5 Kasım 2024 Salı

'Giderlerse gitsinler diyenlerin gidici biz kalıcıyız'

TTB'nin 74. Seçimli Büyük Kongresi ikinci gününde devam ediyor. Öğle arası yapılan basın toplantısında yeni bir Türkiye ve sağlık sisteminin gerekli olduğunu kaydeden Fincancı, "Gidelerse gitsinler diyenlerin gidici, bizlerin kalıcı olduğunun farkındayız" dedi. 

Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) "Emek Bizim Söz Bizim, Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde" sloganıyla düzenlediği 74'üncü Seçimli Büyük Kongresi'nin ikinci günü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda devam ediyor. TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut'un çalışma raporunu sunmasının ardından kurul, kol ve çalışma gruplarının çalışmaları aktarıldı. 

Öğle arasında "Emek Bizim Söz Bizim, Sağlık Hepimizin" başlıklı bir basın açıklaması yapıldı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası önünde yapılan açıklamada konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, "Zor günlerden geçiyoruz. Yaşamak zor, insanca yaşamak çok daha zor, çalışmak zor, hekimlik yapmak zor. Kendiliğinden bir zorluk değil bu elbette; dayatılmış bir zorluk, başımıza örülmüş bir zorluk" dedi. "Sağlığın metalaştırdığını ve ticarileştirdiğinin" altını çizen Fincancı, şöyle devam etti: "Sağlık harcamalarında her geçen yıl artış yaşanmasına rağmen, hasta ve hastalık sayısı giderek artmaktadır. Bunun temel sebebi mevcut sağlık sisteminin insan sağlığı yerine sermayenin karlılığını önceleyecek şekilde dizayn edilmiş olmasıdır. Şu an var olan ekonomik ve siyasal kriz toplum sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eder boyuta gelmiştir. Bunun için de yeni bir dünya, yeni bir Türkiye ve yeni bir sağlık sistemi gereklidir."

Fincancı, "'Giderlerse gitsinler' diyenlerin gidici, bizlerin kalıcı olduğunun farkındayız. Tüm bu farkındalığı bir slogan halinde damıttık ve aylardır hastanelerimizde ve meydanlarda haykırıyoruz. Haykırmaya devam edecek, hakkımız olanı alacağız" diye vurguladı.

KTB 74. Büyük Kongresi, mali ve denetleme raporlarının okunup görüşülmesi, raporların ibrası, tahmini bütçenin okunup oylanması, karar önerilerinin görüşülüp oylanması, 2022-2024 kurul aday başvurularının alınması, istek ve önerilerin sunulması ile son bulacak.

KONGRENİN İLK GÜNÜ 
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Abdülkadir Noyan Konferans Salonu'nda dün gerçekleştirilen kongrenin ilk gününe Kongreye Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk ile Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanları Mehmet Bozgeyik ve Şükran Kablan Yeşil'in yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, sendika başkanları,  TTB'ye bağlı tabip odaları başkanları ve çok sayıda hekim katıldı.

FİNCANCI: PANDEMİNİN SINIFSAL NİTELİĞİNİ GÖRDÜK
Divan seçimiyle başlayan kongrede ilk olarak yaşamını yitiren sağlık çalışanları anısına saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşunun ardından söz alan divan başkanı, nitelikli sağlık eğitimine vurgu yaparken Beyaz Yürüyüş ve Beyaz Görev eylemlerinin etkisini anımsattı ve dayanışma mesajı verdi. Kongre gündeminin oylamaya sunulmasıyla devam eden kongre, TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın konuşmalarıyla sürdü. Korur Fincancı, uzun soluklu pandemi sürecinde yürüttükleri mücadeleye dikkat çekti. "Emek bizim söz bizim" şiarını hatırlatan Korur Fincancı, sağlık çalışanlarının haklarını alana kadar mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti. Korur Fincancı, "Salgını yönetmek yerine algıyı yönetmekle uğraşanlarla mücadele ettik. Ekosistemi tüketim nesnesine dönüştüren kapitalist sistem içinde 'nesneleşmeye hayır' demek bizim için zorunludur" dedi.

