22 Eylül 2024 Pazar

Gün Matbaacılık davasında 3 çalışan tahliye edildi

Mahkeme kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen Gün Matbaacılık çalışanları hakkında aralarında sahibi Kasım Zengin'in de olduğu 21 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Duruşmada 3 matbaa çalışanı tahliye edildi.
Mahkeme kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen Gün Matbaacılık çalışanları hakkında aralarında sahibi Kasım Zengin'in de olduğu 21 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada, tutuklu olan Gün Matbaacılık'ın İmtiyaz Sahibi Kasım Zengin ile çalışanlar Cemal Tunç, Erdoğan Zamur, İhsan Sinmiş, İrfan Karaca, Kazım Göçer, Mahmut Abay, Mehmet Emin Sümeli, Musa Kaya, Mürsel Demir ve Polat Arslan hazır bulundu.
 
Tutuklu Uğur Selman Kelekçiler ise Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gördüğü için duruşmaya katılamadı. Duruşmada bazı tutuksuz matbaa çalışanları da hazır bulundu. Çok sayıda avukatın katıldığı duruşmayı, aileler izledi. Duruşma, Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın'ın uyarılarıyla başladı. Mahkeme Başkanı "Eski beyanlarınız var. Tekrara girmeden söyleyeceğiniz bir şey varsa onları söyleyin" dedi. 
 
TAHLİYELERİNİ TALEP ETTİLER
 
Mahkeme Başkanı'nın uyarısının ardından matbaa çalışanı Erdoğan Zamur söz aldı. Zamur, "Hala neden tutukluyum? Onu sormak istiyorum. Hukuksuzluğun bir an önce bitmesini istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
 
Musa Kaya da matbaada çırak olarak çalıştığını ifade ederek, tutukluluğunun hukuksuz olduğunu dile getirdi. Kaya, "9 aydır içerideyim. Son duruşmaya gelen annem ve babam kaza geçirdi. Biraz hukuk, biraz adalet olmalı" diye konuştu.
 
Matbaa çalışanı Polat Arslan da "Muhasebeden sorumlu olduğum belirtiliyor. Matbaaya alınan malzemeyi iş sahibi alıyor. Gazeteleri Yay-Sat dağıtıyordu. Benim bir sorumluluğum yok" dedi.
 
'KÜLTÜR BAKANLIĞI'NDAN ONAYIMIZ VAR'
 
Gün Matbaacılık'ın İmtiyaz Sahibi Kasım Zengin ise savunmasında, matbaada her türlü yayınları bastıklarını dile getirerek, "Bir şekilde vergi dairesine kaydımız var. Sigorta mükellefidir, Sanayi ve Ticaret Odası mükellefidir. Çıkardığımız ürünleri her gün bu kurumlara iletiriz. Bir iş yeridir. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı'nın verdiği sertifikanın sahibiyiz. Bu sertifika matbaa için çok önemlidir. Bu şekilde bandrollü kitap basabiliyoruz. Her ay çıkardığımız yayınları Kültür Bakanlığı'na sunuyoruz. Bugüne kadar bastığımız kitaplardan kaynaklı herhangi bir uyarı yapılmış bile değildir. Tüm kitaplar için bakanlık ISBN numarası verir. Bütün matbaalarda bu şekilde işler. ISBN numarası olması izinli olduğunu gösterir. Bastığımız herhangi bir yayında onayın olmadığı bir yayın basmadık" diye konuştu.
 
'YAYINLARI HERGÜN SAVCILIĞA TESLİM EDERİZ'
 
Her gün bastıkları yayınları Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı'na ve valiliğe teslim ettiklerini dile getiren Zengin, "En büyük sorumluluğumuz budur. Cumhuriyet Savcılığı'na, İstanbul Valiliği'ne ve Kültür Bakanlığı'na tüm yayınlarımız ulaştırıldı. Bu belgelerin hepsi mevcuttur" dedi.
 
'TARİHTE BİR İLK'
 
Gazetelerin süreli yayınlar olduğunu hatırlatan Zengin, "Gazetelerin içeriği bizi ilgilendirmez. Gazetelerin belli bir yayın politikası vardır. Gazeteyi çalışanları kendisi hazırlar. Hazırlanan sayfalar bize gelir. Yanlış bir bilgi, fotoğraf ya da suç teşkil eden bir durum varsa buna biz bakmayız. Para kazanmak için elimizdeki yayınları en iyi şekilde basmaya çalışıyoruz. Bastığımız yayınları da Cumhuriyet Savcılığı'na göndeririz"  ifadelerini kullandı.
 
