25 Kasım 2024 Pazartesi

Buldan: AKP devraldığı köhne düzeni kitabına uydurmaya çalışıyor

Partisinin grup toplantısında konuşan Buldan, yerel seçimlerin faşist rejime karşı demokrasi referandumu olacağını vurgulayarak "Mesele belediyeciliği çok aşan düzeyde oy alarak AKP-MHP savaş ittifakına karşı duruş gösterme meselesidir" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Grup toplantısına geçtiğimiz günlerde tahliye olan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan, DBP yöneticileri ve Ankara Mamak'ta direnen TOKİ işçileri, tutuklu 3. havalimanı işçilerinin aileleri katıldı.
 
Buldan, konuşmasına Kandıra Cezaevi'nde açlık grevinde olan DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'i selamlayarak ve 1994 yılında Özgür Ülke Gazetesi'nin bombalanmasında hayatını kaybeden Ersin Yıldız şahsında tüm özgür basın şehitlerini anarak başladı.
 
TOKİ işçilerinin 2 yıldır maaş alamadıkları için greve başlamasına ve 3. havalimanı işçilerinin tutuklanmasına değinen Buldan, AKP'nin ülkeyi işçi emekçi mezarlığına dönüştürdüğünü belirterek direnen işçilere 'yalnız değilsiniz' diye seslendi.
 
"AKP-MHP koalisyonunun ülkeyi getirdiği nokta tam anlamıyla bir uçurumdur, çöküştür. Hukuksuzluk, adaletsizlik, eşitsizlik, yolsuzluk, halk iradesinin gaspı, baskı, şiddet, savaş, ayrımcılık, kutuplaştırma, tekçilik bu iktidarın yönetim biçimidir" diyen Buldan, Öcalan'a karşı 3 yıldır kesintisiz sürdürülen ağırlaştırılmış tecrit politikasının bu durumdan ayrı ele alınamayacağını vurguladı.
 
KÜRTLER STATÜSÜZ BIRAKILMAK İSTENİYOR
 
"İmralı'nın kapısına vurulan kilit; tüm ülkeye, demokrasiye, adalete, bir arada yaşama iradesine vurulmuştur. O kilitle tüm ülke aslında kilitlenmiştir. İmralı'da insanlığa aykırı bir biçimde daracık bir hücreye kapatılan elbette sadece Sayın Öcalan değildir. Aslında o hücreye kapatılan ülkenin ta kendisidir! Halkların umudu ve geleceği o hücreye hapsedilmiştir. Bu aynı zamanda halkları karşı karşıya getirmeye yönelik büyük bir tuzaktır" diyen Buldan, Kürtlerin bir yüzyıl daha statüsüz bırakılmak istendiğini söyledi.
 
'2 GÜNLÜK AÇLIK GREVİNDEYİZ'
 
HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in açlık grevini "Gandivari bir direniş" olarak tanımlayan Buldan, "Türkiye kamuoyu da tecritle geliştirilen büyük oyunu ve komployu mutlaka ama mutlaka görmelidir. Kendisine dayatılan bu faşizme karşı mutlaka karşı çıkmalıdır. Hep birlikte direnirsek, mücadeleyi yükseltirsek bu komployu boşa çıkarabiliriz. Tecrit kilidi kırılmadan, hukuka, demokrasiye vurulan kilidin asla kırılamayacağını hepimizin bilmesi gerekmektedir. Buradan tüm halkımızı ve demokratik kamuoyunu Leyla arkadaşımızın direnişini her yerde sahiplenmeye, aynı talepler etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz" dedi.
 
Yaptığı çağrının halklarımızın ortak geleceği için demokratik mücadeleye ve faşizme karşı seslerin birlikte yükseltilmesine davet olduğunu belirten Buldan, "Saray rejimi bilmeli ki; tecrit üzerinden halklara kurduğunuz bu tuzak eninde sonunda sizin ayağınıza dolanacaktır! İmralı'nın kapısına vurduğunuz tecrit kilidi, gün olacak sarayınızın kapısındaki kilide dönüşecektir! Ayaklar altına aldığınız hukuk, bir gün size de mutlaka lazım olacaktır!" diye konuştu.
 