Pandemi sürecinde çok kişinin ve sağlık çalışanının yaşamını yitirdiğini ifade eden Korur Fincancı, "Bugün de algı yönetiliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın birçok itirafı var. 'Dünya Sağlık Örgütü'nün kriterlerine göre belirlediğimiz 50 bin vaka var ama bir o kadar daha var' diyebiliyorlar. 11 Mart 2020'den itibaren ölüm verilerini karşılaştırdığımızda Bakanlığın verilerinden 5 kat fazla ölüm olduğunu gördük. Ölümlerin yoksul mahallelerde iki buçuk kat daha fazla olduğunu gördük. Bu da bize pandeminin sınıfsal niteliğini gösterdi" diye konuştu.

Aşılamadaki eşitsizliğe vurgu yapan Korur Fincancı, yaşam hakkı ihlallerinden TTB'nin sorumlu olmadığını belirtti ve 2021 yılında sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte sorumlu bakanlar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını aktardı. Korur Fincancı, "Bize ticari sır diyerek verileri vermeyen tüm kamu görevlileri sorumludur. Meslektaşlarımızı köle gibi çalıştıran ve erken emekliliğe zorlayanlar 'sağlıkta dönüşümü' gerçekleştirenlerdir. Sağlıkta dönüşümün ne anlama geldiğini pandemide gördük" ifadelerini kullandı.

Sağlık emekçilerinin ayrımcılıklarla karşı karşıya kaldığını söyleyen Korur Fincancı, Kovid-19'un hala meslek hastalığı olarak kabul edilmediğini anımsattı. Korur Fincancı şöyle devam etti: "Bize hayat eve sığar' dediler ama sığmadı. Dünya nüfusu son 50 yılda iki kat arttı. Küresel ekonomi 4 kat arttı. Emek rejimi değişti. Artık uluslararası sermaye ve ona karşı emekçiler var. O zaman uluslararası mücadeleye de ihtiyacımız var. Sulak alanlar yüzde 87'si tüketildi. 1980 ve 2000 arasında 100 milyon tropikal orman yok oldu. Bir milyon türün önümüzdeki yıllarda yok olacağı belirtiliyor ama bize 'yaşam kalitenizi arttırdık' diyorlar. Bize dayattıkları tüketim ekolojik krizleri de beraberinde getirdi. Biz ise toplumsal sağlık mücadelemizi örgütlemek adına önümüze ödevler koyduk. Toplumu yok etmeyi çalışan karanlığa karşı adımlar attık. Karanlığa karşı önlüğümüzü ilikleyerek yollara düştük. Bazen uluslararası bir sempozyumda bazen de kadınlar sağlığı kongrelerinde tartışmalar yürüttük. Taleplerimiz için de alanlardaydık. Bizi 2-3 dakikaya mahkûm edenlere karşı alanlardaydık. Biliyoruz ki birlikte mücadele edersek her şeyin altından kalkarız. Beyaz Yürüyüş ile sesimizi dört bir yanda duyurduk. Beyaz buluşmalarla İstanbul'dan Van'a her yerde bir aradaydık." Erdoğan'ın hekimlere yönelik "varsınlar gitsinler" sözlerini hatırlatan Korur Fincancı, "Hiçbir yere gitmiyoruz. Emek bizim, söz bizim" dedi.

KIBRIS TTB'DEN DAYANIŞMA MESAJI
Ardından davetli konukların konuşmalarına geçildi. İlk olarak Kıbrıs TTB adına Doktor Özlem Yurkut söz aldı. Yurkut, Kıbrıs'ın son 3 gündür orman yangınlarıyla mücadele ettiğini ancak yeterli yangın söndürme uçaklarının olmadığını ifade etti. Yurkut, buna rağmen Kıbrıs Cumhurbaşkanı'nın ise yeni bir Cumhurbaşkanlığı külliyesi yapmak istediğini ifade etti ve devam etti: "Benzer sorunlar yaşıyoruz. Bizler Kıbrıs'ta sizler ise burada yaşam hakkı ve barışı insanlık adına, dayanışarak güçlenmeye devam edeceğiz. Meslek onurumuz ve halk sağlığı adına mücadelenize dayanışmamızı bildiririm."

