24 Kasım 2024 Pazar

Deniz Boran yazdı | Dayanışmacı enternasyonalizmin yeni tasfiyeci komployla imtihanı

Erdoğan şefliğindeki sömürgeci işgalci rejimin ABD-AB emperyalistlerinin onayı ve denetimi, KDP'nin işbirliğiyle yaşama geçirmeye çalıştığı tasfiyeci komploya karşı Rojava ve Medya Savunma Alanları aynı geleceği temsil ediyor. Rojava devriminin kazanımlarını, enternasyonalist niteliğini, dünya halklarının ve devrimci hareketin Rojava'daki kazandıklarını korumanın yolu bu komploya karşı dünya halklarını direniş cephesinde birleştirip dayanışmayı güçlendirmekten geçiyor.

Erdoğan şefliğindeki sömürgeci faşist rejim, 9 Şubat'ta Garê'ye hava ve kara saldırısı başlattı. KDP desteğiyle gerçekleştirilen saldırı, Medya Savunma Alanlarının kalıcı işgali ve Kürt özgürlük hareketinin yapısal kazanımlarının tasfiyesini amaçlıyor. KDP'nin desteği ve ortaklığı, emperyalist kuvvetlerin onayı ile gerçekleşen saldırı karşısında gerilla direniyor, Avrupa ve Rojava'da ise eylem çağrıları var.

ENTERNASYONALİZMİN DİRİLİŞİ
Rojava devriminin cins özgürlükçü, antisömürgeci, demokratik ve hakçı niteliklerde gelişmesi, onun sadece Kürt ulusunun kurtuluşu bakımından değil, başta Ortadoğu gelmek üzere bütün dünyada alternatif bir yönetim ve yaşam modeli olarak belirginleşmesini sağladı. O dönemin yaygın değişiyle "Rojava sadece Rojava değil"di.

Bölge nüfusu bakımından dikkate alınmayacak Kürdistan'ın Batısı, "tarihin sonunu" kabul etmeyen gençlerin ve emekçilerin dikkat merkezine oturdu. Özellikle de devrimci gençler bakımından Rojava artık bir "devrimci manyetik çekim merkezi"ydi. Rojava devriminin özgürlükçü, halkçı ve devrimci mekanı, ateş altında doğdu ve yürümeye başladı.

1 Kasım 2014 günü, Kobanê Enternasyonal Eylem Günü'nde, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'daki ekim serhildanından sonra beş ayrı kıtada, Avustralya, Şili, Venezuela, Tunus, Honduras, Ekvator, ABD, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Japonya da dahil olmak üzere dayanışma eylemleri düzenlendi.

Bu kitlesel devrimci etkinlik, küresel direniş ve dayanışma, aynı zamanda ABD öncülüğünde DAİŞ karşıtı Uluslararası Koalisyonunun oluşturulmasını ve DAİŞ karşıtı mücadelede o dönem YPG-YPJ ile taktik ittifaka zorlamıştı. Kendi önceliği olmamasına karşın, direniş ve silah talebi o dönem dünya halklarına o kadar mal olmuştu ki, ABD bunu geçiştiremezdi. Yani, cephe savunması kadar küresel siyasal denklemlerin kurulmasında da dayanışmacı enternasyonalizm, devrim safının aktif bir bileşeniydi.

Nasıl ki "Rojava sadece Rojava değil"di ise, emperyalist merkezlerde de Rojava ile dayanışma salt ve basit bir "dışsal dayanışma" değildi. Eylemin ajitatif içeriğinden bağımsız, bir dönem (özellikle de Efrîn saldırısı dönemi) Avrupa'da düzenlenen her dayanışma eylemi/etkinliği, aynı zamanda o ülke devletinin dış politikasına yöneliyordu. Her dayanışma eylemi, o ülke burjuvazisini de nesnel olarak hedefliyordu.

Bu nesnel zeminin oluşması enternasyonalizmin daha da fazla filizlenmesine hizmet etti. Kobanê öncesi ve anı doğrudan savaşçı devrimci katılım bakımından bir doruğu ifade ediyorsa, Kobanê ile Efrîn muharebesi arasındaki süreç, dünyanın her tarafında Kuzey Doğu Suriye ile dayanışmanın arttığı, organik karakter kazandığı bir süreç oldu.

Kuzey Doğu Suriye Federasyonu'nun ENKS ile anlaşması, ABD ile taktik-askeri ittifakı aşan görüşmeleri ve girişimleri, özetle Kürt burjuvazisi ve emperyalist güçlere kimi ekonomik ve politik tavizlerin verildiği bu eşikte enternasyonalist dayanışma zayıfladı. Devrimin içeriğini boşaltmak isteyen emperyalistler için enternasyonalist niteliğin tasfiyesi öncelikler arasındaydı. "Güney modeli" bir Rojava'yla "Rojava'yı Rojava'yla sınırlamak" istiyorlar.

Rojava'yı Medya Savunma Alanları ve gerilladan yalıtmak ise bu planı gerçekleştirmenin ikinci unsurudur. Zira, Medya Savunma Alanları ve gerilladan yalıtılmış bir Rojava devrimci ruhunu kaybetmiş olacaktı.

Buna karşın bölgedeki devrimci güçler kadar enternasyonalist dayanışma hareketi için de devrimin ideolojik değerleri ve devrimin kazanımlarını savunmanın öne çıkması gerektiği bir sürece girildi. Enternasyonalist hareket "yeni koşulları" geç kavradı. Devrimin "yeni durumunu" kavratma sorunu bir yana, emperyalist merkezlerdeki emekçi solun "elini kirletmeyen devrimcilik" ideolojik mükemmelliyetçiliği, şabloncu devrim algısı ve politika yapış zayıflığı bütün insanlığın "ortak gündemi" pandemi ile de birleşince Rojava ve Kürdistan'ın bir eğilim olarak gündemden düşmesine yol açtı.

