24 Kasım 2024 Pazar

Çelik: Sovyetlerde kadınlar toplumsal yaşam deneyimlerine sahipti

Abstrakt Dergi'nin düzenlediği "Ekim Devrimi'nin 100. Yılında Sosyalizmin Güncelliği Sempozyumu"nun ikinci oturumunda "Ekim Devrimi'nin Deneyimleri" anlatıldı. Bu oturumda konuşan Mukaddes Erdoğdu Çelik, kadınların Sovyetlerde erkekten kurtulmak ve toplumsal yaşam deneyimlerine sahip olduğunu söyledi.

Akademik, politik ve popüler yayın yapan internet dergisi Abstrakt Dergi'nin düzenlediği "Ekim Devrimi'nin 100. Yılında Sosyalizmin Güncelliği Sempozyumu" Ankara'da Tüm-Bel-Sen Genel Merkezi'nde gerçekleştirildi.

Sempozyumun "Ekim Devrimi'nin Deneyimleri" adlı ikinci oturumunda Alp Altınörs, Emel Akal, Mukaddes Erdoğdu Çelik ve Nuray Sancar yer aldı. Oturumda ilk sözü alan Alp Altınörs, "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı beyaz generallerin altını oymaya çalıştığı bir şeydi" diyerek sözlerine başladı. Sovyetler Birliği'nde sovyet cumhuriyetinin kuruluşu ve yönetim biçimini anlatan Altınörs, bu ülkelerin ayrılma hakkına her zaman sahip olduklarını, Lenin'in ayrılma hakkını halkları gönüllü olarak birleştirici bir hak olarak gördüğünü ifade etti.

Altınörs, SSCB'nin 16 cumhuriyetten oluştuğunu, bunların yanısıra nüfusu 1 milyondan fazla olan yerlerde özerk bölgeler, daha küçük olan yerlerde oblast, daha da küçük olan bölgelerde mıntıka, mıntıkadan da küçük alan mevcutsa milliyet sovyeti kurulduğunu aktardı. Milliyet Sovyetlerinin Yahudiler bakımından bir çözüm haline geldiği önceki dönemlerde yoğun Yahudi katliamları yaşanırken milliyet sovyetleriyle dağınık yaşayan Yahudilerin haklarının güvence altına alındığını söyledi.

'91 Mart referandumuna değinen Altınörs, hiçbir birlik cumhuriyetinin ayrılma kararı almadığını, yüksek katılım oranıyla birliğin devamını istediğini ifade eden Altınörs, Yeltsin ve Gorbaçov etrafında şekillenen kapitalist unsurlar tarafından dağıtıldığını kaydetti.

Altınörs'den sonra sunum yapan akademisyen Emel Akal, Sovyetler öncesi bölge müslümanlarının yoğun baskıya uğradığını anlattı. 1917 Şubat söz konusu olduğunda Rusya'da kıyamet kopmuştur ancak bu oldukça güzel, umarım bizim de göreceğimiz bir kıyamettir. 1917 Şubat sonrasında tüm Rusya'da, tüm halkların, mezheplerin örgütlenmeye başladığını söyleyen Akal, 1918'de çıkan iç savaşta ise tüm ezilen halkların Kızıl Ordu saflarında yer aldığını vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Sovyetler'deki Müslüman cumhuriyetlerin etkisinin olduğunu belirten Akal, Türkiye'de kadınlara verilen hakların da Bolşeviklerin Müslüman cumhuriyetlerdeki yöneliminin etkisiyle oluştuğunu ifade etti.

Akal'ın ardından konuşma yapan sosyalist yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, "Her devrimlerde ilk önce cinsler arasındaki ilişkiler alt üst olur" sözüyle konuşmasına başladı. Çelik, Engels'in cinsiyet çelişkisinin insanlığın en eski toplumsal çelişkisi olduğunu söylediğini aktardı.

Çelik, kadınların Ekim Devrimi'nde aktif yer aldığını, Ekim Devrimi'ne giden yolda barış mücadelesinde kadınların ajitatörler olarak çalıştığını ifade etti. Çelik, kadınların Sovyetlerde erkekten kurtulmak ve toplumsal yaşam deneyimlerine sahip olduğunu ancak bir cinsiyet devrimi olarak görülmediği için bu uygulamaların kısa sürede dağıldığını belirtti.

36 yasasıyla birlikte ise kadınlara 1918'de verilen kürtaj hakkının kaldırıldığını ve geri bir uygulama olan Annelik Kararnamesi'nin yürürlüğe girdiğini belirten Çelik, komünizm gibi kolektif bir etkinliği evdeki bir anneye yıkılması haline getirilmeye çalışıldığını söyledi.

Mukadddes Erdoğdu Çelik'ten sonra söz alan Nuray Sancar ise Ekim Devrimi sırasında işçi sınıfının yönetme pratiklerini değerlendirdi. "Marx Kapital'i yazarken metayla başlar kitabına ve proleteryayı emek gücünden başka satacak bir şeyi olmayan insanlardan oluştuğunu söyler" diyen Sancar, Marx'ın ütopyalarının yerine ütopyalarının ihmal ettiği şeyi koyarak hareketi siyasallaştırdığından bahsetti. Siyasalaşmanın bir koşulu olarak işçi sınıfına bilincin dışarıdan taşınamayacağını anımsatan Sancar, Lenin'in 1902'de kaleme aldığı Ne Yapmalı adlı eserinde buna değindiğini söyledi. "İşçiler kendilerinin yönetmeyi sovyetler aracılığıyla devrimden önce öğrenmişlerdi" diyen Sancar sözlerini şöyle sürdürdü: "Sovyetler sadece bir yerel iktidar organı değildir. Sovyetler bir rejimdir. Bu da halkın hem karar alma süreçlerine dolaysız katılım sağladığı bir sistemdir. Sovyetlerin varlığı, sadece Sovyetler Birliği'ndeki işçi sınıfına kendi kendilerini yönetme, kendi kaderlerini belirleme ve tayin etme olanağı değil bütün dünya işçi sınıfının kendi pratiklerini gerçekleştirmesi yönünde bir model olmuştur."