenlerin atamaları bir an önce yapılmalıdır.
Kamusal eğitim güçlendirilmeli, özel okullar kamulaştırılmalı, eğitimin koşulları eşit hale getirilmeli.

Okullar açılmadan önce öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin okullara sağlıklı bir şekilde ulaşmalarını ve evlerine geri dönmelerini güvence altına alacak ulaşım planının hazırlanması gerektiğini de ifade eden Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
"Salgının yayılmasını önlemenin en önemli yolunun kişiler arası teması ve temas eden kişi çeşitliliğini azaltmak olduğu uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Dolayısıyla öğrencilerin farklı yaş ve meslek gruplarından oluşan kalabalık balık istifi gibi ulaşım araçlarıyla okula gitmeleri salgının toplumda yayılma hızını arttırabilir, öğrencilerin ve toplumun sağlığını tehlikeye sokabilir. Bunun için: ‘Okula giriş ve çıkış saatleri içerisinde belediyeler ve kamu kurumları gerekli düzenlemeleri yapmalı okul giriş çıkış saatlerinde öğrencilerin, öğretmenlerin, okul çalışanlarının eğitim kurumlarına ulaşımları ve evlerine geri dönmeleri ücretsiz ve güvenli bir şekilde sağlanmalıdır."

Covid-19 salgınının eğitimdeki eşitsizlik sorununu tahammül edilemez bir noktaya getirdiğini vurgulayan Çelik, sözlerini "Salgın sürecinde işçilerin, emekçilerin yoksulların çocukları ile zenginlerin çocukları uzaktan eğitime eşitsiz bir şekilde erişmiştir. Özel okullarda okuyan öğrenciler uzaktan eğitimin tüm süreçlerine katılabilirken devlet okullarında okuyan bilgisayarı, tableti, interneti olmayan öğrenciler uzaktan eğitime, sadece hiçbir etkileşimin olmadığı EBA TV'yi izleyerek katılabilmişlerdir. Ana dili Türkçe olmayan öğrenciler ve çocuk işçiler ise uzaktan eğitim sürecinin tamamen dışında kalmıştır" ifadeleriyle sürdürdü.

Basın açıklaması, "Halkevleri olarak tüm çocukların ayrımsız, ayrıcalıksız eşit eğitim hakkı için, her çocuğa parasız tablet ve internet için, okullara sağlıklı ve güvenli ücretsiz ulaşım için, okullarda maske, mesafe, hijyen koşullarının sağlanması için, çalışan ebeveynlerden birine ücretli izin hakkı için, yeni dersliklerin açılması ve ataması yapılmayan öğretmenlerin atanması için, çocukların bugünü ve yarını için ve parasız eğitim, parasız sağlık için, okulların tüm Türkiye halkı, öğrenciler ve eğitim emekçileri için sağlıklı ve güvenli bir şekilde açılması için mücadele edeceğiz" ifadeleriyle son buldu.