2 Ekim 2024 Çarşamba

Deniz Yılmaz yazdı | Che'nin devrimciliği ve devrimciliğe Che aşısı

Devrimleri ve devrimcileri birer ikonaya dönüştürmek yanı sıra bu kavramların soylu anlamlarını çarpıtmak kapitalizmin temel uğraşları arasındadır. Ne var ki aradan geçen uzun yıllara rağmen dünya burjuvazisi Che Guevara'yı düzen içileştirmeyi başaramıyor. Che çizgisi düzenle barışmaz, Che ehlilleşmez.

Olgu ve olaylarla doğru tarzda ilişkilenmenin en temel koşulu amaçlı yaklaşım sergileyebilmektir.  Devrimci bir özne bakımından amaç, soyut ya da genel doğruları bulmak değil devrimin an'daki somut ihtiyaçlarını yanıtlamaktır. Devrimin güncelliğine bağlanmış her arayış, amacına denk düşen cevapları bularak öğrenme eyleminin konusuna dönüştürülmelidir.

Elbette ki tarihe ve tarihsel olaylara yaklaşım da bu metotla ilerlediğinde kazanımcı sonuçlar üretir. Bilinen tabirle "tarihin devrimci mücadelede bir silah olması"nın en temel anlamı budur. Che'nin devrimci yaşamından ve eyleminden öğrenmeyi amaçlayan bu yazı, günümüz devrimci mücadelesini Che prizmasından geçirerek kimi yol işaretleri bulmaya çalışacaktır. Bir tercih olarak genel bir Che anlatısı değil, onun politik devrimcilik tarzı, öncü karakteri ve sınırsız adanmış devrimciliği konu edilmiştir.

CHE'NİN PARLAYAN YILDIZI: POLİTİK ÖNCÜLÜK VE DEVRİMİN GÜNCELLİĞİ
Che'nin politik mücadeledeki en belirgin özelliği devrimin güncelliğine olan bağlılığıdır. Bu kavram Lenin'in devrimci politika tarzıyla karakterize olmakla birlikte, Che'nin devrimci eylemi de bu fikre sıkıca bağlanmıştır. Che'nin nazarında devrim her daim canlı ve hareket halindedir. En olumsuz gözüken koşullarda bile devrimin soluğunu duyumsayan Che, mevcut gerçekliğin içerisinde ama ona hapsolmadan devrimci politika yapabilmeyi temsil eder.

Che'nin tüm devrimcilere yaptığı  "devrimcinin görevi devrim yapmaktır" çağrısı, onun politika yapma tarzının yoğunlaşmış ifadesi olarak kabul edilmelidir. Bu bağlamda devrimci, görevini bilinmeyen bir zamanda değil an'ın içerisinde icra edecek, devrime dair somut bütün hazırlıklarını hareket halinde tamamlayacaktır. Che, mevcut hareketlerin içerisine bakıp "işte devrim burada" diyebilecek bir politik duruşun sahibidir.

Devrimin güncelliği kavramı Che'de aynı zamanda kesintisiz bir mücadele demektir. Zaferde ya da yenilgide olsun her durumda yeniden başlayacak olan görevler, her seferinde mağlup edilmesi gereken düşmanlar vardır. Onun devrimciliği her zaman hücum halindedir. Devrimin savunmaya çekilmesi ise yenilgi ve giderek tasfiye olmak demektir.

Elbette Che'nin burada sözünü ettiği kısmi yenilgiler, olası geri adımlar ya da taktik geri çekilişler değildir. Onun kastettiği ve her daim yüksekte tutulması için uyardığı hücum ruhunun korunmasıdır. Öyle ki Che'nin politik devrimciliği geri çekildiği anda dahi karşı saldırıya geçmenin ve hücum etmenin yolunu arar. Hücum ruhunu kaybeden bir devrimin tedrici olarak yok oluşa gitmesi kaçınılmazdır. Che'nin devrimciliği en ağır geri çekilme durumunu yaşarken bile karşı saldırı için düşmanın en zayıf yanını arayan bir eylem sistematiğidir.

