DAİŞ'li Yakup Şahin'in hem izlendiği hem dinlendiği ortaya çıktı
10 Ekim katliamını gerçekleştiren iki canlı bombayı Ankara'ya getiren ve eskortluk yapan, ayrıca Suruç katliamı davasının tek tutuklu sanığı olan Yakup Şahin'in hem fiziki olarak takip edildiği hem de telefonunu dinlendiğinin ortaya çıktığı Ankara katliamı davasında, savcılık esasa ilişkin savunmasını sundu. Erman Ekinci'nin "Anayasal düzeni ihlal"den diğer sanıkların ise "kasten öldürme" suçundan cezalandırılmasını isteyen savcılık, on sanık hakkında ise beraat talebinde bulundu. Savcılık, Ekinci'nin "insanlığa karşı suç"tan cezalandırılmasını istemedi.
10 Ekim Ankara katliamının firari sanıkları yönünden ayrılan dosyasındaki 24. duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emek Partisi (EMEP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), CHP, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi yöneticilerinin yanı sıra birçok kurum temsilcisi duruşmaya katıldı.
Ana davadan tutuklu sanıkların 4'ü Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşma, kimlik tespitinin ardından başladı. "İnsanlığa karşı suç" tanımına ilişkin uzman raporlarının okunmasının ardından savcılık esasa ilişkin mütalaasını sundu. Savcılık, sanık Erman Ekinci'nin "Anayasal düzeni ihlal"den, diğer sanıkların "Kasten öldürme" suçundan cezalandırılmasını isterken, 10 sanık hakkında ise beraat talebinde bulundu. Savcı, ayrıca mütalaasında Erman Ekici hakkında "İnsanlığa karşı suç"tan ise ceza istemedi.
Mütalaanın ardından katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, mahkeme heyetine tepki gösterdi, davanın peşini bırakmayacaklarını vurguladı.
'BOMBACILARA ESKORTLUK YAPAN ŞAHİN HEM İZLENİYOR HEM DE DİNLENİYORDU'
Bugün görülen duruşmada avukatlar bir dilekçe sundu ve katliam öncesinde iki canlı bombayı Ankara'ya getiren ve eskortluk yapan DAİŞ üyesi Yakup Şahin'in telefonlarının katliamdan 3 gün önce emniyet tarafından dinlendiği ve fiziki olarak takip edildiği ortaya çıktı. 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu'nun ulaştığı belgeye göre; Antep'in Nizip ilçesinde gübre bayisinden amonyum nitrat almaya çalıştığının ihbar edilmesi üzerine İl Emniyet Müdürlüğü, Ekim 2015'te Yakup Şahin hakkında işlem başlattı. Nizip Emniyet Müdürlüğü'nün yazısı üzerine, Antep İstihbarat Şube Müdürlüğü, 1 Ekim 2015 tarihinde Yakup Şahin ile ilgili bilgileri Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na bildirdi. Aynı zamanda Antep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından katliamdan 5 gün önce yani, 5 Ekim 2015 tarihinde Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden Yakub Şahin ile ilgili iletişime müdahale tedbir kararı talep edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi de 7 Ekim 2015 tarihinde Yakup Şahin hakkında iletişime müdahale kararı alındı. Yani katliamdan 3 gün önce, bombacılara eskortluk yapan Yakup Şahin'in hem telefonları dinleniyor hem de fiziki olarak izleniyordu.
'DOSYAYA GELEN BÜTÜN DELİLLERİ YOK SAYMAKTIR'
Mütalaaya karşı söz alan Avukat Erkan Ünivar, "8 yıldır söylüyoruz; hala deliler toplanmadı. Esas hakkında mütalaa verilecek bir aşamada değiliz. Hala dosyaya deliller geliyor ve bu aşamada esasa dair mütalaa verilemez. Savcı ısrarla eski mütalaayı esas alıyor. Patlama emrinin İbrahim Bala'dan alındığı ısrarla söyleniliyor fakat bunun böyle olmadığını isimle, delille açıkladık. Tercüman aracılığıyla yabancı birinden alınmış talimat ama hala sunduğumuz deliller okunmuyor, dikkate alınmıyor ve ilk aşamadaki iddianame ile yargılama yapılıyor. Bununla yargılama yapılamaz ve hüküm kurulamaz. Bu, dosyaya gelen bütün delilleri yok saymaktır" diye belirtti.
