3 Ekim 2024 Perşembe

Buldan: Saray'ın bir günlük harcaması, 4 bin asgari ücretlinin bir aylık maaşı

Bütçe görüşmeleri sırasında konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Saray'ın günlük harcamasının 8.6 milyon lira olduğunu ve bunun 4 bine yakın asgari ücretlinin bir aylık alın terine denk geldiğine dikkat çekti. Halkın bütçesinin oluşturulması için mücadele edeceklerini söyledi, birlikte mücadele çağrısı yaptı.

Meclis Genel Kurulu'nda, 2021 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerine görüşmeler sürüyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bütçe görüşmelerinde konuşma yaptı.

Buldan, konuşmasına tutsak olan HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile tüm seçilmişleri selamlayarak başladı.

'2017'DE HALKIN BÜTÇE HAKKI SARAY'A DEVREDİLDİ'
"Bütçe hakkı; toplumu kuşatan ekonomik politikaların oluşturulmasına ve denetimin yapılmasına ilişkin söz söyleme ve talep sunma hakkıdır" diyen Buldan, bu hakın, 1215 tarihli Magna Carta, yani Büyük Özgürlükler Sözleşmesi İle elde edilen en önemli toplumsal kazanımlardan olduğunu hatırlattı: Buldan, "Fakat 2017 referandumuyla birlikte halkın bütçe hakkının Saray'a devredildiği bir süreci yaşıyoruz" dedi.

'GÖRÜŞTÜĞÜMÜZ HALKIN DEĞİL, AKP İKTİDARININ BÜTÇESİDİR'
Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün burada, halkın meclisinde, halka ait olmayan, ama halkın vergilerinden oluşan, parlamentonun bir virgülüne dahi dokunamadığı AKP iktidarının bütçesini görüşüyoruz.

Bu bütçe; hukuksuzluğu, yoksulluğu, işsizliği, eşitsizliği, adaletsizliği derinleştiren bir bütçedir. Bu bütçe; geçim derdinde olan milyonları değil, seçim derdinde olan ve sadece kendi bekasını düşünen AKP'nin iktidar çıkarlarını koruyan bir bütçedir. Bu nedenle diyoruz ki; Saray iktidarı sebeptir, yaşanan tüm bu ekonomik, siyasal krizler ise bir sonuçtur. Bugün yaşamakta olduğumuz durum; tam da tekçi sistemin çoklu krizidir.

Kurduğunuz sistemde; çoğulculuğun yerine tekçiliği, demokrasinin yerine faşizmi, hukuk devleti yerine polis devletini, özgürlüklerin yerine yasakları, hakikatin yerine yalanı, barışın yerine çatışmayı, ekmeğin yerine mermiyi, seçilmişlerin yerine kayyımı, parlamentonun yerine vesayeti, çözümün yerine inkarı ve çözümsüzlüğü koydunuz."

'VESAYETE MÜCADELE EDECEĞİZ DEDİNİZ, VESAYETİN YENİ SAHİBİ OLDUNUZ'
AKP'nin iktidara geldiğinde "vesayetle mücadele edeceğiz" dediğini hatırlatan Buldan, "şimdi vesayetin yeni sahibi siz oldunuz" dedi. İktidarın toplumun tüm kesimleri ile kavgalı olduğunu kaydeden Buldan, "Ülkeyi öyle bir hale getirdiniz ki, geçmişte devlet içerisinde gizli olarak örgütlenen Susurluk benzeri hukuk dışı yapılar, iktidarınızda artık kendini gizleme gereği bile duymamaktadır. Bu yapılar, sizden aldığı cesaretle neredeyse siyasete müdahale edecek güce kavuştular. Bunların, ittifakınızın adeta kayyımı gibi rol oynaması, kurduğunuz sisteminin bir sonucudur. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne dayanmayan bir rejimin paydaşları; darbeciler olur, mafyalar, çeteler olur. Demokrasinin olmadığı yerde karanlık dehlizler olur" şeklinde konuştu.

