25 Kasım 2024 Pazartesi

'Çocuk enternasyonali kurulmalı'

"Çocuk haklarıyla çocuktur" panelinde konuşan Sosyolog Özgür Aktütün, "Çocukların haklarıyla ilgili mücadele alanları yaratmak ve bu alanları onlara tanımak için çocuk enternasyonali kurulabilir" önerisinde bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Çocuk Hakları Komisyonu tarafından İHD İstanbul Şube binasında "Çocuk haklarıyla çocuktur" paneli düzenlendi. Panelin konuşmacıları arasında Sosyolog Özgür Aktütün, Avukat Seda Akço Bilen ve Yrd. Doç. Dr. Dilek Çelik yer aldı.
 
Çocukluğun bir icat olduğunu ve Avrupa'da icat edildiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Sosyolog Özgür Aktütün, "Çocuklarda ne haklar kategorisinde ne de günlük yaşamda herhangi bir ayrım göremezsiniz. Çocukluğun bir ayrı kategori olarak ortaya çıkması biyoloji ve tıbbın sayesinde ortaya çıkmıştır. Bu iki bilimin çocukluk tanımlamasından sonra çocuk hakları ortaya çıkmıştır" dedi.
 
'ALİ CENGİZ OYUNLARI'
 
Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin Ocak 1990'da ortaya çıktığını hatırlatan Aktütün, "Bu metin aslında çocuk alanlarında Ali Cengiz oyunları yapar. Baktığımız zaman bu sözleşme uluslararası hukuk alanını koruyan metin alanındadır. Milletler Cemiyeti'nin Çocuk Hakları Sözleşmesi'nden oluşturulmuştur. Birinci maddesi ise çocuğun tanımı üzerine kurgulanmıştır. Ancak bu tanım kültürel ve tarihsel öğelerden bağımsızlaştırılamamıştır. Çocukluk tanımı kültürel öğelerden arındırılmadığı sürece de günümüzdeki sorunlar devam edecektir" diye belirtti.
 
Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin düzenlemiş olduğu hakların dört kategoride sınıflandırılabileceğini kaydeden Aktütün, bu sözleşmenin 54 maddeden oluşmuş haklar manzumesi olduğunu belirtti. Toplumun üyesi olma hakkına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Aktütün, "Eğer çocuklar şekillendirilmesi gereken ve müdahele edilmediği müddetçe gelecekte sorun teşkil edecek nesneler ise bir toplumun üyesi nasıl yapılabilirler? Bunun cevabı sadece ideolojik yükleme mi? Hakların kullanılmasıyla ilgili toplumun bakış açısı burada devreye giriyor. Bahsetmiş olduğumuz Ali Cengiz oyunları toplumun üyesi olma hakkında ortaya çıkıyor. Çocuk hakları meselesinin özellikle çocuk ihmal ve istismarı meselelerinin kadın haklarıyla alakalı. Kadın hakları sorununu tartışıp belli bir yere gelinmezse çocuklarla ilgili de bir yere gelemeyiz. Bunlar birbiriyle alakalı meseleler. İstismar ve ihmal önlenmek isteniyorsa kadının güçlendirilmesi gerekiyor. Uygulamada karşılaşılan sorunlarla ilgili savunuculuk rolü iyi üstlenilmeli" diye kaydetti.
 
Çocuklarla ilgili verilerin korunması ve toplanması, gelecekte korunmalarıyla ilgili idari yapıyla olan ilişkilerde çok ciddi sıkıntılar yaşanabildiğini söyleyen Aktütün, çözüm olarak da çocuk enternasyonali kurmayı önerdi. Aktütün, "Çocuk Hakları konusunda çalışmak ve bir şeyler üretmek için meseleleri iyi tartışmak ve olduğunuz yerdeki çocuklarla ilişkilenme biçimini doğru kurmanız gerekiyor. Bu konuda harekete geçmek, başka forma geçmek zorundayız. Rakamlara inanmıyorum ama Avrupa'da on bin çocuk kayıp deniliyor. O zaman aklıma çözüm adına şu geliyor: Bir çocuk enternasyonali kurmak, enternasyonal platform yaratmak kendi haklarıyla ilgili mücadele  edebilecekleri bir alan yaratmak ve bu alanı onlara tanımak gerekiyor" ifadelerinde bulundu.
 
