GÜNCEL
Buldan: Bu topraklara barış mutlaka gelecek
Leyla Güven'in barış umutları sönmesin diye açlık grevinde olduğunu ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Güven'in barış için, Türkiye halklarının geleceği için açlık grevinde olduğunu vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerine Meclis Kurulu'nda konuştu.
Konuşmasına Leyla Güven'in hapishanede rehin tutulması nedeniyle Parlamento'nun bir eksikle toplandığını vurgulayarak başlayan Buldan, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sırrı Süreyya Önder ve tutuklu bulunan vekilleri selamlayarak başladı.
Türkiye'nin yeni rejiminin tek adam dayatmasını ve güvenlikçi politikaları esas alarak Saray talimatıyla çalışan siyasal yargı gücüyle hareket etttiğini belirten Buldan, "Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Ezidilerin, tüm inanç ve kimliklerin, kadınların, gençlerin, emekçilerin, ezilenlerin hakları yoktur" dedi.
İKTİDAR BARIŞ UMUDUNU TÜKETMEYE ÇALIŞIYOR
Barışa, özgürlüklere, adalete olan umudunun iktidar eliyle tüketilmeye çalışıldığını söyleyen Buldan, "İnsanların kapısına polisin dayandığı, işinin ekmeğinin elinden alındığı, her gün bir kadının cinayete kurban gittiği, gençlerin savaşta toprağa düştüğü, anaların ağladığı, çocukların öksüz kaldığı, adaletin isminin sadece duvarlarda kaldığı, fabrika yerine yeni cezaevlerinin yapıldığı, özgür medyanın bir bir susturulduğu bir coğrafyada iyi bir gelecekten nasıl söz edilebilir ki?" diye sordu.
Buldan, Cumhurbaşkanına eleştiriler nedeniyle bugüne değin 20 bin soruşturma açıldığını vurgulayarak Roboskî'de köylüleri, Soma'da işçileri, Sivas'ta, Gazi'de, Gezi'de Alevileri, sokaklarda kadınları katledenlerden; Uğurların, Berkinlerin, Ali İsmaillerin, Kemal Kurkutların, Şenyurtların, Suruç'un, Gar'ın faillerinden hesap soramayan yargı sisteminin Saray için seferber edildiğini kaydetti.
HALKIN DEĞİL SARAY'IN BÜTÇESİ
"Bugün burada halkın değil, Saray'ın bütçesi görüşülüyor" diyen Buldan, "Bir yanda yoksulluk, işsizlikle açlık ve sefalet; diğer yanda ise devletin tüm gücü ve imkânlarını har vurup harman savuran bir yönetim anlayışı var. Kürd'ün Türk kadar, Alevi'nin Sünni kadar, kadının erkek kadar, emekçinin patron kadar, yoksulun zengin kadar kadar hakkı ve hukuku yoksa, haklı olanlar değil güçlü olanlar korunuyorsa soruyorum size: Adalet bunun neresinde? Eşitlik ve vicdan bunun neresinde?" dedi.
"Bir yerde eğer sokaktaki ayakkabısız çocukların sayısı artıyorsa, orada bilin ki birileri mutlaka zenginleşiyordur! Saray'ın şaşalı ışıkları kesintisiz yanıyorsa; bilin ki orada halkın sofrasında bölüştüğü ekmek her geçen gün azalıyordur! Adalet sadece muktedirleri ve güçlüleri koruyorsa bilin ki orada haklının, mazlumun hakkı olan adaletten çalınıyordur! Devletin bekası diyerek iktidarın bekası korunuyorsa, bilin ki orada toplumun bekasından çalınıyordur! Yalanlar doğrunun yerini almaya başlamışsa, emin olun ki orada hakikatten çalınıyordur!" diyen Buldan, bu topraklara faşizm tohumu ekenlerin, sonunda mutlaka isyan ve direniş biçeceğini ifade etti.
AKP TOPLUMA ZEHİR İÇİRİYOR
2013'te Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümüne yönelik başaltılan müzakere sürecinde Erdoğan ve AKP kanadından yapılan açıklamaları hatırlatan Buldan, "Gerekirse baldıran zehri içeriz" diyen Erdoğan'ın çözüm sürecini bitirerek baldıran zehrini topluma içirdiğini ifade etti.
OHAL ilanıyla başlayan süreci, AKP'nin demokratik siyasete darbesi olarak tanımlayan Buldan, dokunulmazlıkların kaldırılması, Demirtaş, Yüksekdağ, Baluken, milletvekili ve belediye eşbaşkanların rehin alınması,belediyelere kayyum atanması, KHK'lerle yüz binlerce insanın kamudan tasfiye edilmesi, muhalif kurumların, medyanın kapatılması, gazetecilerin, aydınların, siyasetçilerin tutuklanmasının demokratik açılım sayılamayacağını ifade etti.
GÜVEN HALKLARIN GELECEĞİ İÇİN AÇLIK GREVİNDE
"Barış sürecini bitirerek, anaların gözyaşı dökmesine sebep olanlar, bu ülkeyi darbe ve krizlerin içine sürükleyenler er geç yargı önüne çıkacak ve hesap verecektir! Bugün barışı yargılayanlar, yarın barış tarafından yargılanacaktır" diyen Buldan, çözümsüzlüğün ve tecridin ülkeyi getirdiği noktanın kriz ve çöküş olduğunu söyledi.
