24 Kasım 2024 Pazar

DEM Parti: Halklarının ortak mücadelesini büyütmek temel görevimizdir

DEM Parti Meclisi, 21 Temmuz'da gerçekleştirdiği sonuç bildirgesinde, "Tüm toplumsal kesimleri sefalet koşullarına mahkum eden bu dönem, ancak dönüştürücü-radikal bir siyasal program ile dizginlenebilir. Bu amaçla; partimizin ekonomik ve sosyal haklar alanındaki söz, eylem ve örgütlenmesini ve ülkede yaşanan haksızlıklara karşı adalet mücadelesini güçlü kılmak adına genel ve hamasi söylemlerin ötesine geçen çalışmalar yapılacaktır" ifadeleri kullanıldı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi, 21 Temmuz'da güncel siyasal gelişmeleri değerlendirmek ve yakın dönem planlamalarını yapmak üzere Ankara'da toplandı.

Parti meclisi sonuç bildirgesinde, yerel seçimlerde aldığı yenilgiyle AKP-MHP ittifakının ciddi bir biçimde sarsıldığı ve "normalleşme" söylemleriyle yeni bir toparlanma sürecine girmeye çalıştığı kaydedildi. Açıklamada, "'İyileştirme' ve 'normalleştirme' politikaları, özü itibariyle kapitalist birikimin ve özel savaş rejiminin yeniden inşasından bağımsız değildir. Dolayısıyla bu girişim, AKP-MHP'nin temsil ettiği rejimi güçlendirici karaktere bürünmektedir" ifadeleri kullanıldı.

'İKTİDARIN İKİLİ DIŞ POLİTİKASI İFLAS ETTİ'
Dünya genelinde otoriter ve faşist iktidarlara karşı halkların özgür ve demokratik mücadelesinin devam ettiği belirtilen açıklamada, savaş ve işgal politikalarının kapitalizmin kendi geleceğini garantiye alması için dünya halklarına sunulduğu dile getirildi.

"Kuzey Suriye ve Federe Kürdistan Bölgesinde Türkiye'nin, Filistin'de İsrail'in, Ortadoğu'da İran, Rusya ve ABD'nin ve Ukrayna'da Rusya ve diğer hegemonik güçlerin varlığı çıkar ve paylaşım çatışmalarının artmasına neden olmaktadır. Halklara yönelik soykırımlar, enerji nakil hatları ve silahlanma yarışı üzerinden artan gerilimler ve uluslararası dengeler içinde Türkiye'nin de etkin bir katılımcısı olduğu güç kazanma yarışı sürmektedir. Özellikle Ortadoğu'daki işgalci politikalar, iktidarlar tarafından sermaye kesimlerine refah ve rant; halklara ise açlık, yoksulluk ve sefalet olarak dönmektedir" denilen açıklamada, iktidarın ikili dış politikasının iflas ettiği kaydedildi.

İktidarın içte ve dışta kurduğu tüm ilişkilerin, yürüttüğü diplomasi ve yapılan pazarlıkların amacının Kürt halkının inkar ve imhası olduğu belirtilen açıklamada, "13 yıldır sürdürdüğü Suriye politikasında gelinen noktada Kürt karşıtlığı üzerinden Esad ile görüşme talebi bu durumun açık göstergesidir. Türkiye'nin Irak, Suriye ve İran gibi bölge devletleriyle ve emperyalist güçlerle kurduğu tüm ilişkiler Kürt halkının kazanımlarının yok edilmesi üzerinedir" denildi.

'DÜNYA HALKLARININ DEĞİŞİM ARAYIŞI SÜRÜYOR'
Avrupa ülkelerinde seçimler sonucu kimi yerlerde muhafazakar ve sağ politikaların güçlendiği, kimi yerlerde de faşizme karşı alternatiflerin öne çıktığı belirtilen açıklama, şöyle devam etti: "Her ne kadar programındaki 'sol' özellikleri neredeyse silmiş olsa da İngiltere'deki İşçi Partisi'nin seçimi kazanması, seçmenin uzun süreli muhafazakar parti iktidarına bir tepki olarak okunmalıdır. İran seçimleri emperyalist güçlerin tasfiyesine karşı uzlaşı arayışının olduğu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Fransa'daki seçimlerin birinci turunda sol-sosyalist güçlerin ittifak çalışması, Türkiye'deki son genel seçimlerdeki ittifak politikamızın; sol-sosyalist ittifakın kazandığı ikinci tura giden süreç ise son yerel seçimlerde gerçekleştirdiğimiz kent uzlaşısına benzerlik taşıması nedeniyle bu iki politikamızın başarıyla sonuçlanabileceği umudunu göstermiş olması bakımından önemlidir."

'TECRİT BARIŞIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR'
İmralı adasında PKK lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan mutlak tecridin iktidar bloku için beka meselesine dönüştüğü vurgulanan açıklamada, "Cezaevlerinde gerçekleşen infaz yakmalar, binlerce hasta tutsağın varlığı ve 'kuyu tipi' hapishaneler tecrit politikasının bir uzantısı olarak yaşanmaktadır. Kürt sorununda demokratik çözüm ve Türkiye'nin demokratikleşmesi arayışı ile tecrit politikası bütünlüklü ele alınmak zorundadır" ifadeleri kullanıldı.

