Galatasaray Meydanı'nda Fatma Kırbayır'a söz verdiler
999. kez yan yana gelen Cumartesi Anneleri Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için adalet isterken yol arkadaşları Fatma Kırbayır'a mücadelesini sürdüreceklerinin sözünü verdi.
Cumartesi Anneleri 999. haftasında 30 yıllık inkar ve cezasızlık son bulması; Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan dosyasında hakikatin açıklanması talebiyle yan yana geldi. Gözaltında kayıplarla buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanı'nda buluşan kayıp yakınları ömrü kardeşi Cemil Kırbayır'ı bulmaya yetmeyen yol arkadaşları Fatma Kırbayır'a mücadelesini sürdürme sözü verdi.
Söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası kapsamında eylem ve etkinliklerle tüm kayıplar için adalet talebini yineleyeceklerini söyledi.
FATMA KIRBAYIR'I ANDILAR
Kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren de Fatma Kırbayır'ı andı. İkbal Eren, "Artık ikinci nesle geldi. Fatma ve ben ikinci nesliz. Ben kardeşimi kaybettim" dedi. Eren, Berfo anneye verdikleri sözü Fatma Kırbayır için yineledi. Kayıplar için adalet mücadelesini sürdüreceklerini vurguladı.
Bu haftanın basın metnini okuyan Ümmühan Kaya, "Buradayız çünkü: hakikat inkarın, adalet ise siyasallaşan yargının gölgesinde kalmaya devam ediyor. Devletin tüm organ ve kurumları siyasi iktidarın etkisi altında faaliyet gösterdiği için, yurttaş olarak kendilerinden beklediğimiz görevlerini yerine getirmiyorlar. Adalet ve etik değerlerin kaybına neden olan bu durum, adalet ile hak ve özgürlükler ile demokrasi ile aramıza kapanmaz mesafeler koyuyor" dedi.
'TÜM KAYIPLARIMIZ İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Bu hafta Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için buluştuklarını hatırlatan Kaya,"Cezayir Örhan'a ise hala ulaşılamadı. 999. haftamızda, bir kez daha Örhanların başına gelenlerin açığa çıkartılmasını, AİHM kayıtlarında da isimleri geçen sorumlular hakkında derhal etkin adli süreçlerin yürütülmesini ve adaletin sağlanmasını talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" vurgusu yaptı.
Açıklamanın ardından Galatasaray Meydanı'na Fatma Kırbayır ve tüm kayıplar için karanfil atıldı.
DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları da, eylemlerinin 797'nci haftasında Örhan ailesi için adalet istedi. Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan açıklamada, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.
Kaybedilen Mehmet Selim Örhan'ın oğlu, Sur Belediye Eşbaşkanı Adnan Örhan, "Babamlar kaybedildiğinde ben 11 yaşındaydım. Bugün 41 yaşındayım. Hepimizin ihtiyacı olan adalet maalesef bulunmuyor. Bizler yıllardır yakınlarımızın başına gelen felaketi sorduk, sormaya devam edeceğiz. Adalet herkes için lazım, sadece kayıp yakınları için değil" dedi. 30 yıldır dosyada hiçbir ilerleme kaydedilmediğini vurgulayan Örhan, tüm delillere rağmen faillerin beraat ettirildiğini belirtti. Örhan, adaleti aramaya devam edeceklerinin altını çizdi.
Ardından Baver Çindemir, Örhan ailesinin hikayesini okudu.
NE OLMUŞTU?
20 Nisan 1994 tarihinde Bolu Komando Tugayı'na bağlı askeri birlik Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Çağlayan köyü civarında kamp kurdu. Bölgede operasyonlar yapan birliğe bağlı askerler, 24 Mayıs 1994 tarihinde Deveboynu mezrasına geldi. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Mehmet Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan'ı yanlarında götürdüler. Ailelerinin "Onları nereye götürüyorsunuz?" sorusuna "Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin" cevabını verdiler.
Salih Örhan, ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir'i sordu. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, onların Kulp'a götürüldüğünü söyledi. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüştü. Ali Ergülmez ise konuya ilişkin bilgisi olmadığını belirtti.
Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı'na ve Adalet ile İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular yaptı. Salih Örhan, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli savcı Mustafa Atagün'e ifade verdi. Salih Örhan'ın anlattıkları karşısında savcı "Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?" diyerek onu azarladı.
DOSYA ZAMANAŞIMINA UĞRATILDI
Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu'na götürüldüğüne tanıklık edenler vardı. Ancak Kulp Başsavcılığı'nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Sonrasında da dosya zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.
Oysa AİHM, 6 Kasım 2002 tarihli kararında, "Mahkeme, Örhanların güvenlik güçleri tarafından teyit edilmemiş bir şekilde tutuklanmalarından sonra ölmüş olduklarının varsayılması gerektiği görüşündedir. Bunun sonucunda davalı Devlet'in onların ölümü konusundaki sorumluluğu söz konusudur" tespitinde bulundu ve Türkiye'yi Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak mahkum etti.
Ailenin ve İHD'nin ısrarlı arayışı sonunda 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulundu. Ancak kimliklendirme işlemleri sonrasında aileye teslim edilmedi.