6 Ekim 2024 Pazar

Gazeteci talimat ya da icazetle çalışmaz: Gerçekleri haberleştirmeye devam edeceğiz

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde 1 Mayıs'ta "genelge" var denilerek çekim yapması engellenen ve saldırıya uğrayan basın emekçileriyle konuştuk. Genelgenin, günden güne artan basına yönelik saldırıların ve halka yönelik işkencenin itirafı olduğunun altını çizen basın emekçileri, "Gazeteci talimat ya da icazetle çalışmaz. Bizi engelleyemezler. Haberlerimizi yapmaya devam edeceğiz" dedi. 

Basına yönelik saldırılar sürüyor. Haberleri nedeniyle gazeteciler hakkında soruşturmalar açılıyor, gözaltılar ve tutuklamalar yaşanıyor. Sahada haber takibi yapan gazeteciler polis şiddetine maruz kalıyor, sarı ya da turkuaz basın kartı olmayan gazeteciler "terörist" ilan edilerek meslek kriminalize edilmek isteniyor. 

1 Mayıs'a sayılı günler kala Emniyet tarafından ilan edilen bir genelgeyle adeta polis işkencesi itiraf edilmiş ve görüntü alınmasının yasaklandığı duyurulmuştu. 1 Mayıs'ta sokağa çıkma iradesi sergileyenlerin haberlerini takip eden Artı Tv muhabiri Sultan Eylem Keleş, Mezopotamya Ajansı (MA) Ankara muhabiri Ceylan Şahinli ve serbest gazeteci Vedat Örüç polisin saldırısına uğradı, görüntü alması "güvenli alanım" denilerek engellenmeye çalışıldı. 

Onlarca gazetecinin tutsak olduğu koşullarda 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü karşılıyoruz. Tüm saldırılara rağmen halkın haber alma hakkını savunan ve gerçekleri haberleştirme cesaretinden ödün vermeyen gazetecilerle basına yönelik saldırıları, Emniyet'in ilan ettiği genelgeyi ve saldırılara karşı basının görevini konuştuk. 

KELEŞ: SUÇUN NİTELİĞİNİ DEĞİŞTİRECEK POZİSYONDA YER ALIYORUZ
Artı TV İstanbul muhabiri Sultan Eylem Keleş, yasağı tanımayarak Taksim iradesi sergileyenlerin haberini takip ettiği sırada polis tarafından engellendi. "Ben gazeteciyim" diyen Keleş'e polisin, "Burası benim güvenli alanım" demesi dikkat çekti. Keleş, son dönemde basına yönelik artan saldırıları hatırlattı ve yayınlanan genelgeyle saldırıların resmileştiğini belirtti. Boğaziçi direnişi sırasında polisin başını yere eğmeye çalıştığı bir öğrenciye "aşağıya bak" diye bağırmasını ve işkencesini hatırlatan Keleş, "Bunun gibi birçok örnek var işte bu noktada bizim yaptığımız işin ehemmiyeti ortaya çıkıyor. Suçun niteliğini değiştirecek bir pozisyonda yer alıyoruz. Bu anlamda emniyet için aslında tehlike arz ediyoruz. Bu genelge bu nedenle yayınlandı. Genelgede doğrudan gazetecinin ismi geçmiyor, yurttaşı da kapsıyor. Bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar. Doğrudan gazeteciler hedef olsaydı bir yaptırımı olacaktı bu nedenle böyle bir yöntem seçtiler" dedi. 

'GAZETECİ İCAZETLE YA DA TALİMATLA ÇALIŞMAZ'
İktidarın genelgeyle polislere, "basına istediğinizi yapın biz sizin arkanızdayız" desteği verdiğinin altını çizen Keleş, "Genelgenin 1 Mayıs'tan önce yayınlanması tesadüf değil. Genelge sadece 1 Mayıs'ı kapsamıyor. Bir kez daha gördük ki 200'ün üzerinde gözaltı, işkence suçunu ve suçluyu gizleme çabası. Buna rağmen gazeteciler oradaydı, çektiler ve engelleyemediler. Şunu bilmeleri lazım, gazeteciler icazetle ya da talimatla çalışmıyor. Gazeteci haber değeri taşıyan her şeyi haberleştiriyor. Bana dün yapılan müdahalede de polis, 'güvenli alanım' diyor, yani onun güvenli alanı gazetecinin olmadığı, rahatça işkence yapabileceği alan" ifadelerini kullandı. 

