22 Kasım 2024 Cuma

Faşizmin üretim demagojisi

Perinçek, yalnızca işçi sınıfını sınıf işbirliğiyle faşizmin ve yayılmacı kirli savaşını destekçisi yapmak için üretim ekonomisi demagojisi yapıyor.
Perinçek, ulusalcı ve daha geniş laik kitle üzerinde, varolan ulusalcı şovenizmi sürdürmek için iki tez sunuyor: Erdoğan faşizminin içte-dışta kirli savaşını, "terör ve bölücülük" karşısında zafere ulaştırma vaadi ile "üretim ekonomisi" vaadi.
 
Öncelikle vurgulayalım, Perinçek kliği, içte ve dışta, faşist savaş rejimini sürdürme vaadini programına siyasi amaç olarak koyuyor ve üretim ekonomisi vaadini buna tabi tarzda savunuyor:
 
"İran, Irak ve Suriye ile işbirliği yaparak, Kandil'e üç ay içinde beyaz bayrak çektireceğiz… Türk Ordusunun yenilmez gücüyle ve komşularımızla işbirliğini güçlendirerek Vatan Savaşımızı kesin sonuca ulaştıracağız."
 
"HDP'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na talepte bulunacağız."
 
"Yerel yönetimler… Bölücü Terör Örgütünün elinden alınacak"(VP seçim Bildirgesi, 20.05.18)
 
Perinçek, VP'nin seçim bildirgesinde de tekrarlayarak, yazı ve konuşmalarında sürekli vurgulayarak, Erdoğan faşizmini destekliyor, Kürde karşı içte-dışta kirli işgalci savaşı, Kürde ve devrimciye karşı devlet terörünü, OHAL'i bütün devrimci muhalefeti bitirinceye kadar sürdürmeyi esas alan bir siyasi rejimi savunuyor.
 
Perinçek'te "Üretim Ekonomisi" böylesi faşist bir rejime tabi oluyor.
 
Perinçek, karma kapitalist ekonomiyle üretimi geliştirmeyi önerirken sermaye oligarşisiyle işbirliğini öneriyor.
 
"Bugün Türkiye, Üretim Devriminin eşiğindedir. Türkiye buradan işçi ve çiftçiden sanayici ve tüccara kadar üreticilerin birleşmesi ve mücadelesiyle çıkacaktır." (Aydınlık, 21.11.2018)
 
Yapılan özelleştirmelerin geri alındığını-tazmin edilerek olacağı anlaşılıyor- sermaye oligarşisinin mülkiyetinin devam ettiğini dikkate aldığımızda, üretimi geliştirilen karma kapitalist ekonomi, başta sermaye oligarşisi olmak üzere sanayi ve tüccar sermayesinin büyümesine hizmet eder, başka bir sınıfa değil!
 
Güncel bir örnek verecek olursak, Çin'de karma kapitalist ekonomi var. Geçen yıl, dünyada en çok yeni milyoner yaratmış ekonomi sıralamasında ABD'den sonra ikinci gelmiş:
 
"Credit Suisse"in araştırmasına göre, "milyoner sayısı 2,3 milyon artarak dünya genelinde 42,2 milyona çıkmış. Milyoner sayısının en fazla arttığı ülke ABD olurken, Çin'de de 186 bin yeni milyoner gelmiş."(Melih Baş Aydınlık Gazetesi, 24.12.18)
 
Hitler iktidara gelmeden önce planlı ekonomi ve büyük çaplı devletleştirme öneriyordu. Hitler ve partisi, komünist hareketi ve işçi sınıfı mücadelesini ezecek bir siyasal programa sahip olduğu için, iktidara geldikten hemen sonra da, KP ve sendikaları kapatarak yasakladığı için, baştan itibaren Alman tekelci burjuvazisinin siyasal çıkarının açık terörist diktatörlüğüydü. Ekonomik alanda üretimi geliştirme yönündeki her tedbir ve devlet müdahalesi tekelci burjuvazinin, mali sermayenin hızlı büyümesine yolaçtı.
 