'YARGI KARARLARININ SARAYDAN ÇIKTIĞININ KANITI'
Adalet Bakanının "Adalet yerini bulsun kıyamet kopsun. Hakimler karar verirken önündeki dosyaya baksın" dediğini hatırlatan Buldan, bu sözlerin yargının hukuka değil, iktidarın iki dudağı arasına bakarak karar verdiğinin açık bir itirafı olduğunu söyledi. Buldan, "Kararların, adalet saraylarından değil, Beştepe Sarayı'ndan çıktığının gerçek bir kanıtıdır. Demirtaş, Yüksekdağ ve Kavala başta olmak üzere on binlerce insanı, siyasetçiyi, belediye eşbaşkanını, gazeteciyi tutuklattıran; hukuk değildir, onlara terörist diyen engizisyon zihniyetidir" dedi.

"Bu ülkede Meclis'i bombalayan darbecilerle bir dönem ittifak yapanların, yine Suriye'yi ve Türkiye'yi kan gölüne çeviren barbar IŞİD'e göz kırpanların muhalif siyasetçilere terörist demesi hakikaten manidardır. Arkadaşlarımız hakkındaki fezlekeler cemaat savcılarından, tutuklama talimatı ise iktidarınızdandır" diyen Buldan, siyasi davalarda bu ortaklığın devam ettiğini söyledi.

'TAM ORGANİZE İŞLER!'
Buldan, şöyle devam etti: "Bakın! Partimizin önceki MYK'sına aynı yargınız tarafından bir kumpas düzenlendi. Damat savcınız Saray'a gitti, talimat aldı ve düğmeye bastı. Ardından Yargıtay üyesi yapılarak ödüllendirildi. Tam organize işler!

Şimdi aynı yargıya bakıyoruz; insanları helikopterden atanları, işkence ve yargısız infaz yapanları, taciz ve tecavüzde bulunan güvenlik görevlilerini ise açıkça korumaktadır. Van'da Osman Şiban ve Servet Turgut'u öldürme amacıyla helikopterden atan, Turgut'un ölümüne neden olan failler günlerdir yargı önüne çıkartılmadı. Çünkü iktidarınızın himayesindedirler. Kemal Kurkut'u Diyarbakır'da katleden polis beraat ettirildi. Adalet bir kez daha kurşunlandı. Bu kararın anlamı şudur: Kürdü vurmak serbest! Nasıl olsa arkalarında "Mevzuata takılmayın" diyen bir iktidarın olduğunu biliyorlar! Hakkari'de 61 yaşındaki Şerali Dereli ve 16 yaşındaki çocuk Özcan Erbaş askerlerce öldürüldü. Emrinizdeki güvenlik güçleri Hakkari'yi adeta Filistin'e çevirdi.

Cinayetler durmuyor, çünkü halka silah doğrultanlar sizin sayenizde yargılanmayacaklarını çok iyi biliyorlar. Roboski, Soma, Suruç, Ankara ve Çorlu katliamlarındaki adalet çığlıklarını duymazsınız, ama ne zaman ki dolar 8,5 lira olur, hukuk o zaman aklınıza gelir. Biz biliyoruz, sizin hukuk anlayışınız insanlığın hukuku değil, doların hukukudur.

Böylesi bir süreçte iktidarınız reform söylemini ortaya attı. Son yargı paketinizin sonuçları ortadadır. Mafyayı, kadın katillerini, kadına, çocuğa karşı cinsel suç işleyenleri serbest bırakarak, onların yeniden suç işlemesine olanak tanıyan bir reform yaptınız. Yeni reformunuzun da bundan farklı olmayacağı gün gibi ortadadır. Yargınız, mafya düzenini eleştirdiği için bir insanı mafyaya hakaretten tutukladı. İşte iktidarın reform zihniyeti budur."

Buldan, partilerine yönelik siyasi soykırım operasyonlarında son 20 günde 983 kişinin gözaltına alındığını da anımsattı.