'GAZETECİLİKTE ISRAR ÇOĞALTILMALI'
"Ben gazeteciyim ve işimi yapıyorum, ötesi tartışılamaz" diyen Keleş, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü'ne ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Hapishanelerde meslektaşlarımız var, yargılanan, soruşturmalara maruz kalan, ev hapsinde olanlar var. Sahada binbir emekle, polisin saldırılarına, engellemelerine rağmen gazetecilikte ısrar eden arkadaşlarımız var. Gazetecilikte ısrarın çoğaltılması gerektiğini, mücadele ve dayanışmanın da büyütülmesi gerektiğini söylüyorum. Tüm meslektaşlarımın Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutluyorum."

ÖRÜÇ: GENELGEYLE, POLİSİN SİSTEMATİK İŞKENCESİNE HUKUKİ KILIF GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILDI
Serbest gazeteci Vedat Örüç de 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkma iradesini sergileyenlere yönelik polis işkencesini ısrarla görüntülemek istediği için saldırıya uğrayan gazetecilerden. Örüç, "Zaten sahada da sürekli mesleğimizi icra etmemiz engelleniyor. Yıllardır süregelen sistematik şiddet biçimine dönüşmüş durumda. Yayınlanan genelgeyle sistematik şiddete hukuki kılıf giydirilmeye çalışıldı" diye konuştu. 

Genelgenin temel amacının son dönemlerde artan polis şiddetinin yayınlanmasıyla kamuoyunda oluşan ciddi tepkileri önlemek istendiğini kaydeden Örüç, "1 Mayıs'ta bize polis, 'güvenli alanım, işimi engelliyorsun uzaklaşın' diyerek daha da ileride durmamızı istiyor. Polis basını uzaklaştırarak kendine 'güvenli alan' yaratarak rahatlıkla protestoculara şiddet uygulamak için alan açmaya çalışıyor. Genel olarak zaten sarı olmayan basın kartlarını da kabul etmeyip gazeteci olarak tanımlamıyorlardı" dedi. 

'GAZETECİLİK DAYANIŞMASI YÜKSELMELİ, BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ'
Gazeteci Örüç, "Türkiye'de çok sayıda gazeteci hapis. Saldırılara karşı mesleklerini icra ediyorlar. Meslek alanımızın örgütlülüğü az olduğu için güçsüz kalıyoruz ama biz halkın sesiyiz. Birlikte daha güçlüyüz. Gazetecilik dayanışmasının yükselmesi, bütün basın bir araya gelerek hareket etmemiz gerek. Topyekün saldırılara karşı birlikte mücadele etmeliyiz" ifadelerini kullandı. 

ŞAHİNLİ: GENELGE İTİRAF NİTELİĞİNDE
Mezopotamya Ajansı (MA) Ankara muhabiri Ceylan Şahinli, Misket mahallesinde Şahin Tepe'de dört kişinin yaptığı 1 Mayıs yürüyüşünü takip ettiği sırada polisin saldırısına maruz kaldı, küfür ve hakaretlerle gözaltına alındı. Şahinli, "1 Mayıs'ta hem emekçiliğim hem de gazeteciliğim yok sayıldı" diye vurguladı. Ankara'da polisin genelgeden önce de aynı davrandığının altını çizen Şahinli, "Eskiden 'çekemezsin' diyorlardı, şimdi ise 'genelge var çekemezsin' diyorlar. Genelgeyle geçmişte yaptıklarına kılıf buluyorlar. Bir itiraf aslında bu. Polis, kamusal alanda çalışıyor biz de kamusal alanda gazetecilik yapıyoruz. Genelgenin hukuki hiçbir yanı yok bu yüzden bizi etkileyemez" dedi. 

'BİZİ KİMSE ALIKOYAMAZ, SOKAKLAR HEPİMİZİN'
Şahinli, gazeteciler olarak dışarıda çekim yapmaya, protesto hakkını kullananların haberlerini yapmaya devam edeceklerinin altını çizdi ve ekledi: "Bizi kimse alıkoyamaz, genelge dahil. Sokaklara çıkıp görüntü çekeceğiz. İstiyorlarsa gözaltı, istiyorlarsa işkence geri durmayacağız. Sadece gazeteciler değil yurttaşların da video çekiminde bulunma hakkı var çünkü ifade özgürlüğüdür. Sokaklar hepimizin, burada yaşanan bir şeyin arka sokaktakinin de duymaya hakkı vardır, buna engel olamayacaklar. Tüm meslektaşlarımın 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kutlu olsun."