İçerde karlı devlet işletmelerinde özelleştirmeleri geliştirirken, kar düzeyi düşük alanlarda ise devlet işletmeleri kurdu. Bu yolla üretim makinesini hızlandırdı. Bununla işsizliği hızla düşürmekle siyasal etkisini konsolide ederken, yeni kurulan devlet işletmeleri için mali sermayeden yüksek faizle borç aldı. Bu, özel ve grup mali sermayesine halkın vergilerinden aktarma yapmak anlamına geliyordu. Bu yolla da mali sermayenin büyümesine yol açıyordu. Bu, aynı zamanda Alman sermayesi için daralan iç pazarı işçi sınıfı ve çalışan halkın gelecekte yaratacağı değerden sermayeye aktarma yoluyla, kısmen de olsa genişletmek demekti.
 
Perinçek ve ulusalcı müritleri, "Üretim Ekonomi"sini sermaye oligarşisiyle işbirliği içinde geliştireceklerini açıktan savunuyorlar:
 
"İşçi ve çiftçiden esnaf ve zanaatkara, küçük ve orta boy sanayiciden büyük sanayici ve tüccara kadar üretenler ve üretimi örgütleyenler, zorlukları bütün milleti birleştirerek aşacağımız konusunda sarsılmaz bir görüş birliği içinde"(Perinçek, Aydınlık, 21.11.18)
 
Aynı gazetenin yazarı M. Pamukoğlu Koç grubunu milli üretim ekonomisinin örnek tekeli olarak yüceltiyor:
 
"Tüketen ve ürettiğini de sıcak para ile finanse eden ülkemizde üretim ekonomisine geçişte Koç Topluluğu gibi üretim ve inovasyon öncülerinin gelişmesi ve fazlalaşması çok önemli."… "Elbette milli üretim ekonomisinin önemli bir figürü olan Koç, uluslararası finansal piyasaların Türkiye'de en güvenilir bulduğu adreslerden biri. Bu nedenle yabancı yatırımcı çekmeye devam edecek."(Aydınlık, 4.7.2014)
 
Koç grubunun 2018'deki karının yaklaşık yüzde 34,5'i Yapı Kredi bankasından geldi.
 
Perinçek ve müritlerinin "milli üretimi" sıçratmada bel bağladığı Koç grubunun karını yüksekte tutmak için finansa giderek daha çok ağırlık verdiği, günümüz kapitalizmi koşullarında bunun kaçınılmaz olduğunu dikkate aldığımızda, "Üretim Ekonomisi" vaadinin gerçek içeriği, Türk burjuvazisini üretim ve finansla sıçratmak, işgücünün yoğun sömürüsünden bu amaçla yararlanılacak işçi sınıfını sınıf işbirliğine razı etmektir.
 
Perinçek ve yazarları, işçi sınıfıyla sermaye oligarşisini, "millet"in "üreten ve üretimi örgütleyen" güçleri olarak birleştirip, "üretici" ve "milliyetçi" motivasyonla kamçılayarak , Türk kapitalizmini geliştirmeyi kutsuyorlar.
 
Bu, iki savaş arası dönemde Avrupa'da yükselen faşizmin korporasyonculuk yoluyla üretimi geliştirme iddiasının güncel koşullardaki bir versiyonudur.
 
Faşizm ve korporasyonculuk, Alman ve İtalyan kapitalizminin bunalım koşullarında yeniden göreceli ve geçici bir istikrar kazanmasına, üretim araçları mülkiyetini ve bankaları elinde tutan tekellerin büyümesine hizmet ederken, içerde işçi sınıfı ve komünist hareketi ezmeye, dışta ise diğer halkları emperyalist işgallerle köleleştirmeye yolaçtı.
 
Günümüz kapitalizminin varoluş krizi koşularında, Türk kapitalizminin de, dünya kapitalizminin de üretim makinesini harekete geçirme imkanı, bu yolla kronik kitlesel işsizliği geçici olarak bile giderme imkanı yoktur. Sermayesi büyüyen her bir devletin bölgesinde veya dünyada savaşları tırmandırmasının nedeni de sermayesine dış pazarları zor yoluyla açma ihtiyacı ve zorbalığıdır.
 
Perinçek, yalnızca işçi sınıfını sınıf işbirliğiyle faşizmin ve yayılmacı kirli savaşını destekçisi yapmak için üretim ekonomisi demagojisi yapıyor.