SANCAR: TTB TÜRKİYE'NİN YÜZ AKI
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın konuşmasıyla devam etti. TTB'nin mesleki ve demokratik alanda Türkiye'nin "yüz akı" kurumlarından biri olduğunu belirten Sancar, "Sicilimde TTB ile çalışmış olmayı bir şeref olarak görüyorum" dedi. Pandemi sağlığın kamusal niteliğinin önemini ortaya çıkardığını ifade eden Sancar, sağlıktaki eşitsizliklere de dikkat çekerken, "Burada yürütülen çalışmalar ülkedeki insanların kamusal sağlığı açısından önemli. Hekimlerin mücadelesine verdiğimiz destek ortada. Sağlık kamusal bir hizmet olarak görülmelidir. Piyasanın acımasız mekanizmalarına bırakılmamalıdır. TTB de Beyaz Eylem adı altında 30 yıldır bu hedefler için kararlı ve değerli bir mücadele yürütüyor. 'Emek bizim, söz bizim' şiarı önemli bir yol göstericidir. TTB, bu şiarı bütün ülkeye mal etmek için elinden gelen her türlü çabayı sarf etmiştir" dedi.

Sancar, şöyle devam etti: "Emeğin, sağlığın ve demokrasinin talanına karşı kim mücadele yürütürse bu iktidarın hedefi haline geliyor. Ya terörist ya da hain olarak nitelendiriliyor. İktidarın TTB'ye yönelik saldırılarının altında da talan politikaları yatıyor. Yalanı da kendi varlık sebepleri olarak gören bir anlayışın hak ve hakikat mücadelesi verenlere saldırması normaldir. İktidarın hakikat mücadelesini hedef almak gibi bir politikası vardır. Eşit, erişebilir, nitelikli ve ana dilde sağlık hizmeti temel hedefimizdir. TTB'nin de bu konudaki birikimi bize yol gösteriyor."
 
Sancar, son olarak Mahmut Ortakaya'nın, "Sağlıktan ve özgürlükten tasarruf olmaz" sözünü hatırlattı ve kongreye başarılar diledi.

AKDENİZ: PUSULAMIZ VE BİLİMSEL OTORİTEMİZ TTB'DİR
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, TTB'nin haksız bir biçimde hedef alındığını belirtirken, "Bizim pusulamız ve bilimsel otoritemiz TTB'dir. Sağlık Bakanı Koca, dalga geçerek süreci yönetemezsiniz. Burayı muhatap alacaksınız. Ekonomik krizde kanser, diyabet ya da tansiyon ilaçları bulunamıyor. Haberlere bile yansımayan sessiz ölümler gerçekleşiyor. Bunlar olurken iktidar, göçmen ve yabancı doktorları ucuza güvencesiz çalıştıracağını da açık bir biçimde ifade ediyor. Bu Türkiye'nin Sri Lanka haline gelmesidir. Elbette biz buna izin vermeyeceğiz. Tek adam yönetimi gidecek ve onu hep birlikte göndereceğiz" dedi. TTB'nin yaşamın her alanında siyasetle ilişkilenerek insana dair söz söylediğini ifade eden Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Mehmet Soğancı, "TTB bu ülke için toplumsal mücadele ve muhalefet için çok önemli. TTB, kamusal bir sağlık hizmeti için çok önemli" diye belirtti.