Zengin, "Bir matbaanın tüm çalışanlarının gözaltına alınarak, tutuklanması tarihte bir ilktir. Benim mal varlığıma el konuldu. Birçok yerde borcum oluştu. Tutukluluğumun devam etmesi durumunda bu mağduriyetimiz devam edecektir" diyerek savunmasını sonlandırdı.
 
MAHKEME BAŞKANI SIK SIK UYARDI
 
Matbaa çalışanı Mahmut Abay da taleplerini sıraladığı esnada, mahkeme başkanının sık sık uyarılarına maruz kaldı. Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın, "Bir kez daha uyarıyorum. Hızlı olarak taleplerini sırala, yoksa yerine oturursun. Devam edersen savunma hakkını kötüye kullandığını düşünürüm. Devam edeceksen, mikrofonu kapatacağım. Yine de devam edersen de dışarı çıkaracağım" dedi.
 
Mahkeme Başkanı Yalçın'ın yargılananların savunmasını sık sık kesmesi dikkat çekti.
 
Duruşmaya verilen öğle arasının ardından tutuklu Kazım Göçer'in savunması ile devam edildi. Göçer savunmasında, "Kürtçe dil bilgisi kitabının basımını yaptığım iddia ediliyor. Ben Kürtçe bile bilmiyorum. Kitaba ilişkin herhangi bir toplatma kararı da bulunmuyor" diyerek hakkındaki suçlamaları reddetti.
 
'SAVCI YARDIM SUÇLAMASINI GENİŞ ELE ALMIŞ'
 
Ardından sanık avukatları savunma yaptı. Musa Kaya müdafi Emrah Baran, baskı makinesinde çalışması gerekçe yapılarak 'örgüt propagandasını yaptığı' ileri sürülen müvekkilinin çırak olarak çalıştığını belirtti.
 
Av. Baran, "Savcı 'yardım' suçlamasını o kadar geniş ele almış ki, bu gazetenin birçok yer tarafından dağıtımı yapılıyor. O zaman bu gazeteyi dağıtanları da soruşturmaya dahil edin. Müvekkilim bir tek gazeteyi baskıya veriyor. Aynı makinede usta olarak çalışan 2 kişi önceki duruşma tahliye edildi. Ancak, ayı makinede çırak olarak çalışan benim müvekkilim 9 aydır tutuklu" dedi.
 
ÖNCEKİ TAHLİYELERİ HATIRLATTI
 
Avukat Baran ayrıca 18 Eylül günü görülen son duruşmada mahkeme heyetinin tutuklular Muhammed Özkan için "... sosyal medya paylaşımlarından anlaşıldığı üzere sanığın üzerine isnat edilen örgütün karşı görüşünde olarak bayrak ve milliyetçilikle ilgili yapmış olduğu paylaşımlar...", Sadettin Demirtaş için "... sosyal medya paylaşımlarına göre sanığın Afrin şehitleriyle ilgili paylaşımlarının bulunduğu, ayrıca 15 Temmuz günü dışarıya çıktığı ve direnişte bulunduğuna ilişkin paylaşımları...", Özgür Bozkurt için "... sosyal medya paylaşımlarında sanığın bayrak ve milliyetçilik durumuna ilişkin sosyal medya paylaşımlarında bulunduğu..." iddialarıyla tahliye kararı vermesini hatırlatarak, "Sizden önceki heyet niyet ile karar verdi. Sayın mahkeme sanıktan delile ulaşmaya çalışmıştır" dedi.
 
Tutuklu Erdoğan Zamur'un avukatı İrfan Arasan da savunmasında yasal olarak bir işyerinde çalışan müvekkilinin tahliye edilmesini talep etti.
 
ÇELİK: DOSYA HUKUKİ DEĞİLDİR
 
Avukat Ahmet Baran Çelik ise önceki mahkeme heyetinin sanıklar hakkında "milliyetçi", "bayrak", "15 Temmuz" gerekçeli tahliye kararlarının kabul edilemez olduğunu söyledi.
 
"Mahkeme öyle bir algı oluşturmuş ki, burada 'Ben Türküm, ben milliyetçiyim' demelerinin önünü açmış olursunuz. Dosya hukuki değildir" diyen Çelik, müvekkillerinin tahliye edilmesini istedi.
 
