3 Ekim 2024 Perşembe

Günay: Açlığa mahkum ettiğiniz işçilerin direnişiyle gideceksiniz

HDP Sözcüsü Ebru Günay, AKP-MHP iktidarının, sermayenin çarkları dönsün diye işçi ve emekçilerin yaşamlarını hiç saydığını belirtti. Günay, iktidara seslendi: "Açlığa mahkum ettiğiniz, haklarını gasp ettiğiniz milyonlarca işçinin direnişiyle gideceksiniz. Uyguladığınız her türlü faşist yöntem sizi bundan kurtaramayacaktır." Günay, HDP'nin de bu direnişin bir parçası olduğunu söyledi.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, haftalık olağan basın toplantısını Diyarbakır'da gerçekleştirerek gündemdeki konuları değerlendirdi. 

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde Şili'den Arjantin'e, Lübnan'dan Rojava'ya, Amerika'dan Polonya'ya kadar dünyanın her yerinde kadınlar olarak alanlarda olduklarını belirten Günay, "Yaşamımızı kuşatan erkek iktidarlara yine kadın düşmanı politikalara baş eğmediğimizi bir kez daha alanlarda meydanlarda, sokaklarda haykırarak gösterdik. Bu vesileyle buradan erkek-devlet şiddetine karşı mücadele eden, sesini yükselten ve baş eğmeyen kadınları bir kez daha selamlıyorum" dedi.

'BUNU YAPANLAR HIRSIZDIR, HAYDUTTUR, EŞKİŞADIR'
Güne yine siyasi soykırım operasyonlarıyla başladıklarını hatırlatan Günay, Van İl binalarına "korsanca" giren polislerin, hiç bir yöneticilerine bilgi vermediğini ve binayı darmadağın ettiklerini söyledi. Polislerin "Selamünaleyküm o biz geldik" şeklinde not bıraktıklarını da hatırlatan Günay, şöyle devam etti: "Nesiniz? Bunu yapanlar hırsızdır, hayduttur, eşkiyadır. Hiçbir hukuk devletine sığmayacak bu yöntemi asla kabul etmiyoruz, derhal Adalet ve İçişleri Bakanını bu konuda göreve çağırıyoruz. Bunu yapanlardan hırsızlardan, eşkiyalardan hesap sormalarını bekliyoruz. Buradan bir kez daha şunu hatırlatalım. Hiç bir baskı hiçbir tehdit, gözaltı bizleri yıldırmayacaktır. Bizleri mücadelemizden tek bir adım dahi geri attıramayacaktır. Bizler her yerde başı dimdik mücadele eden bu hırsızlıklara, haydutlara, korsanlıklara boyun eğmeyen buna karşı mücadele eden bu ülkenin vatandaşlarıyız. Böyle olmaya devam edeceğiz, kimse bizi bundan asla vazgeçiremez." 

'ORTAYA ÇIKAN REJİM KRİZİNİN KENDİSİDİR'
Erdoğan'ın "reform" söyleminin, "AKP-MHP iktidarının faşizmi kurumsallaştırma sürecinde araçsallaştırdığı siyasi, hukuki ve idari kurumların ne denli deforme edildiğinin ve rayından çıkarıldığının itirafı" olduğunu kaydeden Günay, ortaya çıkan tablonun tüm çıplaklığıyla rejim krizi olduğunu belirtti.

'YÖNETİMİ MHP OLAN, SONU HÜSRANLA BİTEN KÖTÜ BİR DİZİ İZLİYORUZ'
Günay, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Reform söylemi, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sürdürülebilirliğini de yeniden tartışmaya açmıştır. 3 sene önce uygulamaya konulan bu sistemin ‘istikrar bozucu' karakterinin, kurumsal çöküşte en önemli etken olduğu belirginleşmiştir. Anayasa mahkemesi ile ilgili tartışma bunun en uç noktasına işaret etmektedir. Yaptıkları gün gibi ortada. Yönetmeni MHP olan geçmişin kötü bir kopyası olan ve sonu hüsranla biten kötü bir dizi izliyoruz!

