Faşist zulüm altında HDP nasıl gelişir?
HDP'nin faşizme karşı mücadelede tutması gereken yol, mücadeleci yoldur. Demokratik halk egemenliği gerçekleştirmeyi amaç edinen, faşizmin amansız zulmü altında mücadele eden HDP'nin, uzlaşıcı ve işbirlikçi burjuva muhalefetle seçim kombinasyonlarıyla uğraşarak varacağı yer patinajdan öte olamaz.
Kongresi coşkulu ve kitleseldi. Herkesin kabul ettiği gerçek şu ki, HDP'nin gördüğü zindan, yasak, polis şiddeti, parlamentodaki herhangi bir partiye yapılsaydı, o parti ayakta kalamazdı.
HDP, ayakta kalmakla kalmadı. Yeniden küllerinden doğmaya, daha cesur yürümeye karar veriyor.
Bu kararlılığın sürekli güçlenmesi için, HDP'nin, siyasi bağımsızlığını ve yaratıcılığını yükseltmesi, örgütsel bakımdan daha iradi çalışma yapan biçimler uygulaması gerekir.
Siyasi olarak HDP Kürt ulusal demokratik talepleri üzerine mücadelesine devam edecek. Son kongrede verdiği mesaja göre, demokratik barış için mücadele geliştirecek. Bu, temel mücadele alanlarından biri olmaya devam edecek.
Daha somut ve kesimsel bir talep olarak siyasi tutsakların özgürlüğü için kampanya ve mücadeleler yürütmesi gerekecek. Faşizmin zindancılığı, karşısında çile çekilecek bir saldırganlık değil, meydan okunarak kitlesel mücadelenin geliştirileceği bir konudur. Dolayısıyla adalet konusu kapsamındaki bir mücadele alanı.
İşsizlik ve yoksulluğa karşı mücadele diğer güncel ve geniş kitleleri etkileyebilecek bir mücadele alanı. Ümitsizlikten ve mücadele kanalı açılamamış olmasından dolayı işsiz ve yoksulların öfkesi kendilerini yok etmeye yol açıyorsa, iş ve insanca yaşam ücreti için mücadele kanalı açarak bu kitleleri mücadeleye çekmek güncel acil görevdir.
Erdoğan faşizmi bütün ezilenler için açık hapishane, yasaklar ve zindan tehditi rejimi olduğuna göre, özgürlükler için mücadele diğer bir temel kanal.
Gözüdönük sermaye saldırganlığı, Erdoğan rejiminin önde giden karakteristiği. Gerek bu temele dayanan kadının cins olarak ezilmesi, gerek Erdoğan'ın siyasal islamcılığının kadını ikinci sınıf gören ideolojik düşmanlığı nedeniyle kadınların talepleri için mücadelenin yükseltilmesi diğer bir başlıca mücadele alanı.
Gençliğin, demokratik, anadilde, bilimsel eğitim ile demokratik üniversite talepleri için mücadele diğer bir başlıca alan. Dahası genç işsizlik ve geleceksizlik, Erdoğan diktatörlüğünün reva gördüğü toplumsal felaket. Gençliğin bu felakete karşı talebi de başlıca mücadele alanı.
Ekolojik mücadele diğer başlıca mücadele konusu.
HDP, batıda bu alanlarda kitle çalışması ve mücadelesini geliştirdiği oranda dayandığı ezilen kitlelerden desteği artacaktır. Aynı zamanda bu destek HDP'nin sürekli kadro üretmesinin de temeli olacak. Erdoğan faşizminin zindan saldırısının sürekli yarattığı kadro boşluğu ancak bu yolla aşılır.
Fakat vurgulamak gerekir ki, HDP'nin örgütlenme tarzı bu mücadeleyi geliştirmeye yatkın değil. HDP derken HDK ile birlikte ele almak daha doğru. HDP-HDK, örgütlenmesini kolektif karar mekanizması olan meclisler ekleyerek geliştirmeye çalıştı. Bu, elbette özellikle taraftar ve kadrolarını kolektif karar mekanizmasına katmak açısından önemli bir gelişmeydi. Ancak etkili örgütlenme için yeterli değil.
Bundan daha önemlisi, mahalle ve işçi havzalarında, inşaat şantiyelerinde işçi çalışma grupları, kadın ve gençlik çalışma grupları örgütleyerek, bu örgütleri çoğaltarak yaymak.
Bu çalışma grupları önlerine kendi alanlarındaki güncel taleplerle ilgili mücadele görevleri koymalı. Öyle ki tekil, bölgesel taleplerle mücadelede HDP/HDK'nin çalışma grupları öncü olmalı, bu yolla etkiledikleri kitle içinde kendilerini sürekli üretmeli.
Vekiller ve HDP yöneticileri çalışmalarıyla, bu mücadelelere ve örgütlenmelere yardımcı olmalı.
HDP'nin faşizme karşı mücadelede tutması gereken yol, bu mücadeleci yoldur. Demokratik halk egemenliği gerçekleştirmeyi amaç edinen, faşizmin amansız zulmü altında mücadele eden HDP'nin, uzlaşıcı ve işbirlikçi burjuva muhalefetle seçim kombinasyonlarıyla uğraşarak varacağı yer patinajdan öte olamaz.
Güncel kısa bir örnek verecek olursak, Erdoğan faşizminin işgalci savaşa giriştiği İdlib'de, burjuva muhalefet, yükseltilen savaş şovenizminin arkasında dizilmeye başladı. Rojava'daki işgalci savaşı ise pervasızca destekledi. Yalnızca bu gerçek bile, bunlarla kombinasyonun halkı demokratik halkçı bir gelecek yoluna çekemeyeceği açıkça göstermeye yeter.
Erdoğan faşizmine karşı demokratik özlemlerle tepki duyan, yarattığı yoksulluk içinde acı duyan geniş emekçi ve ezilen kitleleri etkilemenin, burjuva muhalefetin arkasından ve Erdoğan'ın faşist demagojisinden kurtararak saflara çekmenin yolu, burjuva muhalefetten bağımsız, faşizme karşı halkçı mücadeleci yoldur.