Erdoğan faşizmini işgalci savaş(lar) da kurtarmaz
2.5 veya 4 yarım savaş yürütebilen "emperyalist" güç! Bu politik İslamcı, ülkücü milliyetçi, ulusalcı, modern kapitalist, değişik renkten genişçe bir kitleyi baştan çıkararak faşizmin koyu ve saldırgan taraftarı ve toplumsal dayanağı yapacak kışkırtıcı bir çıta. Ama aynı zamanda çok laf ettikleri Batılı emperyalistler gibi sömürgeci savaşlarla övünecek denli, haksız, gerici, eli kanlı savaşçı, ilhakçı olmayı karakteri edinen bir çürüme!
Bu, kaçıncı pençe? Erdoğan faşizmi, işgalci pençe savaşlarının her birinde Mexmûr'da, Şengal'de, Qereçox'da, Şeladizê'de, Kandil köylerinde sivil halkı, kadın ve çocukları katletti. Elbette hedeflediği gerillaların kayıpları da oldu. Fakat vurgulamak gerekir ki Pençe'ler hedeflediği o uğursuz sonucu gerçekleştiremedi.
Medya Savunma Alanları'nın (MSA) kahraman devrimci gerillaları, direnişi başarmakla kalmadılar. Kuzey'de sömürgeci vahşi orduya karşı başarılı askeri hücumlar geliştirebildiler.
Erdoğan-Akar ikilisi, en gelişkin savaş araçlarına rağmen başarısızlığı örtmenin ve saflara moral şırınga etmenin aracı olarak da kaçıncısına kartal ekleyerek bu savaşı yürütüyor.
25'in üzerinde savaş uçağıyla bombardımanın gerçekleştirildiği, çok sayıda İHA ve SİHA'nın kullanıldığı Heftenîn savaşında komandolar da indirilerek savaşta "zafer" gösterisi ve işgal provası yapıldı.
Çok sayıda sömürgeci siyasi lider ile genelkurmay başkanının savaş lordu olarak tarihe geçmek istediği ama başaramadığını, Erdoğan ve Akar gelişkin savaş araçlarıyla ısrarla yürütmek, savaş lordu olarak tarihe geçmek istiyorlar.
Yaşar Büyükanıt, 2008 kış işgal savaşında kameralar karşısında "hayatımın en mutlu anı şu an" demiş ama 8 günde savaşı sona erdirmek zorunda kalmıştı.
Erdoğan ve Akar da, Pençe savaşlarıyla Kandil'e yürüyeceklerini iddia etmiş ama başaramamışlardı. Şimdi onlar da Büyükanıt'ın akıbetine uğrayacaklar.
Üzerinde durulması gereken konunun diğer bir temel yanı var. Erdoğan faşizmi, başta Kürdistan olmak üzere, kirli, işgalci ve ilhakçı savaşlarla rejimi yerleştirmek, artı "kazanç" sağlamak istiyor.
Türk sermaye oligarşisi ve burjuvazisine nüfuz alanları ve ilhaklarla yeni pazarlar açmayı hedefliyor. Kanlı sermaye birikimi vaad ediyor.
SETA'cı Erdoğan tetikçileri bunu ballandırarak ve adeta "emperyalist" güç sarhoşluğuyla ifade ediyorlar:
"Türkiye'nin uzun yıllardan bu yana literatüründe olan 'iki buçuk harp' kavramının son dönemde 'dört yarım harp' şekline dönüştüğü görülmektedir. Diğer bir ifadeyle Yunanistan'la gerginlik yaşayan Türkiye, Libya ve Suriye'de vekalet savaşı şeklinde devam eden mücadelesini arka bahçe niteliğinde olan Irak sahasında terörizmle mücadele formatında yürütmektedir."(Hasan B. Yalçın, Sabah, 18.06.20)
2.5 veya 4 yarım savaş yürütebilen "emperyalist" güç! Bu politik İslamcı, ülkücü milliyetçi, ulusalcı, modern kapitalist, değişik renkten genişçe bir kitleyi baştan çıkararak faşizmin koyu ve saldırgan taraftarı ve toplumsal dayanağı yapacak kışkırtıcı bir çıta. Ama aynı zamanda çok laf ettikleri Batılı emperyalistler gibi sömürgeci savaşlarla övünecek denli, haksız, gerici, eli kanlı savaşçı, ilhakçı olmayı karakteri edinen bir çürüme!
Erdoğan faşizmi ve tetikçileri, işgalci savaşçılıkla övünürlerken, çürümüşlüğünün bir kısmını itiraf ediyorlar. Diğer kısmını özellikle ilhak amacını ise pratikte yapıyorlar. Erdoğan da müttefiki MHP'li elebaşılar da fetihçiliği, "fetih ve kılıç hakkı"nı açıktan savunmakla ilhakçı amaçlarını açığa vuruyorlar. Gönderme yaptığımız SETA'cı da, işgal savaşıyla kazanılanı siyasi kazancı şekillendirmede kullanmayı açıkça dile getirmekte beis görmeyecek kadar ilhakçı.
Pratikte ise aksi yöndeki demagojik demeçlere karşın, Erdoğan faşizmi, başta Efrîn gelmek üzere, Rojava ve İdlib'de işgalinde tuttuğu yerlerde vahşet uygulamakla kalmıyor. Yöneticilerini atamaktan Türkçe eğitime, dahası TL kullanmaya varan uygulamalarla ilhakı gerçekleştiriyor. "Arka bahçe"si Güney Kürdistan'da askeri üslerini 20 yılı aşkın süredir koruduğu gibi sayısını ve kapasitesini artırıyor. KDP yönetimine istediği her şeyi, bu işgalde de PKK'ye ilişkin kuşatma ve istihbarat verme işini yaptırıyor. Ki bu himayeci sömürgecilikten farklı değil. Libya'da Sarrac hükümetinin savaşını doğrudan yönetiyor ve kazanırsa himayeci sömürgeciliği inşa edeceğini gösteriyor.
Bu gerçekler, Erdoğan faşizmin savaşlarla rejimini pekiştirme, orduyu kendi etrafında toparlama, fetihle ilhakçılık yapmasına karşı mücadelenin yaşamsal önemini kanıtlıyor.
Savaşa karşı direnişin en önünde MSA'daki mücadele yürüyor.
MSA'daki mücadelenin başarısı faşizme karşı mücadelenin başarısı olacak, İsrail ve Hitlervari savaşlar ve ilhaklarla faşist rejimi ebedi kılma amacını bozguna uğratacaktır.
Faşizme karşı mücadelenin zaferi için ‘Pençe-Kartal' vahşi savaşına, Rojava'daki işgalci savaşa karşı direnişle kol kola Türkiye'de halklarla barış mücadelesini geliştirmek güncel görevdir. Faşizme karşı mücadelenin zaferini yakınlaştıracak bu mücadeleyi omuzlamak onurdur. Onur kazanacak, Erdoğan'ın savaşları yenilecek.