Reform sözünü dolaşıma soktukları günden beri yaşananlara bir bakın. Cumartesi annelerine açılan davaya, HDP'liler olmak üzere, demokratik kamuoyuna dönük her gün yüzlerce kişiye baskın yapılmasına, cadı avı misali insanların gözaltına alınmasına bakın! Daha dün Antalya Milletvekilimiz Kemal Bülbül'e, bir mahkeme tarafından siyasi dokunmazlık hakkı ayaklar altına alınarak 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yargının siyasallaşmasının somut örneği olarak bu kararda demokratik siyaset yapma hakkına yönelik işlenen ağır suça bakın! Yolsuzluktan ibaret yönetim biçimi olan kayyım rejimine bakın. Sabah akşam millet-hak-hukuk diyen bir partinin içinde, farklı tek bir söz söyleyenlerin başına gelenlere bakın; bakanların, yüksek istişare üyelerinin istifa etmek için sadece sosyal medyada zar zor yer bulmalarına bakın! 

'MİADI DOLMUŞ YALANLARI KİMSE YUTMAZ'
Türkiye'yi çetelerin ve mafyanın insafına bırakan iktidara bakın! İktidarın küçük ortağı tüm ipleri eline almış görünüyor. Yüzde 6'lara kadar düşmüş bir parti tüm ülkeyi tehditle, şantajla yönetmeye çalışıyor. Bunun için de elinde 90'ların savaş suçluları, Susurluk artıkları ile şimdinin paramiliter güçlerinden başka bir şey yok. Toplumun hakikatleri ile sarayın yalanları asla yan yana gelemez. Bunları aynı paranteze alan anlayış, toplumun boğazında eli, lokmasında gözü olan anlayıştır, toplumu tasfiye etmek için mafyadan medet uman anlayıştır. Bu miadı dolmuş yalanları kimse yutmaz. Halkımızın bu iktidardan bir beklentisi yok, tek beklentisi kendi öz-gücü, dönüşüm talebi ve bu uğurda verdiği mücadeledir. Sahte vaatlere, reform tartışmalarına karnımız tok.

'GERÇEK REFORM ÇÜRÜMÜŞ, YOZLAŞMIŞ SİSTEMİNİZİN GİDİŞİDİR'
Ali Cengiz oyunlarını çok gördük ve onları tarihin çöplüğüne gönderdik. Bu krizi aşmanın yegane yolu bu iktidardan kurtulmak ve halkın demokratik yönetimini sağlamaktır. Gerçek reform bu çürümüş, yozlaşmış sisteminizin gidişidir. Türkiye'nin reforma değil radikal değişime ihtiyacı var. Bu değişimin tek yolu da toplumsal mücadeledir. AKP-MHP çamurun içine saplanmış bir araç gibi patinaj yapmaya mahkumdur. Dertleri kendileriyle beraber tüm ülkeyi çamura saplamaktır. Geçtiğimiz hafta açık bir şekilde gördük ki ülkede yönetim zafiyeti var. Demokratikleşme diyerek yola çıkan AKP iktidarı küçük ortağına mahkum olmuş, mafya ve çetelere teslim olmuştur."

Erdoğan'ın sadece ülkeyi değil, partisini dahi yönetemediğini söyleyen Günay, "40 yıllık yol arkadaşını, siyasi ömrünü uzatmak için harcayan Erdoğan geçen gün yine çıkmış Kürt sorununu gasp ve yolsuzluk memurları olan kayyım ile çözdüğünü anlatmaya çalışıyor. Pes doğrusu… Bari bunu her gün gözaltına alınan, şehirleri yerle bir edilen, işkenceye uğrayan, helikopterden atılan, kimliği yasaklanan Kürtlere söylemeyin. Doğrudur çözülen bir şey var ama çözülen Kürt sorunu değil sizin iktidarınızdır. Geçmişte sizi uyarmıştık, bu sorunu çözmezseniz, çözülürsünüz dedik, bizi dinlemediniz. Daha önce AKP'ye oy veren, ama artık gerçeği görmeye başlayan duyarlı vicdanlı insanlara buradan bir kez daha sesleniyorum. Bu partinin bu ülkeye vereceği bir şey kaldı mı? Bu partinin emekçilere, kadınlara, gençlere ve Kürtlere vereceği bir şey kaldı mı?" dedi.