Che'de karakterize olan hücum ruhu ve atılımcı siyaset biçimini "maceracılık" olarak değerlendiren görüş açısı ise "devrimciliği" koşullara teslim eden ve geri çekilmenin yollarını arayan sinik bir ruh halidir. Bu ruh hali eşit olmayan kuvvetlerin çarpışmasından ve darbeler almaktan kaçınır. Gerekçe ise reel politikanın zorunluluklarıdır. Lakin bahsi geçen reel politikada karşı devrimin de sükunetle davrandığı görülmemiştir. Aksine karşı devrim, bu geri çekilişi son haddine kadar vardırmak ister. Hücum ruhunu maceracılık olarak değerlendiren hemen herkesin yukarıda bahsedilen son sınırı görmüş olması basit bir tesadüf değildir. Atılımcılığın karşısında sakınmacılık, bir devrimci öznenin kaçınması gereken ve  Che'nin de inatla uyardığı kötü bir bataklıktan başka bir şey değildir.

DEVRİMCİLİK YOLDA OLMAK DEĞİL YOLU AÇMAKTIR
Che için devrimcilik bir yol açma eylemidir. Her devrimin özgün ve biricik olduğu gerçeği yol açma eylemine konulan zorunlu bir işarettir. Bu olguya Küba Devrimi'nin gelişim çizgisinden bakılacak olursa Che ve Fidel'in elinde yeni bir yol açabilmek için genel doğrulardan daha fazlası yoktur. Ne var ki devrime bağlılıkları ve yol yürüme iradeleriyle buzu kırmayı başarmışlardır.

Che'nin tüm devrimci yaşamı gösteriyor ki eksikliklerini gidermiş ve hazır reçetelerini belirlemiş bir devrimci mücadele beklentisi beyhude bir çabadır. Hiçbir devrimin başlangıcında hazır parti örgütleri, tamamlanmış kadrolar, tam teçhizat silahlanmış bir ordu bulabilmek mümkün değildir. Che'nin politik öncülük tarifi, bu boşluğu iradi ve bilinçli bir çabayla doldurmak için eyleme girişmektir.

Aynı zamanda Che, devrimciliğin kabul gören tariflerinden biri olan yol ve yolculuk metaforuna da bir itirazdır. Çünkü Che'de devrimcilik bir yolun yolcusu olmaktan daha çok yola dökülenlere önderlik etmek ve yeni bir yol açabilmektir. Che'de devrimcilik ‘Yeni bir yol açacağız' diyen Kartacalı generalle, Ekim devriminin öngünlerinde 'İktidarı alacak devrimci bir parti mevcuttur' diyen Lenin'in bileşkesidir. Bugün Che'nin dünya devrimcilerine ilham verdiği kaynak onun öncülük tarzı ve isyancı ruhudur.

Bu bakımdan Che, öncünün kendisine devrimci sorular sorabilme cesaretini de temsil eder. Günümüzün ayaklanmalar dünyasına bakıp "devrimci önderlik sorunu vardır" demek, ya da ayaklanmaları devrimci önderlikler yaratamıyor diye mahkum etmek, Che'nin politik öncülük tarzının can çekişmesidir. Bu görüş açısında "Peki biz kimiz ve ne yapıyoruz" sorusu yoktur. Onun eylemi gelişmeleri uzaktan seyretmek ve sadece nesnel çıkarımlar yapmak değil, "Öncü benim" diyerek harekete geçmektir.

CHE TARZI DEVRİMCİLİK: DEVRİMDEN BAŞKA HAYAT YOKTUR
Bilindiği gibi Che, İspanyolcada seslenme nidası olduğu gibi insan anlamına da geliyor. Belki bu hoş bir tesadüften daha fazlası değil lakin önemli bir gerçeğe işaret ediyor. Çünkü Che gerçek bir insandır ve onun devrimciliği de her insan gibi kendi eyleminin ve koşullarının ürünüdür. Che'nin devrimcileşmesinde ve örnek bir devrimci prototip olarak öne çıkmasında herhangi bir doğa üstülük ya da tanrısallık gözükmez. Sıradan bir insanın başından geçebilecek her şey onda mevcuttur. Che'nin farklı yanı bir insanın başına gelebilecek olan ne varsa bunları devrimciliğe yük etmemesidir.

Che'nin omuzlarında devrimin ve devrimciliğin ihtiyaçları dışında başka bir sorumluluk yoktur. Çocukları, sevgilileri, üzüntüleri, hastalıkları, mesleği…  Hiç bir şey onun devrimcilik hızını yavaşlatabilecek engeller değildir. Düzenden getirilen hiç bir alışkanlığın devrimcinin dikkatini dağıtmasına müsaade etmez. Che. devrime yoğunlaşmış insanın en saf biçimidir.