'YÖNETEMİYORSUNUZ SONUÇ ORTADA: BÜYÜK KRİZ VE ÇÖKÜŞ'
Hukuk ve kural tanımayan bir rejimin sonucu olarak Türkiye'nin, en büyük krizlerle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Buldan, "AKP İktidarı, başkanlıkla her sorunu çözeceğiz dedi. Çözümü bir yana bırakalım kendileri en büyük sorun haline geldi! 'Kriz yok' dediniz. 'En kötüsünü geride bıraktık' dediniz. 'Türkiye şaha kalkıyor" dediniz. Ama sonuç ortada; büyük kriz ve çöküş. Yönetemiyorsunuz, götüremiyorsunuz! İktidarınızın ömrünü uzatabilmek için sürekli kriz ve çatışma siyaseti izliyorsunuz ancak bu da sizi kurtarmaya yetmeyecektir" diye belirtti.

'HDP'NİN GÜCÜNÜ KIRABİLECEĞİNİZİ SANIYORSUNUZ, BÜYÜK YANILIYORSUNUZ'
İktidarın Rojava'nın intikamını almak için neredeyse her gün HDP'ye operasyon yaptığını ifade eden Buldan, "HDP'nin gücünü kıracağınızı, demokratik siyasetten vazgeçirebileceğinizi sanıyorsunuz. Ama çok büyük yanılıyorsunuz. Bizim demokratik mücadele geleneğimizi tasfiye etmek isteyen onlarca hükümet buradan geldi geçti. Hepsi birer birer silinip gitti. Fakat biz daha da büyüdük, daha da güçlendik. Siz de geçicisiniz. Ama biz yine de burada olmaya devam edeceğiz. Ve biz olduğumuz sürece ne barışın sesi susacak, ne hakikatin üstü örtülebilecek. Ne kadınsız bir siyasete, ne de eşitsiz bir yaşama izin vereceğiz! Gerçeğin dili, adaletin savunucusu, özgür bir yaşamın kurucu gücü olmaya devam edeceğiz ve bunu mutlaka başaracağız."

'İKTİDAR SIKIŞINCA ÜÇ YOLA BAŞVURUYOR...'
İktidarın sıkışınca üç yola başvurduğunun altını çizen Buldan, bunları "Sahte reform, doğalgaz müjdesi ve AB üyeliği" şeklinde sırladı.

"Sizin bir geleceğiniz yok ki!" diyen Buldan, konuşmasına şöyle devam etti: "Şimdi buradan soruyoruz: AB kriterlerini yerine getirmek için bugüne değin ne yaptınız? Örneğin Brüksel'de seçilmişlerin yerine kayyım atanıyor mu? İsviçre'de muhalif siyasetçiler tutuklanıyor mu? Danimarka'da insanlar helikopterden atılıyor mu? İtalya'da sınırda insanlar savaş uçaklarıyla vuruluyor mu? Strazburg'ta yargı siyasilerin talimatıyla mı karar veriyor? Bunların hepsi sizde var. AB kriterlerinin yerine Saray kriterlerini koydunuz. Bu halinizle üyeliği bırakalım AB'nin kıyısından bile geçemezsiniz. Bugüne değin söz verip de AB'nin gereklerini yerine getirmeyen sizden önceki iktidarlar şuan neredeyse sizin de gideceğiniz yer orası olacaktır. Hukuk devletinin, demokrasinin, düşünce özgürlüğünün olmadığı, bir tweet atanın dahi tutuklandığı bir ülkenin uluslararası alanda saygınlığı olmaz. Demokrasinin olmadığı yerde ekonomik istikrar da olmaz."

'4 BİNE YAKIN ASGARİ ÜCRETLİNİN BİR AYLIK ALINTERİNİ SARAY BİR GÜNDE HARCIYOR'
Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verirken,Saray'ın bir günlük harcamasının 8.6 milyon lira olduğunu vurgulayan Buldan, şunları söyledi: "4 bine yakın asgari ücretlinin bir aylık alın terini bir günde sarayınızda harcıyorsunuz. Halk, ekmeği zar zor alırken, siz ise, 1.5 milyon asgari ücretlinin bir aylık maaşı olan 3.3 milyar lirayı Katar'dan aldığınız uçağa ödediniz. İnsanlar nasıl geçinirse geçinsin!  Yeter ki sizin itibarınız sarsılmasın! Yeter ki Katar-Satar ittifakınız baki kalsın!

