2 Ekim 2024 Çarşamba

Gazi'de ölümsüzleşenler anıldı

Gazi ayaklanmasında ölümsüzleşenler anıldı. Ayaklanmada kendisine yapılan ciddi uyarıyı alan devletin asla bunu unutmadığı vurgulanırken, bugün devrimcilere ve sosyalisteler düşen görevin devrimci mirasın yaşadığı mahallede sokak sokak mücadeleyi büyütmek olduğu kaydedildi. 

Ezilenlerin Sosyalist Partisi, İstanbul'un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi mahallesinde bulunan Demokratik Alevi Dernekleri'nde 12 Mart Gazi ayaklanmasında ölümsüzleşenleri andı. Anma, başta Hasan Ocak ve Gazi ayaklanmasında katledilenler olmak üzere tüm devrim ve sosyalizm şehitleri için saygı duruşuyla başladı.

Gazi'de yaşananları sadece bir katliam değil bir ayaklanma olarak görmenin önemine dikkat çekilen anmada, Gazi ayaklanmasıyla birlikte Ümraniye, Alibeyköy, 1 Mayıs gibi pek çok semtte de yoksul halkın devrimcilerin önderliğinde sokaklara döküldüğü ifade edildi.

ÖTSP: DEVLET, MAHALLEDEKİ DEVRİMCİ GELENEĞİ BOZMAYA ÇALIŞTI
Ölümsüzlerin ve Tutsakların Sesi Platformu (ÖTSP) adına yapılan konuşmada, devletin Alevi-Sünni çatışması görünümde halklar arasında bir çatlak yaratmaya ve Gazi mahallesindeki devrimci geleneği bozmaya çalıştığı söylnedi. Devletin militarist çeteleriyle örgütlediği bu katliamın devrimciler tarafından öngörüldüğüne dikkat çekilen konuşmada, katliam günü yaşananlar hatırlatıldı. Konuşmada, katliam sonrası açılan davalarda mahkeme heyetinin "Burada öldürülenler teröristtir. Biz devlet yetkilisiyiz ve bu davada tarafız" diyerek dosyadan çekildiği anımsatıldı ve mahkemenin yıllar boyunca sürdüğü, aileler ve avukatların yıllardır adalet mücadelesi verdiği belirtildi.

Katliamın, Susurluk, Suruç, Ankara, Sivas ve Çorum gibi devletin paramiliter güçlerin ve çetelerle olan ilişkisinin ortaya çıktığı olaylardan biri olduğu kaydedilen konuşmada, davada yargılanan 20 polisten 18'inin beraat, 2'sinin ise çok cüzi cezalar aldığını ifade edildi.

'BİZE DÜŞEN GAZİ'DEKİ DİRENGENLİĞİ MİRAS EDİNMEK' 
Konuşma şöyle devam etti: "Burada bize düşen Gazi'deki devrimci direngenliği miras edinmek ve bir yandan da bu adalet mücadelesini unutmamak. Sadece Gazi değil, diğer davalarda da bu adalet mücadelesini örgütlemek. Biz devletten adalet istemiyoruz, biz bu adaletsizliği ortadan kaldırmanın yolunun ezilenlerin birleşerek bir devrim hedefiyle yol yürümesinde görüyoruz.”

'DEVLET SUNİ AYRIMLARLA MÜCADELE EDEN HALKI BÖLMEK İSTEDİ' 
ESP adına yapılan konuşmada ise devrimci hareket ve halklar tarihindeki katliamları, direnişleri unutmamak ve unutturmamanın kendileri için özel bir yere sahip olduğunu belirtildi.

"Bu isimleri herkes öğrenmeli, bu yüzleri herkes bilmeli" denilen konuşmada, Gazi Katliamı'nın '80 darbesinin tozunu atmaya çalışan devrimci harekete devletin özel bir yanıtı olduğu kaydedildi. Devletin halk arasında suni ayrımlar yaratarak birbirinden güç alan işçi, kadın, Alevi, Kürt ve öğrenci hareketlerinin yollarını tıkamaya amaçladığı dile getirilen konuşmada, Gazi katliamında ölümsüzleşenlerin "devletin yasal mermileriyle, yasal silahlarıyla" katledildiğine işaret edildi.

'KOMÜNİSTLER POLİTİK ÖNGÖRÜYLE HAZIRLANDI'
Gazi ve Gezi'nin sık sık karşılaştırıldığına değinilen konuşmada, Gezi demokratik ve barışçı temelde ortaya çıkarken Gazi'nin militan bir halk ayaklanması olduğu kaydedildi. Konuşmada, devrimcilerin katliamı öngörerek kendilerini emekçi semtlerde antifaşist mücadele hazırlığına yatırdıkları anlatıldı ve Gazi'de siyasi öngörü sahibi, hazırlıklı, cüretkar bir devrimci iradenin vücut bulduğu vurgulandı. Hasan Ocak ve Ahmet Metin Koyuncu başta olmak üzere devrimcilerin mahalle halkının öfkesini katliamın asıl faillerine karşı örgütlediği dile getirilen konuşmada, komünistlerin pek çok semtte Gazi'yle dayanışma göstererek direniş örgütlediğini ve Süleyman Yeter başta olmak üzere işçi önderlerinin fabrikalarda, işçi havzalarında işçileri greve götürdüğünün altı çizildi. 

'DEVLET KENDİSİNE YAPILAN CİDDİ UYARIYI UNUTMADI'
Ayaklanmayla devlete yapılan ciddi uyarının devlet nezdinde asla unutulmadığı vurgulanan konuşmada, yapılan salon anmasının bile polislerce kuşatılmasını örnek gösterdi.

'NASIL YAS TUTULUR VE NASIL HESAP SORULUR ÖĞRENDİK' 
Konuşmada, ayaklanma sonrası devletin Hasan Ocak'ı kaybetme saldırısına ise öncesinde Kürt illerinde sıklıkla yaşanan ve batıda gündem olmayan gözaltında kaybetme politikasına karşı topyekun bir mücadeleyle cevap verildiği söylendi. Bu mücadelenin en büyük örneklerinin 17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası ve Cumartesi Anneleri olduğu kaydedilen konuşmada, bu sayede devlete geri adım attırıldığı dile getirildi. "Bu süreçte nasıl yas tutulur, nasıl hesap sorulur ve ödenilen bedeller nasıl mücadeleyi büyütecek kazanımlara dönüştürülür, bunu öğrendik" denilen konuşmada, Gazi'yi anmaya devam etmenin de bir irade savaşı olduğuna ve devrimcilerin pek çok gözaltı, tutuklama süreçlerinde Gazi katliamı ve Hasan Ocak'ı andıkları için sorgulandığına işaret edildi. Devrimcilere düşen en önemli görevin ise Gazi'nin mirasını yaşatmaya devam etmek olduğu belirtilen konuşmada, o devrimci mirasın mahalle halkında yaşadığını, Gazi'nin evlatlarının Gezi'de barikat başlarında ve Rojava'da devrimi savunduğu da ifade edildi.

'GAZİ'Yİ ANLAMAK BİR HALK GERÇEĞİNİ ANLAMAKTIR'
Açık kürsüyle devam eden anmada söz alan Gazi halkı ve devrimciler de, Gazi ayaklanmasını her sene olduğu gibi bundan sonra da sokaklarda meydanlarda anmaya söz verdi. Bir tarihin hiçbir zaman silinmediğini belirten devrimciler, Gazi katliamını anlamanın bir halk gerçeğini anlamak açısından da önemli olduğunu vurguladı.