Savaş ve tecrit politikasıyla Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiren iktidarın ekonomik yıkım, yoksulluk ve sosyal yozlaşmayı halkların kaderi haline getirmek istediği ifade edilen açıklamada, "Faşizmin yönetim anlayışı olan tecride ve savaş politikalarına karşı mücadeleyi büyütecek ve barışın olanaklarını yaratacağız. Bunun için yerel seçim sonrasında AKP-MHP iktidarının ısrarla sürdürmeye çalıştığı kayyum politikasına karşı Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak direnişi yanıt olmuştur" denildi.

'EKMEK VE ADALET İÇİN MÜCADELE PROGRAMI'
İktidarın son on yıllık ekonomi politikaları sonucu iktisadi çöküntünün daha görünür hale geldiği belirtilen açıklamada, "İşçiler ve emekçiler adeta açlığa mahkum edilirken, zenginleşen kesimlerle yoksullar arasındaki eşitsizlik de daha çok büyümüştür. Hak temelli yaklaşımdan vazgeçilerek muhtaçlık odaklı yardımlara dönüştürülen sosyal destekler, insan yaşamının devamını sağlayacak temel ihtiyaçların karşılanmasını hedeflenmesine karşın, kapitalizmin yapısal krizi içerisinde istenilen sonuca ulaşamamış ve uzun erimli olarak sürdürülememiştir. Sosyal haklar için hak gasbına yönelik politikalara karşı politik bir mücadele ihtiyacı temel gündemlerimizden olacaktır" denildi.

Açıklamada, "Mücadeleyle kazandığı mevcut hakların gasp edilmesine karşı haklarını savunan kadınların örgütlü mücadelesi, hayvanlara yönelik katliam yasası çalışmalarına karşı hayvan hakları savunucularının karşı koyuşları, Öğretmenlik Meslek Kanununa yönelik eğitim emekçilerinin mücadelesi ve eğitim müfredatının bilimsel bilgiye ve inanç özgürlüğüne dayanmayan, tekçilik hedefini pekiştiren bir şekilde yenilenmesine karşı örgütlenen toplumsal muhalefet, iktidar blokunun bu dönemki hamlelerini geriletme potansiyeli taşımaktadır" ifadeleri kullanıldı.

'GENEL VE HAMASİ SÖYLEMLERİN ÖTESİNE GEÇECEĞİZ'
Açıklama, şöyle devam etti:
🔹"Tüm toplumsal kesimleri sefalet koşullarına mahkum eden bu dönem, ancak dönüştürücü-radikal bir siyasal program ile dizginlenebilir. Bu amaçla; partimizin ekonomik ve sosyal haklar alanındaki söz, eylem ve örgütlenmesini ve ülkede yaşanan haksızlıklara karşı adalet mücadelesini güçlü kılmak adına genel ve hamasi söylemlerin ötesine geçen çalışmalar yapılacaktır. Bu çerçevede 19 Temmuz'da Mardin'deki tarım mitingiyle startını verdiğimiz Ekmek ve Adalet Buluşmalarının bir mücadele programına dönüşmesine yönelik faaliyetler büyütülerek devam edecektir.
🔹İktidar blokuna güçlü bir karşı koyuş hattı örebilmek için Van ve Hakkari kayyumlarına karşı gerçekleştirilen direnişte açığa çıkan 'emek ve demokrasi cephesi'nin geniş ittifakının potansiyelini hayata geçirme sorumluluğunu taşıyoruz. Bu nedenle, mücadeleyi sadece partimizle sınırlı bırakmayan, tüm sorunları içine alarak çoklu krize karşı çoklu mücadele hattını oluşturmak için farklı toplumsal alanları ve temsilcilerini kapsayan ittifak-cephe çalışmalarını hızlandıracak ve büyüteceğiz. Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak mücadele hattını büyütmek ve kalıcı hale getirmek faşizme karşı önümüzde duran en temel görevdir.
🔹İdeolojik-politik hattımız çerçevesinde örgütlerimizi güçlendirmek bu dönem önceliklerimiz arasındadır. Bu kapsamda, Parti Okulu çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Merkeziyetçi, otoriter, anti-demokratik ve bürokratik hakim yaklaşıma karşı daha özgürlükçü ve bilimsel bir eğitim politikasını parti yapımız içerisinde hayata geçireceğiz. Eşitler arası, demokratik, antikapitalist, kadın özgürlükçü, ekolojist ve emekten, barıştan, özgürlükten ve adaletten yana olan eğitim faaliyetlerimizle parti örgütlenmemiz güçlendirilecektir.
🔹Eylül 2024'te gerçekleştireceğimiz Merkezi Örgütlenme Konferansı ve öncesinde yapılacak il konferansları ile ilçe-il kongre süreci bu güçlenmenin pratikteki karşılığı olacaktır."