'KÜRT HALKINA YÖNELİK UYGULAMALAR ÜLKEYİ NEFESSİZ BIRAKTI'
Ülkede değişim ve reformdan bahsedilecekse bunun başında "Hukuk devletinin inşası"nın geldiğini söyleyen Günay, "Hukukun ayaklar altına alınarak devletin bekasına kurban edilmesinin tarihi aynı zamanda devletin Kürt halkının temel demokratik haklarına yaklaşımının da tarihidir. Ülkenin kuruluşundan bugüne Kürt halkına yönelik hayata geçirilen uygulamalar daha sonra bir bütün olarak bütün ülkeyi nefessiz bırakmıştır. Kürt halkına yönelik sistematik ve çok boyutlu şiddet siyaseti istisna halinin sürekliliğini sağlayan bir mekanizma haline dönüşmüş durumda" diye konuştu.

'İLK YAPILMASI GEREKEN İMRALI TECRİDİNİN KOŞULSUZ KALDIRILMASI'
Hukukun ayaklar altına alınmasının en temel göstergesinin Kürt halkına uygulaann düşmanca uygulamalar olduğunun altını çizen Günay, Bugün Sayın Öcalan üzerinde İmralı'da uygulanan mutlak tecrit halinin istisna hali olmaktan çıkıp tüm Türkiye'ye uygulandığını hep birlikte görüyoruz. Bu nedenle söz konusu istisna haliyle mücadele ederken ilk yapılması gereken İmralı tecridinin önkoşulsuz ortadan kaldırılmasıdır. Tecridin olduğu yerde hukuk reformundan bahsetmek insan aklıyla dalga geçmektedir. Türkiye'de hukuk ve demokrasi meselesinin Kürt meselesi ve çözüm sürecinin dinamikleriyle olan ilişkisi herkes tarafından biliniyor" şeklinde konuştu. 

'İKTİDARIN 18 YILIN HESABINI MUTLAKA SORACAĞIZ'
"Halkın gücü karşısında hiçbir faşist gücün, hiçbir çeteci zihniyetin ayakta duramayacağını çok iyi biliyoruz. AKP iktidarından 18 yılın hesabını da mutlaka soracağız. Biz halkımızla birlikte bu hesabı mutlaka soracağız" diyen Günay, "Demokratik Mücadele Eylem Programı"nı bu amaçla başlattıklarının altını çizdi. Günay, emekçilerin, ezilenlerin, gençlerin, kadınların isyanını sokaklara taşıracaklarını belirtti ve ekledi: "Halkın sabrı taşmıştır, bu iktidarı mutlaka değiştirecektir. Hukuk ve demokrasi mücadelemizi yönetime mutlaka taşıyacağız. Radikal değişim, radikal demokrasi anlayışımızla gelecek."

