Günay: Kenan Evren ve Esat Oktay'ın ardılları işkencelerine devam ediyor
HDP, "Demokrasi Buluşmaları" kapsamında, 14 Temmuz hapishane direnişinin yıldönümünde Amed 5 No'lu Cezaevi önünde açıklama yaptı. Burada konuşan HDP Sözcüsü Ebru Günay, "İktidarın Kenan Evren ve işkenceci Esat Oktay Yıldıran'ın ardıllarının takipçilerinin işkencesi hala devam ediyor" dedi.
HDP, "Demokrasi Buluşmaları" kapsamında, hukuksuzluğa, işkencelere, cezaevlerindeki kötü muameleye dikkat çekmek için 14 Temmuz hapishane direnişinin yıldönümünde Amed 5 No'lu Cezaevi önünde açıklama yaptı.
"Hep birlikte hukuk ve insan hakları için buluşuyoruz" pankartının açıldığı eyleme Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Idil Uğurlu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP milletvekilleri, HDP MYK ve PM üyeleri ile HDP Gençlik Meclisi üyeleri, HDP ve DBP il ve ilçe örgütü, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi ve çok sayıda kişi katıldı.
'DİYARBAKIR İRADE SAVAŞININ OLDUĞU YERDİ'
Eylemde ilk olarak söz alan Diyarbakır 78'liler Derneği Başkanı Gani Alkan, 12 Eylül askeri darbesinin Kürtlere karşı yapıldığını Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'nin ise devrimciler için Hitlerin toplama kampından başka bir şey olmadığını belirtti. Diyarbakır Cezaevi'nin devrimciler ve Kürtler için ölümden başka bir şey olmadığını dile getirerek cezaevinde irade savaşının olduğunu aktardı. Alkan gelinen aşamada Türkiye'de bu tür sorunların yaşanmaması için demokrasinin ve Kürt sorununun çözümünün elzem olduğunu ifade etti.
'DARBECİ ZİHNİYET DEVAM EDİYOR'
DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise, askeri cunta karşısında devrimcilerin tarihi bir direniş sergilediğini bunu da Mazlum Doğan şahsında üç kibrit çöpü ile başlatıldığına dikkat çekti. Yakılan kibrit çöpünün halen günümüze kadar özgürlük ve barış için yandığını belirten Öztürk, "Askeri cuntanın başı olan Kenan Evren askeri kıyafetle darbeyi yaptı ama bugün darbeyi aynı şekilde yapan belki askeri kıyafette değil ama Kenan Evren'in yaptığı uygulamaları aynı şekilde gerçekleştiriyorlar. Bunu da demokrasi naraları atarak yapıyorlar. Zihniyetleri aynı. Mazlumlar, Hayrilerin yaktığı ateş bugün de gürleşerek devam ediyor. Faşist zihniyetler tarihten tek tek silinmişlerdir, silinmeye de mecburdurlar. Bu cezaevinde yaşananlar karşısında direnenler sadece Kürtler için değil tüm insanlık için direndi. Tüm insanlık suçlarına rağmen direnildi ve kazanıldı. Bugünde kazanacağız" diye konuştu.
Eylemde konuşan ÖHD Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Avukat Halise Dakalı, hak ihlallerinin başında hapishanelerinin geldiğini belirterek hapishanelerin ülkenin hiç dinmeyen sızıları ve kanayan yaraları olduğunu söyledi. Dakalı, salgının gerekçe yapılarak tutsakların tamamen tecrit edildiğini söyleyerek, "Her şey olduğu yerden devam ederken sadece avukat ve aile görüşlerine kısıtlama getirilmesi hak ihlallerin başlıca göstergeleridir. Türkiye’nin kuruluşundan bu yana gündemden düşmeyen bir konu var. Bu konu hapishanelerde yaşanan hak ihlalleridir. Bugün de güncel olan birçok sorunla birlikte tecrit bu ihlallerin başında gelmektedir. Tecridin en ağır haliyle uygulandığı yer İmralı hapishanesidir. Sayın Abdullah Öcalan 20 yıldan fazla bir zamandır İmralı hapsihanesindedir. Ceza Muhakemeleri Kanununda bulunan haklarından yararlanamamaktadır" ifadelerine yer verdi.
Dakalı, "Açlık grevleri cezaevlerinden başladığı için, Türkiye’de hapishaneler ile açlık grevleri birbirlerini çağrıştırmaktadır. Dünya cezaevleriyle ilgili taleplere ve açlık grevlerinin nedenlerine bakıldığında var olmayan bazı hakların talep edilmeleriyle ilgilidir. Ne yazık ki bizdeki durum, var olan haklarından yararlanmamaktan kaynaklanmaktadır. Yalın tabirle yasaların uygulanmamasıdır. Çok ilginçtir ki insanlar yasaların uygulanması için bedenlerini ölüme yatırmaktadırlar. Bu duruma ilişkin, bundan tam 37 yıl önce Mehmet Hayri Durmuş, Ali Çiçek, Kemal Pir ve Akif Yılmaz 14 Temmuz 1982 yılında, önünde bulunduğumuz bu cezaevinin içinde ölüm orucuna başladılar ve yaşamalarını yitirdiler. Yine yakın zamanda Grup Yorum sanatçıları Helin Bölek ve İbrahim Gökçek sanatlarını özgürce icra edemedikleri için yaşamlarını yitirdiler. Halen Çağdaş Hukukçular Derneği Üyeleri meslektaşlarımız, Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal ölüm orucundadırlar. Bu izahatı zor hukuksuz, haksız uygulamaların bir an evvel sonlandırılması için yetkilileri ve kamuoyunu duyarlılığa davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Ardından koınuşan HDP Sözcüsü Ebru Günay, "Bildiğiniz üzere Demokratik Eylem Programının ikinci aşamasında Diyarbakır Cezaevi önündeyiz. Bugün Amed'den sesleniyoruz. Hak, hukuk, adalet ve işkenceye karşı sesimizi yükseltiyoruz. Aynı zamanda bugün Ankara'da Ulucanlar Cezaevi'nin önündeydik. Ulucanlar ve Amed zindanın tarihte önemli bir yeri var. Özellikle Amed Cezaevi dünya direniş tarihine muazzam bir direniş örneği olarak geçerken öte taraftan büyük ve karanlık harflerle bir işkencehane olarak geçti. Ve hala yaraları sarılmamış, faillerinin hesap vermediği bir işkencehane olarak Türkiye'de varlığına devam ediyor" dedi.
FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA MÜCADELE ETMEK GEREKİR
38 yıl önce 14 Temmuz 1982'de Hayri Durmuş, Kemal Pir, Ali Çiçek ve Akif Yılmaz'ın bir direniş süreci başlattığını belirten Günay, "Bu direniş, Hayri Durmuş'un mahkeme salonundan 'Savunma hakkımız engelleniyor' diyerek başladı. Ve yaptığı şu konuşmayla başladı, 'Baskı ve işkence sınırları aştı. Yaşama hakkına saldırıyorlar. Cezaevinden ceset çıkıyor. Yüzlerce insan sakat kaldı, onurunu ve değerini korumak isteyene ölümden başka hiçbir yol bırakılmadı. Burada ağzımızdan çıkan her sözün cezaevindeki bedeli vahşettir. İşlenen en büyük suçları kamuoyuna göstereceğiz' dedi. Bu çağrısıyla beraber ölüm orucuna başladı. Karadenizli Kemal Pir, onun bu devrimci direniş çağrısına cevap verdi. Faşizme karşı birlikte omuz omuza muazzam bir direniş yarattılar. Bugün bizler de biliyoruz. Faşizme karşı mücadele etmek dil, din, kimlik, fark etmeksizin omuz omuza bir mücadeleyi gerektiriyor. Çünkü faşizm, kimlikleri, cinsiyetleri, mücadeleleri kim olursa olsun maalesef tanımıyor. Hep birlikte omuz omuza mücadele etmemiz gerekiyor" diye kaydetti.
Sakine Cansız'ı da anan Günay, "Biz bugün bu açıklamaya hazırlanırken Diyarbakır'da Sakine'nin ardılları olan Sakine'nin mirasçıları olan kadın özgürlük mücadelesinin öncü isimleri,aktivistleri, TJA'lı kadınlar, operasyonla gözaltına alındılar. Buradan bir kez daha kadın arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerektiğini söylüyoruz. Şunu da söylemek isteriz ki Sakine'nin başlattığı kadın mücadelesi, kadın özgürlük çizgisi hala her yerde dimdik ayakta ve bizler de mücadele etmeye devam edeceğiz" diye belirtti.
KENAN EVREN VE ESAT OKTAY YILDIRAN'IN ARDILLARI İŞKENCELERE DEVAM EDİYOR
Hayri Durmuş'un duruşma salonundan işkence ve kötü muameleye dikkat çektiğini hatırlatan Günay, "Onurlu ve insanca yaşamanın bedelinin ölüm olduğunu belirtiyordu. Ama bugün aslında kötülükleri, iktidarın Kenan Evren ve işkenceci Esat Oktay Yıldıran'ın ardıllarının takipçilerinin işkencesi hala devam ediyor. Şiddetin biçim ve içeriği farklı olsa bile aynı zihniyet bugün işkence yapmaya devam ediyor. Diyarbakır'da kadınları gözaltına alırken köpekle işkence yapıyor. Aynı Esat Oktay gibi" dedi.
Günay konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kürdistan'ın birçok yerinde Kürtçe tabelaları indiriyor. Kürt dili üzerindeki baskılara devam ediyor. Tıpkı 'Türkçe konuş çok konuş' diyenler gibi aynı zihniyetle baskıya devam ediyor. Baskı ve zulüm devam ediyor ama direniş de devam ediyor. Bugün Kemallerin ve Hayrilerin başlattığı direniş geleneğiyle Sakine'nin başlattığı barış umudu ve kadın özgürlük mücadelesinin öncüleri İmralı'da dimdik ayakta. Sayın Öcalan'ın şahsında muazzam bir direniş göstererek bütün dünyaya direniş çizgisi bir direniş ruhu göstermeye devam ediyorlar. Ve şunu söylüyorlar, İşkenceniz baskınız ne olursa olsun biz dimdik ayaktayız. 38 yıl önce bugün Diyarbakır Cezaevi'nde atılan direniş umudunu ve cesaretini her yerde yükseltmeye devam edeceğiz. Devrimci önder Kemal Pir'in söylediği gibi, faşizm sesten ve ışıktan korkar biz de bulunduğumuz her yerde faşizme karşı ses ve ışık olmaya devam edeceğiz."