25 Kasım 2024 Pazartesi

Baro başkanlarından yargıya: AİHM'nin Demirtaş kararına uyun

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuyla ilgili verdiği karara uyulması çağrısı yapan baro başkanları, ?AİHM kararının uygulanma süreci ülkemizin hukuk devleti olma ve adil yargılama hakkı yönünden sınavı olacaktır? diye belirtti.
Adıyaman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Muş, Urfa, Şırnak, Dersim ve Van baro başkanları bir açıklama yaparak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tutuklu siyasetçi Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği kararın dikkate alınması çağrısı yaptı.
 
Adıyaman Baro Başkanı Mustafa Köroğlu, Bingöl Baro Başkanı Hanifi Budancamanak, Bitlis Baro Başkanı Fuat Özgül, Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, Muş Baro Başkanı Baki Çelebi, Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, Dersim Baro Başkanı Kenan Çetin ve Van Baro Başkanı Zülküf Uçar imzalı bildiride, Demirtaş'la ilgili tutukluluğun devamına ilişkin kararının geri alınarak tahliye kararı verilmesi gerektiği belirtildi.
 
Cumhurbaşkanı'nın karara yönelik yaptığı, "AİHM'in verdiği kararlar bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz." beyanının hukuken kabul edilemeyeceğini kaydeden baro başkanları, "AİHM kararının uygulanması Anayasal bir zorunluluktur. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne imza atmış ve AİHM'in yargılama yetkisini kabul etmiştir. AİHS'in 'kararların bağlayıcılığı ve infazı' başlıklı 46. Maddesi'ne göre AİHM kararlarının AİHS'e taraf Türkiye dâhil tüm Avrupa devletleri için doğrudan bağlayıcılığı bulunmaktadır. İlgili Anayasa ve milletlerarası sözleşme maddelerinden açıkça anlaşılacağı üzere AİHM kararları Türkiye açısından doğrudan bağlayıcıdır. Bu hususu Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi de teyit etmiştir. Ancak Yerel Mahkemenin, AİHM kararını kesinleşmediğinden bahisle uygulamaması hukuka aykırıdır. Şöyle ki hukuk sistemimizde tutuklunun serbest bırakılmasına ilişkin kararların uygulanması için kesinleşmesi şartı hiçbir aşamada yoktur. Kişinin özgürlüğü söz konusu olduğu zaman mahkeme kararları derhal  uygulanması gerekir. