GÜNCEL
Gazeteciler tutuklu çalışanlarımızın duruşmasına çağrı yaptı
Pazartesi günü hakim karşısına çıkacak Etkin Haber çalışanları İsminaz Temel ve Havva Cuştan'a destek vermek amacıyla eylem yapıldı. İstanbul Özgür Basın Platformu çağrısıyla yapılan eyleme HDP Milletvekili Oya Ersoy ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.
İstanbul Özgür Basın Platformu üyeleri, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Galatasaray'da eylem yaptı. Yapılan açıklamada pazartesi günü hakim karşısına çıkacak Etkin Haber (ETHA) çalışanları İsminaz Temel ve Havva Cuştan'la dayanışma çağrısı yapıldı.
Tutuklu gazetecilerin resimlerinin taşındığı eylemde "Özgür basın susturulamaz" sloganı atıldı. Özgür Basın Platformu adına yapılan açıklamada "Kapısında cezaevi yazan o bina bugün bizler için haber merkezidir. Çünkü, orada kadın gazeteciler tutulmaktadır. Gazeteci arkadaşlarımız Havva Cuştan ve İsminaz Temel, pazartesi günü, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. Bu dava, düşünce ve ifade özgürlüğü davasıdır, bu dava gazetecilik davasıdır." denildi.
Açıklamanın devamında "Pazartesi günkü davaya çağırıyoruz herkesi. İstiyoruz ki bizim tanık olduğumuz, dinleyeceğimiz hakikat savunmalarına siz de dahil olun. Pazartesi günü o mahkemede, İsminaz gazeteciliği savunacak. Gazetecilik yapmanın suç olmadığını anlatacak. Havva ise, halkın haber alma hakkına vurgu yapacak. Her iki gazeteci arkadaşımızla gurur duyuyoruz. Onlar, iddia edilen suçları işlemiş birer suçlu değil, halk için habercilik yapan bu ülkenin gerçek gazetecilerindendir. Bugün, suçlu olarak yargılanmalarını isteyenlere, onları yargılandıklarını sananlara sesleniyoruz. Gazeteciliğin gereği halka doğruyu söylemek ve halkı doğru bilgilendirmektir. Tutuklu iki arkadaşımız da bu gazetecilik ilkesinden dışarı çıkmamış, hakikat emekçileridir. Gerçekten kamu yararını düşünüyorsanız, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Çünkü hakikat yargılanamaz." diye belirtildi.
YALAN VE MANİPÜLASYONLA MÜCADELEYE
Gazetecilere destek amacıyla eyleme katılan HDP Milletvekili Oya Ersoy yaptığı konuşmada, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde basın hiç bir zaman özgür olmadı. Ama hiç bir zaman bu kadar ele geçirme, baskı, gözaltı, cezaevi, operasyonlara da maruz kalmadı. Kendi iktidarlarını sürdürebilmelerinin tek yolu yalan ve manipülasyonla bu ülkeyi yönetmek. Biz o yüzden yalan ve manipülasyonla yönetime karşı mücadele edebilmek için halkın haber alma hakkını yaşamın her alanında savunanlar olarak gazeteci dostlarımızın, basın emekçilerinin her zaman yanındayız ve inanıyoruz ki biz ancak birlikte mücadele edersek hem özgür basın hem halkın haber alma hakkını savunmasıyla birlikte ancak bu düzeni değiştirebiliriz. Birlikte direneceğiz, birlikte başaracağız." dedi.
BU REJİMİN ADI KESİNLİKLE HUKUK DEVLETİ DEĞİL
Tutuklu gazetecilerin duruşmasına katılacağını ifade eden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da "Parlamentodan daha çok buralardayız. Avukatken, baro başkanıyken bu kadar adliyelere gitmiyordum. Ondan önce de bu kadar cezaevine gitmiyordum diyordum. Adalet Bakanı herhalde duymuş, bir yıldır bana cezaevine gitme izni vermiyor. Gazeteci arkadaşlarımı cezaevinde ziyaret edemiyorum ama mümkün olduğunca dayanışma için duruşmalarda olmaya çalışıyorum. Neredeyse dünyadaki tüm tutuklu gazeteciler kadar Türkiye'de tutuklu gazeteci var. Sürekli birileri tahliye oluyor daha fazlası tutuklanıyor. Bu düzenin adı kesinlikle demokrasi değil. Bu rejimin adı kesinlikle hukuk devleti değil. Ne olduğunu çok iyi biliyoruz; adı otokrasidir. Seçimle gelmiş bir lider var. Görünüşte seçimler var, görünüşte parlamento var, yargı var. Hızla otokrasiye doğru gittik. Bunun olması için basının olmaması gerekiyor. Özgür gazeteciliğin olmaması lazım. Ama ne olursa olsun herkes kendi yaratıcılığıyla halkın haber alma hakkına saygı duyarak haberlerinizi ulaştırmaya çalışıyorsunuz." şeklinde konuştu.
Tutuklu gazetecilerin resimlerinin taşındığı eylemde "Özgür basın susturulamaz" sloganı atıldı. Özgür Basın Platformu adına yapılan açıklamada "Kapısında cezaevi yazan o bina bugün bizler için haber merkezidir. Çünkü, orada kadın gazeteciler tutulmaktadır. Gazeteci arkadaşlarımız Havva Cuştan ve İsminaz Temel, pazartesi günü, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. Bu dava, düşünce ve ifade özgürlüğü davasıdır, bu dava gazetecilik davasıdır." denildi.
Açıklamanın devamında "Pazartesi günkü davaya çağırıyoruz herkesi. İstiyoruz ki bizim tanık olduğumuz, dinleyeceğimiz hakikat savunmalarına siz de dahil olun. Pazartesi günü o mahkemede, İsminaz gazeteciliği savunacak. Gazetecilik yapmanın suç olmadığını anlatacak. Havva ise, halkın haber alma hakkına vurgu yapacak. Her iki gazeteci arkadaşımızla gurur duyuyoruz. Onlar, iddia edilen suçları işlemiş birer suçlu değil, halk için habercilik yapan bu ülkenin gerçek gazetecilerindendir. Bugün, suçlu olarak yargılanmalarını isteyenlere, onları yargılandıklarını sananlara sesleniyoruz. Gazeteciliğin gereği halka doğruyu söylemek ve halkı doğru bilgilendirmektir. Tutuklu iki arkadaşımız da bu gazetecilik ilkesinden dışarı çıkmamış, hakikat emekçileridir. Gerçekten kamu yararını düşünüyorsanız, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Çünkü hakikat yargılanamaz." diye belirtildi.
YALAN VE MANİPÜLASYONLA MÜCADELEYE
Gazetecilere destek amacıyla eyleme katılan HDP Milletvekili Oya Ersoy yaptığı konuşmada, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde basın hiç bir zaman özgür olmadı. Ama hiç bir zaman bu kadar ele geçirme, baskı, gözaltı, cezaevi, operasyonlara da maruz kalmadı. Kendi iktidarlarını sürdürebilmelerinin tek yolu yalan ve manipülasyonla bu ülkeyi yönetmek. Biz o yüzden yalan ve manipülasyonla yönetime karşı mücadele edebilmek için halkın haber alma hakkını yaşamın her alanında savunanlar olarak gazeteci dostlarımızın, basın emekçilerinin her zaman yanındayız ve inanıyoruz ki biz ancak birlikte mücadele edersek hem özgür basın hem halkın haber alma hakkını savunmasıyla birlikte ancak bu düzeni değiştirebiliriz. Birlikte direneceğiz, birlikte başaracağız." dedi.
BU REJİMİN ADI KESİNLİKLE HUKUK DEVLETİ DEĞİL
Tutuklu gazetecilerin duruşmasına katılacağını ifade eden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da "Parlamentodan daha çok buralardayız. Avukatken, baro başkanıyken bu kadar adliyelere gitmiyordum. Ondan önce de bu kadar cezaevine gitmiyordum diyordum. Adalet Bakanı herhalde duymuş, bir yıldır bana cezaevine gitme izni vermiyor. Gazeteci arkadaşlarımı cezaevinde ziyaret edemiyorum ama mümkün olduğunca dayanışma için duruşmalarda olmaya çalışıyorum. Neredeyse dünyadaki tüm tutuklu gazeteciler kadar Türkiye'de tutuklu gazeteci var. Sürekli birileri tahliye oluyor daha fazlası tutuklanıyor. Bu düzenin adı kesinlikle demokrasi değil. Bu rejimin adı kesinlikle hukuk devleti değil. Ne olduğunu çok iyi biliyoruz; adı otokrasidir. Seçimle gelmiş bir lider var. Görünüşte seçimler var, görünüşte parlamento var, yargı var. Hızla otokrasiye doğru gittik. Bunun olması için basının olmaması gerekiyor. Özgür gazeteciliğin olmaması lazım. Ama ne olursa olsun herkes kendi yaratıcılığıyla halkın haber alma hakkına saygı duyarak haberlerinizi ulaştırmaya çalışıyorsunuz." şeklinde konuştu.