Bu yüzdendir ki Che tarzı devrimcilik soyut bir kavram değil, hayatın içinde inşa edilmekte olandır. Onun mirası geriye dönüp bakmadan yüksüz bir devrimci olarak ilerleyebilmektir. Öyle ki Castro gibi değerli bir komutanı, devrimin en kıymetli insanlarını ve kendisini oğlu gibi seven bir halkı arkasında bıraktığında bile bir an olsun geriye dönüp "acaba" dememiştir. Sivrisineklerin, nemli ormanların, açlığın ve yokluğun savaşçısı olan Che'de "devrimden başka bir hayat yoktur." O, silahı kırılsa yumruklarıyla dövüşebilecek kadar yalın bir kavga insanıdır.

Bu bakımdan Che tarzı devrimcilik, yalnızca düzen gemilerini yakmak değildir. Aksine Che'de açığa çıkan, bir devrimcinin günlük hayatına sirayet eden "kaçamak" ihtimallerini ortadan kaldırmak ve bütün limanları tutuşturmaktır. Bir ayağı devrimde diğer ayağı düzende yaşamak, Che tarzı devrimciliğin kemirgenidir. Che'nin adanmışlığı "devrimden başka hayatları" reddetme kararlılığıdır. Kafaları ve yürekleri geriye çeken düzen zinciri kırıldıkça Che gerçek anlamını bulacak, onun adı tişörtlerde değil yüreklerde bir isyan çağrısı olarak taşınacaktır.

POLİTİK VE AHLAKİ BİR BAŞKALDIRI: SİLAHLI İSYAN
Devrimleri ve devrimcileri birer ikonaya dönüştürmek yanı sıra bu kavramların soylu anlamlarını çarpıtmak kapitalizmin temel uğraşları arasındadır. Ne var ki aradan geçen uzun yıllara rağmen dünya burjuvazisi Che Guevara'yı düzen içileştirmeyi başaramıyor. Che çizgisi düzenle barışmaz, Che ehlilleşmez.

Bir anlamda Che'nin devrimciliğini kızgın bir demire benzetmek mümkündür. Kim onu soğutmak için tutmak istediyse yanan kendisi olmuştur. Bunu sağlayan ise Che'nin tüm devrimci niteliklerinin üzerinde şekillendiği silahlı mücadele ve devrimci savaştır. Che'deki isyan ve uzlaşmazlık ruhunun gelip dayandığı yer onun gerillacılığından başka yerde aranmamalıdır.

Che, silahlanmanın ve düşmanın karşısına bir savaşçı olarak çıkmanın en güçlü ayrım çizgisi ve oldukça net bir mesaj taşıdığının farkındadır. Ancak Ernesto için devrimci savaş, politik anlamlarının yanı sıra ezilenlerin ahlaki başkaldırısını simgeler. Ezenlere meydan okumanın ve pervasızca düşmanın üzerine atılmanın karşılığıdır silahlı isyan. Bu duruş Bolivya dağlarına giderken annesine yazdığı mektubun satırlarında saklıdır. "Bir kez daha ayaklarımın altında Rosinante'yi hissediyorum" der Guevara. Elbette ki Che, bir hayalperest, ya da kendi ifadesiyle herkesin anladığı türden bir maceracı değildir. Lakin, Don Kişot'un ruhunu kuşanmıştır. Le Mancha'lı şövalyenin yel değirmenlerini dövdüğü mızrak Che'nin omzundaki tüfek olmuştur. Hesapsızlık ve cüreti, onun çapraz fişekliğidir.

Öyleyse bugün politik öncülükte, hücumda, atılımda, kopuş ve adanmışlıkta Che tarzı devrimciliği kuşanmak, devrimciliğe Che aşısı vurmak gerekiyor. Tıpkı Binbaşı Ernesto'nun söylediği gibi "Ölümün bin kez mevcut bir kavram ve zaferin yalnızca bir devrimcinin hayal edebileceği rüya olduğu anlarda ölümden ya da zaferden başka bir alternatif olmamacasına…" atılmak kavganın en ateşlisine.

*9 Ekim 1967'de Bolivya dağlarında ölümsüzleşen enternasyonal devrimci Ernesto Che Guevara'nın mücadelesi ve anısına saygıyla…