Ekonomi büyüdü, milli gelir arttı diyorsunuz. Ekonomi büyüdüyse asgari ücret niye halen 2 bin 300 liradır? Niye 4 bin lira değildir? Buradan soruyoruz. Ya büyüme rakamlarınız gerçek dışı, ya da büyüyen kısmı siz kendiniz alıyorsunuz! Küçülen kısmı ise işçiye emekçiye reva görüyorsunuz.

Bir tünel inşaatındaki 19 bin liralık iş için yandaş şirketinize, Cengiz'e 17 milyon lira ödediniz. İşçiye emekçiye gelince kaynak yok dersiniz ama söz konusu yandaşlarınız olduğunda dükkân sizin dersiniz. 

Açık söylüyorum: Saray'ın israfları bir sebeptir, açlık sınırının altındaki asgari ücret ise bir sonuçtur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'niz müsrif bir sistemdir ve yoksullaşmanın en büyük sebebidir."

'KÜRT SORUNU VARDIR, TARİHSEL BİR SORUNDUR'
Bugün gerek Ortadoğu ve Türkiye'de en önemli kırılma noktasının Kürt sorunu olduğunu söyleyen Buldan, Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur. Biz çözdük" diyerek inkar siyasetinin diline sarıldığını belirtti. "Gören gözler, duyan kulaklar için bir kez daha söylemek isteriz ki; Kürt sorunu vardır, tarihsel bir sorundur" diyen Buldan, "Kürt sorunu sadece Kürtlerin ve HDP'nin bir sorunu da değildir. Başta devlet olmak üzere tüm siyasi partilerin, parlamentonun, yurttaşların, sivil toplumun ortak sorunudur" şeklinde konuştu.

'BÜTÇENİN TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİ GÖZETMEMESİ, EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİRİR'
Bütçeler toplumsal cinsiyet eşitsizliğini azaltmada ve kadınların güçlendirilmesine yönelik politikaların geliştirilmesinde önemli araçlardan biri olduğunun altını çizen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, bütçelerin toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmemesinin eşitsizliği daha da derinleştirdiğine dikkat çekti. Buldan, "Bizler; kadınların işsizlikle, açlıkla, yoksullukla yüz yüze bırakılmasını, kadın emeğinin sömürülmesini, eşbaşkanlıkla yönetilen belediyelerimize kayyım atanarak kadınların çok daha ağır sorunlarla baş başa bırakılmasını asla kabul etmiyoruz! Eşbaşkanlık bizim için yaşamdır. Biz yaşamdan vazgeçmiyoruz. Bir kez daha burada belirtmek isteriz; kamu kaynaklarının toplumsal cinsiyete duyarlı dağıtılması ve kamu hizmetlerinin kadınlara özgü sorunlara etkin çözüm geliştirecek şekilde yeniden planlanması için mücadelemiz devam edecektir. Biz kadınların, işçinin, emekçinin kadınların alın terinden, sofrasından çalınan kaynaklarla savaşa bütçe yaratılmasına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz" dedi.

"Kimse bu iktidarın yarattığı ağır maliyeti ödemek, acı reçeteye katlanmak zorunda değildir. Hesabı ödemesi gereken halklar değil, bu iktidardır. Bu çöküşten çıkış yolu vardır. O da radikal demokratik değişimdir" diyen Buldan, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Bunun için erken seçim çağrımızı yineliyoruz. Erken seçim diyoruz, halka gidelim diyoruz. Demokrasi için siyaset yürütenlerin de sokaktaki bir yurttaş kadar cesur, kararlı ve net olması, özellikle dış politikada iktidarın ömrüne katkı sunabilecek yaklaşımlardan uzak durması büyük önem taşımaktadır."