25 Kasım 2024 Pazartesi

'Dünya devrime gebe'

ESP'nin düzenlediği panelde konuşan Abstrakt Dergi editörü Alp Altınörs, "Dünya devrime gebe. Buna karşılık, ırkçılık, muhafazakarlık, faşizm gelişiyor. Devrimci olanakların arttığı dönemdeyiz. Ekonomik krizden kapitalistler yararlanarak çıkabilirler. Erdoğan'ın 'Fırsata çevirelim' sözü bunu gösteriyor" dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Abstrakt Dergi editörü Alp Altınörs, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı, ve ESP Genel Başkanvekili Fadime Çelebi'nin katılımıyla BEKSAV'da "Kapitalizm krizdir, çözüm sosyalizmdir" konulu panel düzenledi.
 
Moderatörlüğünü ESP'li Mustafa Naci Toper'in yaptığı panelde ilk sözü alan Alp Altınörs konuşmasına, bugün dünyada yaşanan krizin niteliğini ve bu sürece nasıl gelindiğini anlatarak başladı. Bugünkü krizi 2007-2008 yılında yaşanan krizle başlayan küresel kapitalist bunalımın yeni bir evresi olarak tanımlayan Altınörs, on yıldır bir Büyük Durgunluk biçiminde süren bu krizin kapitalizmin tarihinde yaşadığı en büyük krizlerden biri olduğunu belirtti. 2008 krizine yol açan temel etkenin kapitalizmin asalaklaşması ve sermayenin asalak alanlara aşırı yığılması olduğunu ifade eden Altınörs, "O gün bankaları kurtarmak için muazzam paralar harcandı. Bankaları kurtarmak için altı ayda dünya hasılasının yarısı kadar para harcandı. Ancak bu şirket kurtarmalar krizin de uzun süre devam etmesine sebep oldu" dedi.
 
1929 bunalımı gibi büyük bir bunalım bu dönem başladığını belirten Altınörs, krizin 2010 sonrası seyrinin, Stalin'in 1929 Bunalımı sonrası dönem için kullandığı “inişli çıkışlı durgunluk” kavramıyla açıklanabileceğini belirtti. Bu uzun bunalım döneminin siyaseti de belirlediğini ifade eden konuşmacı, yeni dönemde iki siyasal eğilimin geliştiğine dikkat çekti. Altınörs, "Bu eğilimlerden ilki ırkçı, muhafazakar, faşist sağın yükselişidir. ABD'de Trump'ın gelişi, Türkiye'de başkanlık sisteminin getirilmesi ve Avrupa'da ırkçı partilerin tırmanışı, Brezilya'da Bolsonero üzerinden geliştirilen faşist darbe bu eğilimin yansımasıdır. İkinci eğilim ise, tabandan gelen mücadele isteğini yansıtan, gerçek anlamda sosyal demokrat diyebileceğimiz partilerin yükselişe geçmesi. İngiltere'de Jeremy Corbyn, ABD'de Bernie Sanders gibi. Dünyada yeni bir sınıf kutuplaşması var" dedi.
 
2008 krizinden sonra ABD'nin karşılıksız para bastığını fakat bu parayı iç piyasaya değil dünya piyasasına yönelttiğini belirten Altınörs, "Bu süreçte ucuz dolarlar sanayi ülkeleri tarafından adeta kapışıldı. Tabii Çin, Hindistan, Güney Kore gibi ülkeler bu imkanı stratejik sanayi yatırımları yapmak ve teknolojilerini geliştirmek için kullanırken, Türkiye'de AKP iktidarı ithalatı geliştirdi. Nasılsa dışardan ucuza alıyoruz, üretmeye ne gerek var anlayışı ile hızlı ama kof bir büyüme yaratıldı. Türkiye bu dönemde akan ucuz dövizi yol, köprü gibi getirisi az olan alanlara yöneltti. Yani iktidar yandaşlarına akıttı. Sanayinin milli gelirdeki payı azaldı, tarım bitirildi. Dışa bağımlılık arttı." diye konuştu.
 
Altınörs, bugün işçilerin en vahşi koşullarda çalıştırıldığını, kapitalistlerin büyümek için işçinin ömründen çaldığını ve krizin yeni bir safhası içerisinde olduğumuzu vurgulayarak, "Dolar yükseldikçe Çin, Hindistan, Güney Kore, Arjantin, Türkiye sıkıntıya girdi. Tabii Çin'deki sıkıntı büyümenin %12'den %6'ya düşmesi şeklinde cereyan ederken, Türkiye Eylül ayı itibariyle ekonomik krize girdi. Son iki yıldaki büyüme zaten suniydi. Bugün çok uzun süreli ekonomik daralma sürecine girmiş durumdayız. Türkiye'de de ne kadar çok şirket kurtarılırsa kriz o kadar uzayacak. 2001 krizinde bankalar kurtarıldı şimdi şirketler kurtarılıyor." dedi.
 