MERTTÜRK: TTB'NİN TALEPLERİ TALEPLERİMİZDİR
Daha sonra söz alan Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, konuşmasına kongreyi selamlayarak başladı. Bir yandan meslek onurunun ayaklar altına alınmak istendiğine değinen Merttürk, "Bir yandan da faşizme karşı mücadele ediyoruz. Biz çözümü de halkın iradesinde buluyoruz. Bizden çaldıkları ne varsa tek tek ellerinden alacağız. Buna sağlık alanı da dahil. Yıllardır halkın sağlık hakkı için mücadele ediyoruz. Yoksullaştırmaya karşı tek çare kamulaştırma diyoruz. Tüm yurttaşların eşit sağlık hakkı için tek çare budur. Bizler TTB'nin taleplerini taleplerimiz sayıyoruz. Her zaman omuz omuza mücadele sözü veriyoruz" şeklinde konuştu.

KORAMAZ: BİZİ ASLA TESLİM ALAMAYACAKLAR
TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, sağlık emekçilerine büyük bir minnet borcunun olduğunu ifade etti. Koramaz, "Sizlere Gezi'den selam getirdim" diyerek Gezi Davası'nda tutuklanan TMMOB üyelerini hatırlattı. Türkiye'nin zor dönemlerden geçtiğini aktaran Koramaz, "Tüm kamu kurumlarının içi boşaltılmış bir ülke tablosuyla karşı karşıyayız. Hukuktan siyasete kadar tüm bürokrasisi çürümüş bir ülkeyle karşı karşıyayız. Tek adam rejimi yönetemiyor. Haber yapan gazeteciler tutuklanıyor. Gezi Davası'nda daha önce yargılanan ve beraat eden arkadaşlarımız uydurma delillerle hapishanelere atılıyor. Böylesi bir tablo varken, bizler biliyoruz ki bu halk, tek adam rejiminin saldırılarına ve tehditlerine asla boyun eğmeyecek. Onurlu doktorlar, işçiler, mühendisler, mimarlar, köylüler, esnaflar var. Bizi asla teslim alamayacaklar. Biz bu ülkenin umuduyuz" ifadelerini kullandı.

ÇERKEZOĞLU: SAĞLIK HAKKIMIZA VE MEMLEKETİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK ve TTB arasında işçi sağlığı mücadelesinden, kardeşlik ve demokrasi mücadelesine uzanan kadim bir yoldaşlık olduğunu ifade etti. Çerkezoğlu, "Bugün bizi bugün bir araya getiren de bu kadim dostluktur. Tarihin her döneminde yoldaşlarımızdan aldığımız güçle mücadelemizi yürütüyoruz. Pandemi sürecinde sağlık alanında yaratılan yıkımı TTB, ilk günden itibaren toplumla paylaştı ve iktidarı sorumluluğa davet etti. DİSK ise pandemide siyasi iktidarının tüm tercihlerinin bir avuç sermayedarlara yönelik şekillenmesiyle büyük bir yıkımı engellenmek amacıyla mücadele verdi. Hiç kuşkusuz bu mücadele arkadaşlığı bundan sonraki süreçlerde emeğimize, sağlık hakkımıza ve memleketimize sahip çıkacağız" sözlerine yer verdi.

KABLAN: EMEKÇİLERİN CÜZDANINDAN ÇALARAK SAĞLIKSIZLIK ÜRETİLDİ
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil söz aldı. Halkın kamusal sağlık hizmeti almasının imkansız hale geldiğini söyleyen Kablan Yeşil, "AKP ise ekonomik olarak sağlıksızlık üretti. Biz emekçilerin cüzdanından çalarak sağlıksızlık üretti. Demokratik haklarımıza dönük tasfiyeleri sağlıksızlık üretti. Örgütlenme ve sendikal mücadele önündeki her türlü baskıyı önümüze koyarak tasfiye süreci yaratmak istedi. Siz hekimler olarak bu ülkede ne çektiniz. Ücretlerdeki erime ya da ekonomik zorluklara rağmen toplumun bütününe sağlıklı geleceği sunmaya çalıştınız. Onlarca Beyaz Nöbet ve grevden sonra sağlıklı bir geleceği var edecek TTB'nin bu kongresini birlikte kuracağımız bembeyaz dünyaya olan inancımla selamlıyorum" dedi.

Kongrenin ilk günü meslek odaları temsilcilerinin konuşmalarla son buldu.