Çözüm geliştirilmediği sürece 100 yıllık kanayan yara olan Kürt sorunun kanamaya ve kanatılmaya devam edeceğini belirten Buldan, Leyla Güven'in barış umutları sönmesin diye açlık grevinde olduğunu ifade etti. Meclise seslenen Buldan, Güven'in barış için, Türkiye halklarının geleceği için açlık grevinde olduğunu vurguladı.
Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur" sözlerini hatırlatan Buldan, "Siz kaçsanız da, barış ve çözüm peşinizi bırakmayacaktır. Çünkü barış; milyonların talebidir. Barışı getirecek olan da işte bu milyonların iradesidir, gücüdür!" diye konuştu.
SİLAHA DEĞİL İNSANA BÜTÇE
Bütçenin insana ve yaşama değil; silaha, savunmaya, savaşa ayrılan bütçe olduğunu kaydeden Buldan, "Oysa bu ülkenin gençlerine yakışan; toprağın altına düşmek değil, toprağın üzerinde fidan gibi yetişmektir, yeşermektir" dedi.
İktidarın ve emrindeki yargının her türlü baskı ve saldırma politikasına rağmen mecliste olduklarını hatırlatan Buldan, Demirtaş hakkında AİHM'in, tahliye kararı vermesine rağmen Erdoğan'ın talimatıyla cezasının onaylandığını söyledi ve Demirtaş hakkında hazırlanan iddianameye sahip çıkan siyasilerin Fetullah Gülen Cemaatinin siyasi ayağı olduğunu belirterek "Sizin rehberiniz Saray'ın talimatları değil, evrensel hukuktur" diye konuştu.
KAYYUMLAR İNKAR SİYASETİNİN DEVAMI
Sayıştay raporlarında kayyumların yolsuzluğunun belgelendiğine dikkat çeken Buldan, "Kayyum siyaseti Kürtlerin ret ve inkârı çizgisinin bir devamıdır. Kayyumlar, Şark Islahat Döneminin bugünkü Umumi Müfettişleridir. Merak ediyoruz, AKP ne ara ittihatçıların çizgisini öğrendi ve buna sarıldı!" diye kaydetti.
"Kayyum politikasının halkta nasıl bir kırılma ve öfke yarattığını göremeyen zihniyet, ektiğini 31 Mart'ta mutlaka biçecektir. O gaspçı kayyumları sahibine iade edecektir!" diyen Buldan konuşmasına şöyle devam etti:
HDP HALKLAR BAHÇESİDİR
"İktidarın ayrıştırma politikalarına rağmen bugün toplumun bir arada yaşamasının teminatı ve güvencesi Halkların Demokratik Partisi ve onun demokratik ilkeleridir. Kürt, Türk, Arap, Alevi, Ermeni, Süryani, Ezidi, Çerkes, Laz, Sünni, kadın, genç yani bu ülkenin toplumsal ve inançsal tüm renklerini temsil eden, çatısı altında bir araya getiren bir siyasi hareketiz. Yok edilmeye çalışılan demokratik alanı ve özgürlüklere olan inancı koruyan HDP'dir. HDP tıpkı 1920 ruhu gibidir. Rengarenk halklar bahçesidir. Bu renkleri soldurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir!"
ŞİDDETE DEĞİL KADINA BÜTÇE
"Toplumun yarısını oluşturan kadınlara bu ülkede yaşam hakkı reva görülmüyor ki, kadına bütçe hakkı tanınsın! En nihayetinde kadınlar, "Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" diyen bir zihniyetle karşı karşıya. Bu zihniyetin sokaktaki yansıması da kadına şiddettir."
"Devletin şiddetini yaşayan kadın! Erkeğin şiddetini yaşayan kadın! Ekonomik sosyal krizin şiddetini yaşayan yine kadın! Kadına yönelik şiddette sürekli işleyen üçlü bir mekanizma var. Devlet-yargı-erkek! Dolayısıyla şiddetin nedeni kişisel değil, politiktir. Yaratılan tekçi iktidar olgusunun sokaktaki yansımasıdır şiddet!"
"Bu bütçe de şiddeti besliyor. Kadının adı yok ki bütçede pay ayrılsın! 'Nasıl olsa kadınlar her gün öldürülüyor, ne gerek var bütçe ayırmaya' diyen bir anlayışı görüyoruz. Bütçenin mantığı işte budur!"
"Türkiye bir yol ayrımındadır. Faşizmle demokrasi arasındaki bir ayrımdır bu. Eğer özgürlüğe, demokrasiye, adalet ve eşitliğe sahip çıkmaz isek, hep beraber faşizmin girdabında boğulacağız. Halklara nefes aldırmayan bu otoriter, baskıcı rejim karşısında sessiz kalamayız, bize dayatılan diz çöktürme politikalarına boyun eğemeyiz, eğmemeliyiz."
KORKUNUN İKTİDARINI BİTİRECEĞİZ
"İnanın ki bu rejim, toplumu korkuttuğu oranda ayakta kalabilmektedir. Korku biterse iktidar da biter. Ve bu sistem fazla uzun sürmeyecektir. Demokrasi mutlaka kazanacaktır."
Buldan konuşmasını, 10 Aralık İnsan Hakları Günü. Bu vesileyle tüm insan hakları savunucularını ve mücadelelerini selamlayarak bitirdi.