'ÇOCUK HAKLARI KONUSUNDA NELER YAPILIYOR'
 
Çocuk Hakları konusunda neler yapılıyor ve neler yapılabilir konusunu katılımcılardan aldığı sorularla cevaplayan Avukat Seda Akço Bilen de ilk olarak "Çocuk hakkı ihlali sayılabilecek davranış ve tutumlar nelerdir" sorusunun yanıtını değerlendirdi.  Çocuğun korunma hakkının bir hak olduğunu belirten Bilen, "Çalışmak kötü bir şey değildir ancak çocukların çalışması istenmiyor. Neden istenmiyor? Çünkü çalışma koşulları iyi değil. Bu sebeple, koşulları kötü olan çalışma şekli istenmiyor. Ancak çocuklar çalıştırılmasın diyerek onları çalışma yaşamının dışına itiyoruz. Bu gerekli değil. Çocuklar digital dünyada biz yetişkinlerden daha fazla iş yaparken onları dışlamak doğru değil. Çocuklar mahallede bakkallarda çalışabiliyorken toplumsal yaşama katılım anlamında biz yetişkinlerden daha iyiler. Şimdi biz bunu engellersek toplumsal yaşama katılımlarını nasıl ve hangi araçlarla sağlayacağız? Herşeyden çıkardığımız zaman topluma katılabilecekleri araç bulamazlar. Toplumdan uzaklaştırma durumu bir çocuk hakkı ihlaline yol açıyor. Ve bu müdahale sonucu yeni bir hak ihlali ortaya çıkıyor" dedi.
 
Çocukları cinsel istismardan korumak için sadece ceza hukukunun mevcut bulunduğu zaman yine başka bir hak ihlalinin ortaya çıktığına da değinen Bilen, şöyle konuştu: "Nasıl bir yetişkin olduğumuz ve etrafımızdaki çocuklarla nasıl ilişki kurduğumuzu düşünmemiz gerekiyor. 'Çocukları erken yaşta evlendirmeyin', 'Evlenmelerine göz yummayın' diye bir tutum geliştiriyoruz. Peki çocuk yetişkin ilişkisindeki tutumumuzu nasıl değiştireceğiz? Her şey bizim elimizde ve bu mücadele bireysel bir mücadeledir demek istemiyorum. Gündelik yaşamda mücadelemizin aksi yaşamları üretmeye devam ediyoruz. O yaşamlarda ürettiklerimiz herşeyi etkiliyor. Başkalarının yaşadığı ya da yaşattığı veya birilerinin ürettiği bir sorun değil. Toplu olarak hepimizin ürettiği sorunlar."
 
İstismar noktasında doğru politikalar üretmek ve olumlu sonuçlandırmak adına rakamlara ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Bilen, "Bu yıl ne kadar çocuk istismara uğramış diye baktığımız zaman sayılara ihtiyaç var. Çocuklar arasında olan bir olay mı yoksa yetişkin tarafından mı yapılmış bir olay. Çocuklar arasında olanların ne kadarı akranları arasında olan olaylar. Bu ayrımlarda doğru işlenmiş verilere sahip olursak doğru politikalar yaratabiliriz" dedi.
 
'PSİKOLOJİDEKİ SEMPTOMLAR HUKUKTA SUÇ OLUYOR'
 
Adli sistemde çocuk, travmalar ve ruh sağlığı hizmetlerine erişim hakkı ile ilgili konuşan Yrd. Doç. Dr. Dilek Çelik ise "Psikolojide ruhsal ve travma sonucunda oluşan semptomlar diye ortaya çıkan durum, hukukta suç olarak kabul ediliyor. Doğdukları andan suç eylemi gerçekleşene kadar nerelerde suç eylemi gerçekleşme kırılması yaşanmıştır diye bir araştırma yapmıştım. Herhangi bir deneyimden dolayı kırılma yaşamış çocukları zamanında bulup önlem alma noktasında bir şeyler yapsak belki de bu duruma kadar gelmeyecek" diye belirtti. 
 
Cezaevi koşullarında ruh sağlığı hizmetlerine ulaşma noktasında çok büyük problemler olduğunu kaydeden Çelik, tutuklu yargılanma süreci devam ettiği için çocukların yetişkinlerinkine benzer koşullarla yaşaması çok sıkıntılı bir durum olduğunun altını çizdi. Suça sürüklenen çocuklarda ruh sağlığı hizmetlerinin gerçekleştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Çelik, "Hayatın normal akışını sekteye uğratan bir takım karşılaşabileceğimiz durumlar travmalardır. Travmatik olaylar olağandışıdır" şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
 
Panel katılımcıların sorularının ardından sona erdi.