3 Ekim 2024 Perşembe

'Erdoğan'ı kendi silahıyla öldür' davasının temyiz duruşması başlıyor

Tek adam rejiminin inşası için 2017 yılında gerçekleştirilen referandum öncesinde İsviçre'de yapılan bir eylemde taşınan "Erdoğan'ı kendi silahlarıyla öldür" yazılı pankart nedeniyle açılan davanın temyiz duruşması görülecek. Duruşma öncesi ETHA'ya konuşan iki aktivist, davanın diplomatik baskı sonucu başladığını vurguladı, duruşmada savaş, siyasi tutsaklar, doğanın tahribatı, mültecilere yönelik izolasyon, sürgün, erkek egemenliği ve Rojava direnişini anlatacaklarını kaydetti.

Erdoğan'ın tek adam rejimini kurmak için gerçekleştirdiği 'Başkanlık sistemi' adı altında 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum öncesi İsviçre'deki bir eylem sarayı çok kızdırdı. 25 Mart 2017 tarihinde gerçekleştirilen eylemde açılan bir pankartta, "Erdoğan'ı kendi silahlarıyla öldür" yazısı nedeniyle eyleme katılan birkaç aktivist hakkında dava açıldı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yoğun diplomatik baskılarıyla başlatılan davanın sonucunda 6 kişiye para cezası verildi.

Temyiz başvurusunun ardından Bern Bölge Mahkemesi'nde bir duruşma görülecek. 18-19 Ocak tarihlerinde gerçekleştirilecek duruşma öncesinde hakkında dava açılan iki aktivist ETHA'ya konuştu. O gün ve sonrasında yaşananları anlatan aktivistler, duruşmada olaya ilişkin savunma yapmayacaklarını, savaş, siyasi tutsaklar, doğanın tahribatı, mültecilere yönelik izolasyon, sürgün, erkek egemenliği ve Rojava direnişini anlatmayı tercih ettiklerini söyledi.

Hakkında dava açılan pankart ne zaman hangi eylemde kullanıldı?
25 Mart 2017'de Türkiye'deki diktatörlüğe karşı İsviçre'nin Bern kentinde bir gösteri yapıldı. 16 Nisan 2017'de gerçekleşen Erdoğan'ın yetkilerini genişleten referanduma karşı bir eylemdi. Eylem sosyal demokratlar tarafından organize edildi. Ancak devrimciler, solcular ve anarşistler ayrı bir gösteri daha yaptı. Bu gösteri sadece bir yerde kalmadı, şehrin içinde başlayan bir yürüyüşle sokaklara döküldü. Bu gösteride ses sisteminin bağlı olduğu arabaya Erdoğan'ın bir parmağını havaya doğrulttuğu ve kafasına tabanca doğrulttuğu bir pankart asıldı, fotoğrafın altında da "Erdoğan'ı kendi silahlarıyla öldür" yazıyordu.

YOĞUN DİPLOMATİK BASKI

Dava süreci nasıl gelişti? Diplomatik baskılar neydi, nasıldı?
Birkaç saat içinde Erdoğan ulusal televizyonda pankart hakkında konuştu ve twitter'da #katilteröristisviçre hashtag'i Türkiye'de trendlere girdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis'i arayarak pankartın sorumlularının cezalandırılmasını istedi. Sonraki günlerde İsviçre Büyükelçisi Türk hükümeti tarafından iki kez çağrıldı. Birkaç küçük İsviçre web sitesi de Türk hackerlar tarafından saldırıya uğradı.

Birkaç gün sonra, 31 Mart'ta, İsviçre'deki Türk büyükelçisi savcıya, federal polise ve Dışişleri Bakanlığı'na bir tespit talep ettiklerini yazdı.

2017 yılının sonunda, radikal soldan birkaç aktivist polis tarafından çağrıldık ve hakkımızda bir soruşturma başlatıldığı söylendi.

Pankartı kimin boyadığını bilmiyorlardı ve arabaya takıldığından beri kimse onu doğrudan tutmadı. Böylece araba veya ses sistemi ile bir şekilde etkileşime girenler hakkında soruşturma başlattılar.

Sonraki yıllarda İsviçre Dışişleri Bakanlığı savcıyla en az 6 kez görüşerek tespit hakkında bilgi istedi ve Türk hükümetinin baskı uyguladığını söyledi.

Mart 2021'de altı kişi ceza aldı. Ceza alanlardan dördümüz cezaya itiraz ettik, bu yüzden şimdi Bern Bölge Mahkemesi'nde 18-19 Ocak günlerinde bir duruşma gerçekleşecek.

İSVİÇRE'DEKİ AKTİVİSTLERDEN SİYASİ SAVUNMA

Bu mahkemede nasıl bir yol izleyeceksiniz?
25 Mart'taki eylemde taşınan "Erdoğan'a hayır, hayır demektir" pankartının altında yer alan savaş, siyasi tutsaklar, doğanın tahribatı, islamcı terör, mültecilere yönelik izolasyon, sürgün ve erkek egemenliğinin simgeleyen yedi piktogram üzerine konuşacağız. İslamcı terör yerine Rojava direnişini anlatmayı tercih ediyoruz. Duruşmada kamuoyunun dikkatini çekmek istediğimiz propagandanın odak noktası bunlar olacak.

Mahkemede pankart veya gösteri hakkında fazla bir şey söylemeyeceğiz. Ancak mahkemeyi siyasi konuşmalar için bir sahne olarak kullanacağız. Avukatlarımız beraat kararı verdirmeye çalışıyor ama bizim için asıl amaç bu değil. Böyle bir karar çıkması güzel olur tabii ki. Çünkü Türk hükümeti çok kızacak. Ama susmaktansa mahkum olmayı tercih ederiz. Savcının elinde somut delil olmamasına rağmen Türk Dışişleri Bakanlığına "Evet, pankart için bazı solcuları mahkum ettik" demek amacıyla küçük bir ceza vermeye çalıştığını gösteriyor.

DİRENİŞİ GÖSTERMEK İSTİYORUZ
Bizim için İsviçre'nin de sorumlu olduğunu göstermek önemli. Çünkü İsviçre hükümeti de buradaki şirketler de Türkiye üzerinden kar ediyor. Türkiye'ye savaş malzemeleri veya silah parçaları üretecek makineler gönderiyor. Susmayacağız, kadın mücadelesiyle, öğrenci protestolarıyla, ekolojik mücadeleyle, parlamentodaki muhalefetle, gerillayla, Rojava'daki savaşçılarla Türkiye'deki büyük direnişi göstermek istiyoruz. Sistem barbar olsa bile direniş olduğunu ve kazanmanın bir yolu olduğunu göstermek istiyoruz.