Kapitalist üretim tarzının parçalandığını ve dağıldığını söyleyen Altınörs, "Dün sosyalizmi kötüleyenler bugün kapitalizmin iflasından bahsediyorlar. Kronik kitlesel işsizliğin yanı sıra, işgücüne katılım da düşüyor, iş aramaktan dahi ümidini kesmiş insan yığınları büyüyor. Bunun ters kutbunda, sermaye, üretken alanlara yatırım yapmıyor. Asalak alanlara aşırı yığılıyor ve nihayetinde çöp olup yok oluyor. Tarihsel olarak kapitalizmin yıkılıp sosyalizmin kurulacağı bir dönemdeyiz. Dünya devrime gebedir. Bu yaaşadığımız Uzun Bunalım içinde, temel kapitalist ekonomilerden birisinde sosyalist devrim yaşanması bir olasılıktır. Buna karşılık, ırkçılık, muhafazakarlık, faşizm gelişiyor. Devrimci olanakların arttığı dönemdeyiz. Ekonomik krizden kapitalistler yararlanarak çıkabilirler. Erdoğan'ın 'Fırsata çevirelim' sözü bunu gösteriyor. Ama tersinden işçi sınıfı ve ezilenler de bu kriz koşullarını kurtuluşları için bir kaldıraca dönüştürebilirler." diyerek sözlerini tamamladı.
 
"SOSYALİZM GÜNCELDİR"
 
Krizin kadınlar üzerindeki etkileri üzerine konuşan Fadime Çelebi, kriz koşullarında tüm toplumun yoksullaştığını belirterek, "Yüzde 99 yoksullaşıyor, yüzde 1 büyüyor. Yoksulun sofrasındaki ekmek küçülüyor. Krizin yükünü en fazla kadınlar çeker ve en fazla kadınlar etkilenir. Önce kadınlar işten atılır, taciz, tecavüz, mobbing, tehditlerine uğrar" dedi.
 
Kadın emeğinin TUİK verilerinde bile görülmediğini dolaysıyla bunun kadınların kayıt dışı çalıştırıldığını gösterdiğini ifade eden Çelebi, "Kadınlar, daha çok hizmet ve tarımda istihdam edildi" diyerek kriz dönemlerinde kayıt dışı çalışmanın attığına dikkat çekti. Çelebi, "Kapitalist erkek egemen sermaye kendi krizini aynı zamanda bu dönemlerde kadınlar üzerinden atlatmaya yönelir. Bu dönemlerde kadınlar ev eksenli yada bir dizi iş alanına yönledirilerek kendi krizini atlatmaya çalışmaktadır" diye belirtti.
 
Çelebi, "Kriz sürecinde kadına yönelik geleneksel roller dayatılır. Şiddet tüm alanlarda pekişir, bu şiddet fiziksel şiddetten çıkar ekonomik yükünü sosyal, siyasal bir çok alanda yaşamaya maruz bırakılır. Uluslararası deneyimlerde baktığımızda Japonya, Almanya deneyimlerinde görüyoruz ki, kriz dönemlerinde eve yönlendirilen ilk kadınlar olmuştur" dedi. Toplamında ekonomik krizin kadınlara yoksulluk, şiddet, daha fazla kölelik getirdiğinin altını çizen Çelebi, "Kriz dönemlerinde kadın bedenini ticarileşmesi yaygınlaşır, yoksullaşan kadınlar zorunlu olarak geçimini sağlamak için bedenini satmak durumunda kalır. Yunanistan krizinde binlerce kadın bedenini satmak zorunda kalmıştır" diye konuştu.
 
"Asıl sorun kadınlar bugün ne yapabilir?" diye soran Çelebi, şöyle konuştu: "Birleşik ve ortak bir kadın hareketi hattını oluşturmalıyız. 16 yıllık AKP iktidarında en fazla kadınlar sokakta oldu. Bugün devrimci bir süreç yaşanıyor. Sosyalizm günceldir ve umuttur. Kadınlara her türlü araçla gitmemiz gereken bir süreçteyiz. Kadınlara krize karşı nasıl mücadele etmesi gerektiğini anlatmalıyız. Özgün ve özel araçlarını bulup açığa çıkarmak somut görevlerimiz arasındadır."
 
"KRİZLERDEN DEVRİM ÇIKARABİLİRİZ"
 
Krizin işçi sınıfı üzerindeki etkileri üzerinde duran Kanber Saygılı ise Asgari Ücret Komisyonu'nun Saray'a bağlanmasını eleştirerek, "kayyumlar süreci yaşıyoruz" dedi. Saygılı, işçi sınıfının sayıca kalabalık ama örgütsüz olduğunu vurgulayarak, "TİS sürecinde fedakarlıklar üzerinden yürünmemeli. Krizi yüzde 1 yarattı dolaysıyla yüzde 99 krizi üstlenmemeli. Bu dönemde krizi kim fırsata çevirecek? Patronlar bu durumu kendi çıkarlarına göre fırsata çevirmeye çalışıyor. İşçiler de kendi çıkarlarına göre fırsata çevirmeli" dedi.
 
Saygılı, krize karşı ortak bir mücadele hattının oluşturulması gerektiğini belirterek, "Krizden devrimler çıkabilir. Devrimci hareket de bu krizden çıkabilir. Kapitalistler krizi aşarlar ama biz devrime çeviremezsek bize çürüme düşer. Şovenizm ve ırkçılık bunun başlıca görünümüdür. Fakat bugün avantajlı olan biziz. Yöneten sınıfın elinde çıplak zordan başka bir şey kalmadı. Yoksulluk bütün toplumun evine giriyor. Bu koşullarda az bir güçle krizi derinleştirebiliriz. İnşaat-İş az bir kişiyle harekete müdahale etti. İşçilerin taleplerini milyonlara, milyonların taleplerini işçilere taşıyabiliriz" diyerek sözlerini tamamladı.
 
Panel soru-cevap bölümüyle devam etti.