25 Kasım 2024 Pazartesi

Gözen: Bu abluka karşısında kalıcı hedef ve programda ortaklaşmalıyız

Kobanê davası kararlarının faşist rejimin ihtiyaçları doğrultusunda verilen siyasi bir karar olduğunun altını çizen TÖP Sözcüler Kurulu üyesi Juliana Gözen, Kürt düşmanlığına karşı başta sosyalist güçlerle Kürt hareketinin birlikte mücadele zeminlerine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Gözen, "Bu ihtiyaçtan hareketle çeşitli ittifak, yan yana gelişleri dönem dönem yapabilsek de bu abluka karşısında daha kalıcı, hedef ve programda ortaklaşan bir yol yürümeyi hayata geçirmemiz gerekiyor. Partimiz organlarında bu mücadele gündemleri ışığında hazırlık yapıyor ve bu noktada da sorumluluk alabileceğimizi söyleyebilirim" dedi. 

Kobanê davasının 16 Mayıs'ta görülen karar duruşmasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında olduğu siyasetçilere ceza yağdı. Kobanê davasında çıkan cezaların ardından, 2024 1 Mayıs'ı ve Gezi davalarından rehin tutulanlar için adalet mücadelesi tartışması başladı. Bu kapsamda görüşmeler yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. 8 yıl süren Kobanê davası sürecinde ilişki kurmayan emekçi sol güçler, davanın karar duruşmasına katılarak pratik özeleştiri verdi. Kararın ardından bileşen partilerin eş genel başkanları ve sözcüleriyle toplanan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) MYK toplantısında alınan karar üzerine, 18 Mayıs'ta üç kentte düzenlenen kitlesel halk buluşmalarına da emekçi sol güçlerin başkanları, sözcüleri, temsilcileri katıldı.

'İKTİDAR MEŞRUİYET KRİZİ YAŞIYOR'
Davada çıkan kararı ve bundan sonra yürütülecek mücadeleye ilişkin ETHA'ya konuşan Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu üyesi Juliana Gözen, 31 Mart günü ortaya çıkan seçim sonuçlarının yerel yönetim denklemini aşan, siyasal güç alanında sarsıntılar yaratan sonuçlar olduğunu belirtit. 22 yıl sonra ilk parti olmayı kaybederek milli gelirin ve nüfusun dörtte üçüne sahip yerel yönetim kontrolünü muhalefete kaptırmanın şüphesiz yerel yönetim sınırlarını aşan etkiler yarattığını söyleyen Gözen, bu sonuçların iktidarın uyguladığı ekonomik programa ve bunun halkın gündelik yaşamını zorlaştırmasına açıktan bir itiraz olduğunu kaydetti. Gözen, "Karşımızda birtakım yetkileri olup da bunu kullanmakla sınırlı bir iktidar yok. Bekasını garanti altına alan tüm toplum üzerinde hegemonya kuran bir rejim yaratmaya çalışan kurucu bir iktidar var. Ancak mevcut gücü, kapasitesi, kurduğu ilişkiler buna yetmiyor, hegemonya kuramıyor; bunun da karşısında son yerel seçim sonuçları da gösteriyor ki derinleşen bir meşruiyet krizi yaşıyor" dedi.

Seçim sonuçları öyle olsa da diğer yandan küresel emperyalist güçler ve sermaye güçleri açısından "Şimşek programı"nın hayata geçirilmesi gerektiğini dile getiren Gözen, "1 Mayıs'ta Bozdoğan köprüsünde gördüğümüz o hazırlık aslında işte bunu hazırlığı. Gerekirse tüm gücünü yığarak izlediği ekonomik programı uygulatmak üzerinden bir plan devreye sokmuş durumda, buradan milim yumuşama, sapma yok. Diğer yandan Kobanê davasının kararları faşist rejimin ihtiyaçları doğrultusunda yargıyı kullanarak verilmiş siyasi bir karar. Rejimin kurumsallaşmasını engelleyen Kürt halkının mücadelesini ezme, sindirme, baskılamak için verilen o kararlar aynı zamanda tüm topluma bir mesaj iletmek istiyor. Rejimin sınırları dışına çıkan herkesin karşılaşacağı yeri gösteriyor Kobanê davası kararları, Kürtlerle yan yana olmanın bedelinin ne olacağını gösteriyor" ifadelerini kullandı.

'PARTİ OLARAK GEREKLİ SORUMLULUĞU ALIYORUZ'
Normalleşmeye bu denklemden bakıldığında sınırlarının da netçe çizildiğinin altını çizen Gözen, "normalleşme" ya da "yumuşama" muhalefetini kendi etkisine almak dışında emekçi halka, gençlere, kadınlara, Kürtlere; var olandan daha kötüsünü işaret ettiğini söyledi ve devam etti: "Emekçi halkı yoksulluktan açlığa mahkum edecek 'Şimşek programı'nı uygulatmamak üzerinden etkin ve fiili bir mücadele programının hayata geçirmek zorunda olduğumuzu düşünüyoruz. Parti olarak da bu ayın sonunda bu programı hedefe koyduğumuz, asgari ücrete geçim koşullarını sağlayan zammı alma, servet vergisinin uygulanması, temel ürünlerden vergi kaldırılmasını başlıklarını kapsayan bir mücadele takvimini hayata geçireceğiz. Şüphesiz ihtiyacımız olan bunu sosyalist güçlerle birlikte koordine ederek daha geniş zeminlerde daha güçlü hayata geçirmek. Diğer taraftan ise rejimin harcı olan Kürt düşmanlığına karşı yine başta sosyalist güçlerle Kürt hareketinin birlikte mücadele zeminlerini ortaya koymaktır bugün ihtiyacımız. Bu ihtiyaçtan hareketle çeşitli ittifak, yan yana gelişleri dönem dönem yapabilsek de bu abluka karşısında daha kalıcı, hedef ve programda ortaklaşan bir yol yürümeyi hayata geçirmemiz gerekiyor. Partimiz organlarında bu mücadele gündemleri ışığında hazırlık yapıyor ve bu noktada da sorumluluk alabileceğimizi söyleyebilirim."