SAVAŞ CEPHESİ
Garê saldırısı öncesi faşist şefliğin diplomasi trafiğini hatırlayalım.

Savaş bakanı Hulusi Akar, Hewler ve Bağdat'ı ziyaret etti. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas Ankara ziyaretinde mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu'yla görüştü.

Akar Berlin'i ziyaret edip Almanya Savunma Bakanı Kramp Karrenbauer ile görüştü. Karrenbauer daha öncesinden Yunanistan ve Kıbrıs Savunma Bakanlarıyla görüşmüştü.

Son olarak işgal harekatından hemen önce Tayyip Erdoğan Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüştü.

AB öncüsü Federal Almanya, TC ve KDP üçlüsünün merkezde durduğu, ama daha geniş bir diplomasi trafiğiyle saldırı için uygun koşullar yaratıldı. Doğu Akdeniz ve Libya krizinde Almanya'nın planlarına ve çıkarlarına uygun davranma, ABD ile ilişkilerde ise politik sürtüşmeleri azaltma taviziyle, işgal saldırısı için yeşil ışık aldı.

Anlaşılacağı üzere saldırı, tekil bir "sınır ötesi operasyon" değil. Saldırı, yeni bir uluslararası komplonun parçası olarak gerçekleşmektedir:

"Kuşkusuz bu yeni uluslararası tasfiyeci komployu yürüten başlıca güçlerden olan ABD, Türkiye ve KDP'nin, birbirini kesen ve ayrışan farklı amaçları olduğu hesaba katılsa da Kürt Özgürlük Hareketinin (KÖH) Rojava, Başûr ve Bakur'da tasfiye edilmesi ortak amaçtır. KÖH tasfiye edilmeden ne emperyalistler ne Türk sömürgecileri ne de işbirlikçi KDP amaçlarına ulaşamayacaklarını bilmektedirler. Bu nedenle her parçada ayrı ayrı mücadele yerine KÖH'ü üç parçada aynı anda kuşatarak tasfiyeye uğratma yoluna girdikleri görülüyor." (Arin Çiya, Kuşatma, Tasfiye, Ayrışma, Direniş; Marksist Teori Sayı 46)

Tıpkı Rojava'da olduğu gibi Almanya ve ABD, TC'nin işgalinin önünü açıyor, küresel meşruluğunu sağlıyor. TC'ye sağladıkları teknik ve askeri olanakları bir yana –ki silah ticareti de savaş suçu ve sorumluluğu kapsamında ele alınmalıdır– son saldırı konsepti ABD ve Almanya/AB'nin denetiminde gelişmektedir.

Dolayısıyla Avrupa'da her türlü dayanışma çalışması o ülke burjuvazisinin dış politikasını doğrudan hedeflemeye devam etmektedir. Bu durum, nesnel olarak emperyalist merkezlerde de saflaşma olanakları sağlamaktadır. Başka bir değişle, tıpkı Kobanê muharebesinde olduğu gibi, küresel siyasal denklemlerin kurulmasında dayanışmacı enternasyonalizm, devrim safının aktif bir bileşeni olabilir.

KÜRESEL DİRENİŞ CEPHESİ
Rojava'da kazanılan enternasyonalist nitelik, bir tarafta doğrudan devrimci katılımda, diğer tarafta yükselen dayanışma örgütlerinde somutlaştı. Yüzlerce enternasyonalist cephe savunmasına katıldı, yaralandı, onlarcası ölümsüzleşti. Kanada'dan Japonya'ya, AB'den Latin Amerika'ya dünyanın dört bir köşesinde, özellikle de Avrupa'da "Rojava'yı savunalım" (Defend Rojava) şiarı ile dayanışma eylemleri düzenlendi, komiteler ve platformlar kuruldu.

Emperyalistler "iyi Kürt-kötü Kürt", "meşru Kürt-terörist Kürt" denklemini kurarak işbirlikçi KDP'yi "meşru" olarak tanıtıp Rojava yönetiminin KÖH'den ayrışmasını, PKK ve gerillaya mesafe koymasını sağlamaya zorlarken, enternasyonalistler ve dayanışma hareketi direniş cephesini yeniden canlandırıp "Rojava ve Medya Savunma Alanlarını" aynı zeminden savunmalıdır.

Zira Erdoğan şefliğindeki sömürgeci işgalci rejimin ABD-AB emperyalistlerinin onayı ve denetimi, KDP'nin işbirliğiyle yaşama geçirmeye çalıştığı tasfiyeci komploya karşı Rojava ve Medya Savunma Alanları aynı geleceği temsil ediyor. Rojava devriminin kazanımlarını, enternasyonalist niteliğini, dünya halklarının ve devrimci hareketin Rojava'daki kazandıklarını korumanın yolu bu komploya karşı dünya halklarını direniş cephesinde birleştirip dayanışmayı güçlendirmekten geçiyor.

Rojava devriminin savunulmasında olduğu gibi Medya Savunma Alanları savunmasının da "sakin arka bahçeleri" yoktur.

Küresel direniş cephesi, söz konusu yeni tasfiyeci uluslararası komplonun boşa çıkarılmasında misyon sahibidir. Faşist şeflik rejiminin yıkılmasını hedefleyen bir devrimci seferberlik küresel direniş odakları tarafından sahiplenildiğinde, rejimin iç krizi derinleşir, yenilgisi yakınlaşır.