3 Ekim 2024 Perşembe

Cumartesi Anneleri: Faik Candan dosyasında cezasızlığa son verin

Ankara'da gözaltına alınarak katledilen ve cansız bedeni bir araziye atılan Avukat Faik Candan'ın davasındaki cezasızlığa son verilmesi için çağrı yapan Cumartesi Anneleri, İstinaf Mahkemesi'ne hukuka ve adalet uygun bir karar vermesi için çağrı yaptı.

Cumartesi Anneleri, 821. haftalarında gözaltında katledilen Avukat Faik Candan'ın akıbetini sordu, faillerinin yargılanmasını istedi. 

İBRAHİM CANDAN: DEVLET KATLİAMLARIN HESABINI VERMELİDİR
Korona salgını nedeniyle sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada ilk olarak Faik Candan'ın amcası İbrahim Candan konuştu. Yiğeninin, Ankara Sıhhiye'de kontrgerilla tarafınran gözaltına alındığı ve 8 günlük işkenceli sorgudan geçirdiğini aktaran İbrahim Candan, "Kontrgerilla daha sonra Faik Candan'ı Mehmet Ağar'ın adamlarına veriyor. Mehmet Ağar'ın adamları aynı gün Ankara'nın Bağlar kırsalında kurşuna diziyor, bir araziye atıyor" dedi. 

ÇHD ve ailesi olarak tüm yasal yollara başvurduklarını söyleyen Candan, eski özel harekat polis olan devletin tetikçiliğini yapan Ayhan Çarkın, verdiği ifadelerde tüm gerçeği anlattığını hatırlattı.  Aynı zamanda eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün de verdiği ifadeleri hatırlatan Candan, "'Adeta Kürt'ün kanı devletin eline bulaşmıştır' dediler, her şeyi 'vatan millet' için yaptıklarını savunarak yaptıkların itiraf ettiler" diye konuştu. 

Candan, Cumartesi Anneleri'yle birlikte, sorumlular yargılanana kadar davanın peşini bırakmayacaklarını söyledi, "Devlet bu katliamların hesabını vermelidir. Bizler, kayıp yakınları ve vatandaşlar olarak bu mücadeleyi sürdükmekte zaten kararlıyız" diyerek sözlerini tamamladı. 

AV. KANAT: SORUŞTURMA AŞAMASINDA HİÇ BİR ŞEY YAPMADI
Candan ailesinin avukatı Levent Kanat, 1994 yılının Aralık ayında bir anda ortadan kaybolan Candan'ın 10 gün sonra bulunduğunu hatırlatarak, "Faik'i öldürenler bir mesaj vermişti; gözü kıravatla kapatılmıştı" dedi. Faik Candan'ın cansız bedeninin getirilip Bala'ya atılmasına tanık olan çobanın tanıklıklarını hatırlatan Avukat Kanat, Bala Savcılığı'nın uzun yıllar boyunca açılan soruşturma dosyasında hiç bir şey yapmadığını, sadece tüm kayıp dosyalarında olduğu gibi uzun yıllar "daimi arama tutanağı"nın tutulduğunu kaydetti. 

'KAYIP VE AİLELERİN AVUKATLARI DELİLLERİ TOPLADI, MAHKEME DEĞİL'
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Candan'ın da aralarında olduğu çok sayıda kayıbını dosyasının birleştirdiğini söyleyen Kanat, "Kendince derinleştirdi! Sonuçta dönemin etkili yetkili kişilerinin suçlandığı, 19 kişinin tahammüden öldürülmesinden sorumlu tuttuğu, dolayısıyla ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezalandırılması için haklarında iddianem düzenlendi. Yargılama süresi boyunca mahkeme, kamu adına bir delil toplamadı. Toplanan tüm deliller kayıplar ve ailelerinin avukatları tarafından toplandı. Sonuçta da şaşırtıcı değil ama üzücü olan beraat kararını verdi. Dosya istinaf aşamasında."

'HUKUKA VE ADALETE UYGUN BİR KARAR VERİN'
Haftanın açıklamasını Hatice Korkmaz okudu. Devletlerin insan hakları ihlaline ilişkin kapsamlı, tarafsız ve bağımsız soruşturmalar yürütmek, suçun işlenmesinde sorumlu olanları yargılayıp cezalandırılmalarını sağlamakla yükümlü oldukların vurgulayan Korkmaz, Türkiye'de devletin u yükümlülüklerini yerine getirmediğini söyledi. Korkmaz, "Devlet görevlilerinin taraf olduğu davalarda yargı makamlarının hakkı ihlal edilenleri değil, hakkı ihlal eden devleti koruma refleksiyle hareket etmeleri davaların cezasızlıkla sonuçlanmasına neden oluyor" dedi.

Bu dosyalardan birinin de 26 yıl önce gözaltına alınarak katledilen Avukat Faki Candan'ın dosyası olduğunu hatırlatan Korkmaz, istinafa taşınan davada üst mahkemeyi, hukuka ve adalete uygun yeni bir karar vermesi için göreve çağırdı.

Korkmaz, Faik Candan ve tüm kayıplar için adalet istemekten, 122 haftadır kayıp yakınlarına kapatılan, kayıplarla buluşma mekanı olan Galatasaray'dan da vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.

NE OLMUŞTU?
32 yaşındaki 2 çocuk babası avukat Faik Candan Ankara'da yaşıyordu. 1991-1993 döneminde HEP Ankara İl Başkanlığı yapan Candan'ın göreve geldiği tarihten itibaren polis takibinde olduğu, beyaz bir Toros tarafından takip edildiği ve ölüm tehditleri aldığı ailesi ve yakın çevresi tarafından biliniyordu. Kardeşi içinde İbrahim Şahin ve Abdullah Çatlı'nın olduğu bir aracı Candan'ın evinin önünde görmüş ve onların mekân tespiti yaptıklarına tanık olmuştu.

Faik Candan, 2 Aralık 1994 tarihinde Sıhhiye'deki bir pizzacıda iki arkadaşı ile birlikte öğlen yemeği yedikten sonra Küçükesat'taki Türk Ticaret Bankası'na gitti. Bankadan ayrıldıktan sonra kendisinden haber alınamadı.

Ailesi, Çağdaş Hukukçular Derneği ve İnsan Hakları Derneği Faik Candan'ın bulunması için emniyete, savcılığa, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'ye ve İnsan Hakları Bakanı Azimet Köylüoğlu'na başvuruda bulundu.

Candan'ın avukat arkadaşları, 2 Aralık günü saat 15:00 sıralarında dört kişi tarafından beyaz renkli Renault marka otomobille kaçırılan bir kişinin "Ben Avukat Faik Candan" diye bağırdığını söyleyen bir tanık olduğunu ama can güvenliği nedeniyle konuşmadığını kamuoyu ile paylaştı.

12 gün boyunca gözaltına alındığı reddedilen Candan'ın cansız bedeni, 14 Aralık 1994 tarihinde bir çoban tarafından bulundu. Yakından atılan dört kurşunla infaz edilen Faik Candan, gözleri kravatla bağlanmış halde Ankara Bala ilçesi Ergin Yaylası yolu kenarındaki bir kanalın içindeydi. Üzerinde kimliğini belirleyecek herhangi bir belge olmadığı gibi cüzdan, saat gibi kişisel eşyaları da yoktu.

Eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın 26 Mart 2011 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde ve 05 Haziran 2011 tarihinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde alınan sorgusunda; Faik Candan'ın kaçırılması ve öldürülmesi ile ilgili olayları tüm detayları ile anlattı. Savcılık Çarkın'ın beyanlarının olayla örtüştüğünü, yer gösterme işleminin de beyanını doğrular nitelikte olduğunu değerlendirdi.

Yürütülen soruşturma sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir iddianame hazırladı. 19 Aralık 2013 tarihli iddianamede Faik Candan'ı öldürme eyleminin örgütlü bir faaliyet çerçevesinde Mehmet Kemal Ağar, Mehmet Korkut Eken ve İbrahim Şahin'in bilgisi, azmettirmesi ve talimatlandırması sonucunda işlendiği ve eylemin icrasını İbrahim Şahin'e bağlı Siirtliler grubu içerisinde yer alan 11 polisin gerçekleştirdikleri yazıldı. İddianame Mahkeme tarafından kabul edildi. Açılan davanın ilk duruşması 16 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşti. Ancak Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Aralık 2019 tarihli Karar duruşmasında Faik Candan'ın kaybedilmesi ve öldürülmesi ile ilgili eylemden tüm sanıkların beraatlerine karar verdi. 90'lı yıllarda işlenen gözaltında kaybetme suçlarıyla ilgili açılan diğer davalarda olduğu gibi olayla örtüşen tanıklıklara, suça iştirak edenlerin itiraflarına rağmen bu dava da cezasızlıkla sonuçlandı.