DEM Parti'li Aslan Ermeni Soykırımı'na ilişkin araştırma önergesi verdi
1915'te Ermenilerin ve ve Asuri/Süryanilerin maruz kaldığı soykırıma ilişkin Meclis'e araştırma önergesi veren DEM Parti milletvekili George Aslan, "Hristiyan halklarının maruz kaldığı acıların adının hakikate uygun biçimde konması ve tanınması, soykırım mağdurlarının 109 yıl sonra dahi olsa adalete kavuşması adına meclisin sorumluluk alması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mardin milletvekili George Aslan, 1915'te Ermenilerin ve ve Asuri/Süryanilerin maruz kaldığı soykırıma ilişkin Meclis'e araştırma önergesi verdi.
'ERMENİLERİN DÖRTTE ÜÇÜ YOK EDİLDİ'
Osmanlı döneminde nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan Hristiyan halkların 20. yüzyıl başından itibaren maruz kaldıkları katliam ve baskıcı uygulamalar sonucu azınlık durumuna düştüğünü ifade eden Aslan, önergenin gerekçe metninde "24 Nisan 1915 tarihinde İttihat ve Terakki hükümetinin kararıyla yüzlerce Ermeni siyasetçi, aydın ve yazar tutuklanıp sürgün edilmiş, ardından 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan Tehcir Kanunuyla ve devam eden yıllarda başta Ermeni halkı olmak üzere Asuri/Süryaniler ve Rumların büyük çoğunluğu kendi topraklarından sürülmüş veya katledilmiştir. Bu sürecin sonunda ülkenin demografik yapısı değiştirilmiştir. Anadolu'ya yayılmış ve 2 milyona yakın nüfusa sahip olan Ermenilerin yaklaşık dörtte üçü yok edilmiştir. Mardin, Hakkari, Siirt, Van ve Diyarbakır illerinde de yüz binlerce Asuri/Süryani katledilmiştir" ifadelerini kullandı.
Soykırımın demografik, toplumsal, kültürel ve ekonomik bir yok etme yöntemi olarak Hristiyan halkları derinden etkilediğini belirten Aslan, "Fiziki yok oluşun yanı sıra kilise, manastır, okul gibi pek çok dini, kültürel varlık ile kurum ve şahıslara ait çok sayıda taşınmaz mülklere el konulmuştur" dedi.
'İNKAR ETMEK BENZER SUÇLARIN YAŞANMASINA SEBEP OLDU'
Türkiye'deki resmi anlatının 1915'te yaşananları bir soykırım olarak değil, "doğal bir savaş tedbiri" olarak nitelendirdiğine dikkat çeken Aslan, "Ermeni, Rum ve Asuri/Süryani halklarının yaşadıkları katliamları savaş bağlamında inkâr etmek veya normalleştirmeye çalışmak, bu resmi tezin bir parçası olagelmiştir. Bu da günümüze kadar benzer suçların tekrar yaşanmasına neden olmuştur. Nitekim 6-7 Eylül 1955 pogromundan 28 Ocak 2024 Santa Maria Kilisesi saldırısına kadar özellikle Hristiyan azınlıklara karşı sayısız nefret suçu işlenmiştir. Üstelik bu saldırılar pek çok kez cezasız bırakılmıştır" dedi.
'MECLİS SORUMLULUK ALMALI'
"Soykırımın üzerinden 109 yıl geçmiş olmasına rağmen hala inkâr edilmektedir. Faillerin isimleri kamusal alanlara; sokaklara, parklara, okullara verilmektedir. Bu, toplumsal barışı ve soykırım mağduru milyonlarca insanın adalet duygusunu yaralayan bir uygulamadır. Hristiyan halklarının maruz kaldığı acıların adının hakikate uygun biçimde konması ve tanınması, soykırım mağdurlarının 109 yıl sonra dahi olsa adalete kavuşması adına meclisin sorumluluk alması gerekmektedir" diyen Aslan, soykırımı tanımanın ve özür dilemenin ne devleti, ne de halkı küçülteceğini söyledi.
1915'te yaşanan soykırımla gerçek bir yüzleşmenin Kürt meselesi başta olmak üzere kronikleşmiş pek çok sorunun çözümüne katkı sağlayacağını ifade eden Aslan, "Soykırımdan sorumlu kişi ve faillerin tespit ve teşhir edilmesi, toplumsal barış ve gerçek bir yüzleşme için hakikatin ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanması amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederim" dedi.