GÜNCEL
Bir tiyatro oyunu: Leyla ile Mecnun'un aşkından mülteciliğe bakmak
Efsanenin aksine oyunun sonunda aşk kazanıyor. Mecnun ile Leyla'nın aşkı düşmanlık, saldırganlık, para ile satın alma gibi bir çok badireyi aşıyor. Başka bir ifadeyle, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının artığı Avrupa coğrafyasında "bir arada yaşama umudu" kazanıyor.
Leyla ile Mecnun'un hikayesi, Arap, Fars, Urdu ve Türk edebiyatında farklı biçimlerde anlatılsa da özü aşka dairdir. Efsaneyi biliyorsunuz zaten. Ancak bu efsaneyi Belçika'da mültecilerin yaşadıkları sorunların anlatıldığı bir tiyatro oyunun ana teması olarak görmek hayli ilginçti.
Oyunu sahneye koyan rejisör ve senarist Poppe Bonstra.
Bonstra, 1998 yılından bu yana Hart Kolektif Tiyatrosu'nu çalıştırıyor.
Leyla ile Mecnun için sahnede, Fars, Türk, Flaman, Kongo, Afgan'ın da içinde olduğu 8 ulusal kimlikten tiyatrocu vardı.
Oyun çok dilliydi. Yazılı metinden daha çok beden dili, müzik ve dans hakimdi.
AŞK KAZANIYOR
Bir yolculukla açılıyordu oyun. Efsanedeki Leyla ile Mecnun'un aşık oldukları yolculuk, sahnede mülteciliğin başladığı yerdi. Binbir çeşit riskin yer aldığı ancak umut ve umutsuzluk ikileminde bilinmeze dair bir yolculuk. Geriye dönebilme umudu gibi ölüm de vardır bu yolculukta.
Mülteciliğin başladığı yerde Leyla ile Mecnun'un hikayesi de başlıyor. Leyla ve Mecnun'da aşk, bir simge; barışın, kardeşliğin ve bir arada yaşamanın simgesi.
Efsanenin aksine oyunun sonunda aşk kazanıyor. Mecnun ile Leyla'nın aşkı düşmanlık, saldırganlık, para ile satın alma gibi bir çok badireyi aşıyor. Başka bir ifadeyle, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının artığı Avrupa coğrafyasında "bir arada yaşama umudu" kazanıyor.
Finalde ise oyuncular ve izleyiciler sahnede Afrika ritimleri ile eşliğinde dans ediyor.
IRKÇILIĞA KARŞI BİR SÖZ SÖYLEMEK GEREKİYOR
Rejisör ve senarist Poppe Bonstra, son 20 yıldır ağırlıklı olarak mültecilerin sorunlarına odaklanan tiyatro oyunlarına imza atıyor. Böylece ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı tutum alıyor. Bonstra, Leyla ile Mecnun için ise "Dünya ne kadar daha güzel olabilir, bunu çeşitli müzik ve danslarla anlatmak istedik. Ayrı ayrı değil, bir arada olmak zorundayız" diyor. Avrupa'da mültecilerin durumu için, "Evet öldürülmüyorlar belki ama başkalarına benzemek zorunda bırakılıyorlar" yorumunu yapıyor.
Leyla ile Mecnun'in hikayesinin bir simge olduğunu belirten Poppe Bonstra, "Irkçılığa karşı bir söz söylemek gerekiyor. Burada sembol de aşk oldu" diye belirtiyor.