KILIÇ: 12 EYLÜL'DE BİLE SİYASİ GÖRÜŞLERE BAKILMADI
 
Avukat Özcan Kılıç da savunmasında önceki heyetinin ara kararına atıfta bulunarak, 12 Eylül kararlarında bile kişinin siyasi görüşleri baz alınmadığını söyledi. Kılıç, "Bir yıldır, iki yıldır davalarda farklı bir durum var. FETÖ davalarında özellikle, insanlar 'Türküm, hükümet yanlısıyım' savunmalarını yapmaya maruz bırakıldı. Bugün bu yargılamada da yapılmak istenen bu" dedi.
 
AVUKATIN SAVUNMASI KESİLDİ
 
Mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın'ın, "Kısa tutalım, talepleri alalım" diyerek savunmasına müdahale etmek istediği Kılıç, "Ben matbaanın avukatıyım. Tutuksuzların avukatlarını bile sabırla dinlediniz" yanıtı verdi.
 
Ancak başkanın bir kez daha "Uyarıyorum, taleplerinizi alalım" demesi üzerine Av. Kılıç bu kez "Söylediklerimden mi rahatsız oldunuz" diyerek tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Yalçın, "Son kes uyarıyorum, talepleri alalım. Yoksa çıkarırım" dedi.
 
'DAĞITIM YAY-SAT TARAFINDAN YAPILIYOR'
 
Savunmasına devam eden Kılıç, Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin basımının suç olarak gösterilmek istendiğini belirterek, "O gazetenin devam eden bir yargılaması var. O gazete bir silah değil. O gazeteye illegal yaklaşmak doğru değil. Bu insanlar 'Kürt değilim' demek zorunda kaldı" diye konuştu.
 
Bugüne kadar Gün Matbaacılık hakkında doğru dürüst dava açılmadığını ifade eden Kılıç, Özgürlükçü Demokrasi gazetesine açılan soruşturma ile ilgili, Gün Matbaacılık'a da dava açıldığını ve bu soruşturmanın 10-15 yıl kadar öncesine gittiğini dile getirdi. Kılıç, Polat Arslan'ın dağıtım sorumlusu olarak gösterildiğini, ancak gazetenin dağıtımının Yay-Sat tarafından yapıldığını söyledi.
 
ALCAN: AİHS'İN AYRIMCILIK YASAĞI İHLAL EDİLMİŞTİR
 
Avukat İlknur Alcan da müvekkili Uğur Selman Kelekçiler'in yaklaşık bir aydır Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gördüğünü ve şizofreni hastası olduğunu dile getirerek, "Yüzde 45 şizofreni raporu var. Ayrıca bipolar hastalığı var. Kendisini şu anda mehdi olarak görüyoruz" dedi. Alcan, müvekkili Kasım Zengin'in ise ticaret ile uğraştığını ve basımı yapılan eser ve yayınlarla ilgilenmediğini dile getirerek, "Burada sanıklar önceki ara kararı yüzünden dinini, etnik kimliğini açıklamak zorunda kaldı. Maalesef bazı meslektaşlarımız da bunu yaptı. Bu açıkça ifade özgürlüğüne aykırıdır. Önceki ara kararda Anayasa'nın eşitlik ilkesi ve AİHS'nin ayrımcılık yasağı ihlal edilmiştir" vurgusu yaptı.
 
SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ
 
Avukatların savunmasının ardından savcı mütalaasını açıkladı. Savcı, dosyadaki delil durumu, dosyanın gelmiş olduğu aşamayı göz önünde bulundurularak, adli kontrol hükümlerin yetersiz kalacağından sanıklar ve avukatların tahliye taleplerinin reddedilmesini talep etti.
 
Mahkeme heyeti ise verdiği ara kararında tutuklu sanıklar, Mürsel Demir, Polat Arslan ve Kazım Göçer'in tahliyelerine karar verdi.
 
Mahkeme heyeti diğer sanıklar Cemal Tunç, Erdoğan Zamur, İhsan Sinmiş, İrfan Karaca, Kasım Zengin, Mahmut Abay, Mehmet Emin Sümeli ve Musa Kaya'nın ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.
 
Mahkeme, yine Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gören Uğur Selman Kelekçiler'in de Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine de karar verdi.
 
Duruşma, 14 Ocak 2019 tarihine ertelendi.