"Kürtler bu kez kaybetmeyecek! Tarihin kazanan halklar sayfasındaki onurlu yerini mutlaka alacak! Tarih de, coğrafya da, su da, hava da, güneş de artık Kürtlerden yanadır! Bunu böyle bilin, bunu artık bir kez daha görün diyoruz. Erdoğan'a tavsiyemiz derin devletten devraldığı köhnemiş Kırmızı Kitaba çalışmak yerine Kürtlerin direniş tarihini okusa daha faydalı olur. Kürtlerin yok edilemeyeceği gerçeğini öğrenir ve kabullenir" diyen Buldan, Leyla Güven'e destek olmak amacıyla mecliste 10 milletvekili ile 2 günlük açlık grevi başlattıklarını ifade etti.
 
DTK Eşbaşkanı ve Ağrı Milltevekili Berdan Öztürk, Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Meclis Başkanvekili Mithat Sancar ile Serpil Kemalbay, Habip Eksik, Züleyha Gülüm, Kemal Bülbül, Şevin Coşkun ve Erdal Aydemir ile birlikte bugün başlayacakları açlık gervinin 2 gün süreceğini kaydetti.
 
AİHM'in HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği karara değinen Buldan, "Türkiye'nin yapması gereken bu karara uymak, Demirtaş, Yüksekdağ dahil tüm seçilmişleri, siyasileri özgür bırakmaktır. İdris Baluken ve tüm seçilmiş arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerekir" dedi. 
 
ERDOĞAN KENDİNİ MAHKEME BAŞKANI ZANNEDİYOR
 
"Uluslararası hukuk bağlayıcıdır. AKP'nin emrindeki yargı ise Saray'dan aldığı talimatla AİHM kararına karşı direniyor. AKP Genel Başkanı, yargıya talimat verircesine davaya müdahale ediyor, 'AİHM kararını tanımam' diyor. Kendisine soruyoruz: Mahkeme başkanı mısınız, Cumhurbaşkanı mı? Türkiye Muz Cumhuriyeti midir, bir kabile devleti midir?" diyen Buldan, AKP'nin AİHM kararı karşısındaki tavrıyla her türlü keyfiliği ve hukuksuzluğu meşru hale getirmeye çalıştığını söyledi.
 
AKP CESARETTEN KORKUYOR
 
"AKP-MHP ittifakı 15 Temmuz'u fırsat bilerek demokratik siyasete bir darbe yaptı. Türkiye siyasal tarihi hep darbelerle geçmiştir. Menderes'i Yassıada'ya hapseden zihniyetle, Demirtaş'ı Edirne'de rehin tutan anlayış aynıdır. Erdoğan, Edirne'yi Yassıada'ya çevirme gayreti içerisindedir!" diyen Buldan, AKP'nin Demirtaş ve Yüksekdağ'ın cesaretinden korktuğunu kaydeti.
 
"Bu korkuyla da akşam hem HDP'yi hem Demirtaş'ı hem de diğer arkadaşlarımızı sabah hedef gösteriyor! Kendisi Saray'da yaşıyor ama aklı devamlı Edirne'de! Korkmaya devam edin! Bu halkın gücü karşısında ne Edirne'nin duvarları dayanabilir ne de faşizminizin duvarları" diyen Buldan, AKP'nin AİHM kararını uygulamamsı halinde AB'nin, Türkiye ile tüm ilişkilerini dondurması gerektiğini ifade etti.
 