'BİLGİ VE BELGELER SAKLANIYOR'
Ünivar, yargılamaya ilişkin şunları belirtti: "Kamu görevlilerine ilişkin Gaziantep'e başvurmadan önce sizden de Gaziantep Emniyeti'nin buradaki sorumluluğuna ilişkin delillerin toplanması için talepte bulunduk ama bu talebimizi reddettiniz. Bilgi ve belgeler bizden hala saklanıyor. Emniyet bu katliamı izledi. Yakup Şahin'in emniyet tarafından izlendiğini örneğin bilmiyorduk ve bu yeni bir delil olarak yer alıyor. Bunu değerlendirmeniz gerekir. İstihbarat zafiyetinin olup olmadığı tartışması yaşanıyordu ancak o dönem siyasilerin açıklamalarına baktığımızda Ahmet Davutoğlu bazı açıklamalar yapmıştı; 'Türkiye'de intihar eylemi yapacak isimlerin listesi dahi var, bunları takip ediyorsunuz…' Yani isim biliniyor demektir bu. İstihbarat bilgisi vardı ama buna rağmen müdahale edilmedi. Devletin ve kamu görevlilerinin bu katliamda sorumlu olduğu açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. O nedenle bilgi ve belge taleplerimizi artık bu katliamın aydınlatılması için kabul edilmesi gerekiyor.
'EMNİYET YALAN BEYANDA BULUNDU'
"Yakup Şahin'in telefon konuşmalarının emniyet tarafından dinlendiği de ortaya çıktı. Yakup Şahin hakkında iletişime müdahale tedbir kararlarını talep ettik ama mahkemeniz defalarca reddetti. Kayıtları alamadık ve 2022 yılında Gaziantep Emniyeti bu kararın olmadığını, iletişime müdahale tedbir kararları olmadığını söylüyor. Ama aynı şekilde müfettiş bu belgeleri talep edince evet tedbir var diyor. Yani Gaziantep Emniyeti açıkça mahkemenize yalan beyanda bulunuyor. Size 'yok', müfettişe 'var' diyor. Mahkemenizi yanıltıyor ve bu konuda suç duyurusunda bulunmanızı istiyoruz. Dava sonucu ulaşabildiğimiz müfettiş raporunu dahi emniyet, sansür uygulayarak bize teslim etti. Kendi hazırladıkları raporu bile sansürlediler neden çünkü sorumlulukları var, ortaya çıkacak şeyler var. Aradan 8 yıl geçti hala polisin teknik takibe aldığı 3 kişinin isimlerini dahi bilmiyoruz ulaşamıyoruz. Açık açık bu katliamın delilleri emniyet ve savcılık tarafından gizlenmiştir. Savcılar da bunu gizliyor, delilleri saklıyorlar. Bu nedenle yargılama başından beri gerçek sanıklarla, gerçek delillerle yapılmıyor artık bu tutumdan çıkmanızı bekliyoruz. Buradaki ailelere borçlu olduğunuz bir adalet var. Bu gerçeklere rağmen 'önümüze gelen 14-15 IŞİD'liyi yargılarız ve bu dosyayı kapatırız' diyemezsiniz."
'TARİHE NASIL GEÇECEKSİNİZ?'
Esas hakkında bugün beyanda bulunmayacaklarını ve heyetin davayı bitirmeye yönelik yaklaşımına değinen dava avukatları, "Bugün beraat verirseniz 'Anayasal Düzeni İhlal' suçundan da veremezsiniz. Bu aşamada, 'İnsanlığa Karşı İşlenen Suç'tan ilk iddianame hazırlanan bu davada beraat veren heyet olarak mı, yoksa 10 Ekim Gar Katliamında 'İnsanlığa Karşı İşlenen Suç'tan ceza veren ilk heyet olarak mı tarihe geçeceksiniz? Sorumuz budur" diye belirtti.
SANIK DEVLETİ SUÇLADI
Verilen aranın ardından sanıklara mütalaaya dair son sözleri soruldu. Tutuklu sanık Resul Demir, iddianamenin Yakup Şahin'in beyanları üzerine oluşturulduğunu ve eksik olduğunu söyleyerek, "Karşı tarafta olmama rağmen dava avukatlarının deliller eksik, deliller dikkate alınmadı beyanlarına katılıyorum. İki tarafa birden ihanet ediyorsunuz. Bize katil diyerek karşılarına çıkarıp gerçekler gizleniliyor. İddianameyi hazırlayan savcı ve önceki mahkeme başkanı Yargıtay'a gitti konumlandı, koltuk kaptı. Şimdiki savcı da bunu yapmaya çalışıyor. İşinize gelen ifadeleri cımbızla çekip alıyorsunuz, diğerlerini sakladınız. Savcı, 9 klasör dosyayı gizledi, delil karartı. Suçlu sizsiniz" dedi.
Aileler, Resul Demir'e "Biz bu yalanları defalarca dinledik. Katil" şeklinde tepki gösterdi. Bunun üzerine fail Resul Demir ailelere hakaret etti.
26 HAZİRAN'A ERTELENDİ
Erman Ekici ve İbrahim Halil Alçay esasa ilişkin ek süre isteyerek savunmasını yapmadı. Ardından mahkeme heyeti ara kararında, tutuklu faillere savunma için ek süre vererek, avukatların taleplerinin reddine ve tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Duruşma, 26 Haziran'a ertelendi.