'SORUMSUZCA KARARLAR NEDENİYLE SALGIN CİDDİ ŞEKİLDE BÜYÜDÜ'
Korona salgınına ilişkin değerlendirme yapan Günay, iktidarın aldığı sorumsuzca kararlar nedeniyle salgının ciddi büyüdüğünü belirtti. Günay, şunları ifade etti: "Bu yönetim krizinin etkilerinden birini ne yazık ki toplum en fazla pandemi sürecinde yaşadı. Salgın, alınan sorumsuzca kararlar nedeniyle bugün itibariyle ciddi bir dalga haline gelmiştir. İstanbul başta olmak üzere birçok ilimizde hastanelerde ve özellikle yoğun bakım servislerinde yer kalmadı. Pandemi uygulamaları cezaevlerinde de insanlık dışı şartlar yarattı. Cezaevindeki her mahpusun yaşamı devletin garantisinde olması gerekirken, iktidar bu konuda hiçbir şey yapmayarak mahpusları adeta ölümle yüz yüze bıraktı. Son açıklanan tedbirlerde de yüzlerce, binlerce işçinin çalıştığı işyerlerine yönelik maalesef bir düzenleme yok. Kamu emekçileri salgın yokmuş gibi çalıştırılmaya devam ettirilecek. Düzenlemede işyerlerini kapatmak zorunda kalanlara maddi destek sağlanmadığı gibi işsizler ordusuna katılacak yeni yüz binlerce insanımız için ise bir destek düşünülmemiş."

Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı son verilerin de doğru olmadığını söyleyen Günay, "Yani normalleşme ve başarı söylemleri Bakan tarafından yalanlanmış oldu" dedi. 

KOCA'YA ÇAĞRI: SİZ DOĞRU SÖYLEMEMİŞSİNİZ, DERHAL TTB'DEN ÖZÜR DİLEYİN
Sağlık Bakanlığı'nın 1 Ekim'de, vaka sayılarını "ulusal çıkarlar" için açıklamadıklarını söylediğini hatırlatan Günay, "'Ulusal çıkar' diyerek gerçeği sakladınız, halk sağlığını tehlikeye attınız, gerçekleri kararttınız, ekonomiyi kurtarmak adına toplumda sahte bir 'iyi durumdayız' rahatlığı yarattınız. En başından hedef gösterdiğiniz ancak gerçekleri söyleyen Tabipler Birliği terörist değil, siz doğru konuşmamışsınız demek ki. Derhal Tabipler Birliğinden özür dilenmeli ve Covid vakalarını aylardır düşük gösterip, salgının kontrolden çıkmasına, vatandaşlarımızın ölümüne sebep olan Sağlık Bakanın bir an önce hesap vermeli bu topluma". 

'YANDAŞLAR PALAZLANDIKÇA EMEKÇİNİN PAYINA ACI REÇETELER DÜŞÜYOR'
Günay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ekonomik kriz derinleşip, bu krizde büyük sermaye, AKP yandaşları palazlandırılırken, işçi ve emekçilerin payına ise açlık sınırında yaşamak ve acı reçeteler düşüyor. AKP-MHP iktidarı, pandemi karşısında işçilerin sağlığı için bir gün dahi fabrikaları kapatmazken, işçiler haklarını aradığında ise hemen hiç utanmadan, ikiyüzlüce pandemi gerekçesiyle işçilerin yürüyüşlerine izin vermiyor. Aylardır hakları için direnen Somalı, Ermenekli maden işçilerinin yürüyüşüne asker polis barikatıyla, coplarla, biber gazı ve TOMA'larla yanıt veriyor. Yine Gebze'de en temel hakları olan sendikaya üye oldukları için işten atılan işçilerin yürüyüşü polis şiddetiyle engellendi ve işçiler dövülerek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınıyor."

'HDP EMEKÇİLERİN DİRENİŞİN PARÇASIDIR'
HDP olarak, işçi ve emekçilerin direnişlerinin bir parçası olduklarını, sokakta ve parlamentoda bu mücadeleyi işçi ve emekçilerle birlikte sürdüreceklerini vurgulayan Parti Sözcüsü Ebru Günay, iktidara seslendi:" Açlığa mahkum ettiğiniz, haklarını gasp ettiğiniz milyonlarca işçinin direnişiyle gideceksiniz. Uyguladığınız her türlü faşist yöntem sizi bundan kurtaramayacaktır. Bunu buradan iktidara hatırlatalım."