HAPİSHANELERDEKİ ÖLÜMLERDEN AKP SORUMLU OLUR
 
Tutsaklara yönelik işkence ve hak gasplarına değinen Buldan, "'İşkenceye sıfır tolerans' diyerek iktidara geldiler. Şimdi işkencecilere bin tolerans tanıyan oldular! Cezaevlerinde hasta tutsak sayısı bini aşmış durumdadır. En başta söylüyoruz; şartsız ve koşulsuz hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır! Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir hastanenin 'cezaevinde kalamaz' raporu, bir hasta tutsağın tahliyesi için yeterli olmak zorundadır. Aksi takdirde cezaevlerinde yaşanacak ölümlerden AKP hükümeti sorumlu olacaktır" dedi.
 
DEMOKRASİYİ YERELDEN İNŞA EDECEĞİZ
 
Buldan, yerel seçimlere değinerek "Bu seçimler demokrasinin yerelden inşa edilmesinin önemli bir adımı olacak. Bu seçimler Türkiye'de faşizm ile demokrasi arasında bir yol ayrımıdır. AKP-MHP ittifakını zaten herkes görüyor ve tanıyor" diye konuştu.
 
"Biz emekten, demokrasiden, adaletten, insan haklarından, yerinden yönetimden yana olan, faşizme, tekçiliğe ve cinsiyetçiliğe karşı olanlarla birlikte yürüyeceğiz. İşte bu yol ayrımında, 31 Mart'taki seçimlerde bu iki ayrı yoldan yürüyenler hesaplaşacaktır. Bu nedenle  bu seçimler Türkiye için bir demokrasi referandumudur; Türkiye halklarının irade beyanıdır" diyen Buldan, Erdoğan'a seslenerek "Bahçeli gitseydi! En azından Osmaniye'den ilerisini görmüş olurdu!" dedi.
 
KENDİ KENDİMİZİ YÖNETECEĞİZ
 
Kayyumları aday göstermenin tek amacının Kürtleri inkar politikasına devam etmek olduğunu belirten Buldan, "AKP-MHP ittifakının tek hedefi, faşizmin ömrünü uzatmak ve kendi geleceklerini garanti altına almaktır. Bu yerel seçimler onlar açısından bir belediye seçimi değil; bir varlık yokluk meselesidir. Bizim derdimiz ise, kendimizi de, kentimizi de yönetmektir. Biz halkımızı kent yönetimlerine nasıl dahil ederiz; bunu tartışıyoruz. Kentlerin yönetimine, bütçesine, siyasetine kadınları, gençleri, farklı etnisite ve inanç gruplarını toplumun bütün kesimlerini nasıl dahil edeceğimizi tartışıyoruz. Katılımcı demokratik yönetim modelini hep birlikte yaratacağız" diye kaydetti. 
 
31 Mart'ın Türkiye halkları için bir faşist rejime karşı demokrasi referandumu olacağını vurgulayan Buldan, "Mesele belediyeciliği çok aşan düzeyde oy alarak AKP-MHP savaş ittifakına karşı duruş gösterme meselesidir" diye konuştu.
 
"Erdoğan, 'yakında Fırat'ın doğusunu kurtaracağız' diyor ya hani! Kuzey Suriye zaten önemli oranda çetelerden kurtarılmıştır. Bunların amacı her yerde tüm ülkede ve ülkenin dışında Kürtleri yerlerinden sürmektir. AKP'nin hedefi çetelere teslim edilmiş Kürtsüz Kuzey Suriye'dir. Ama boşuna kürek sallıyorsunuz. Kürt halkını yaşadığı hiçbir coğrafyadan, hiç bir toprak parçasından silip atamayacaklarını görecekler. Sizden öncekiler yüz yıldır başaramadılar, siz de başaramayacaksınız!" diyen Buldan, son olarak şöyle dedi:
 
KOBANE DÜŞMEDİ ROJAVA DA DÜŞMEYECEK!
 
"Kobane düşmedi düşmeyecek! Rojava da düşmeyecek! Ne Suriye'deki çeteler, ne de içerideki gaspçı kayyumlar, Kürtlerin yaşadığı topraklarda amacına ulaşamayacak! Halkların direnişi karşısında Suriye politikanız çöktü çökecek. Kayyumlarınız ha düştü ha düşecek!"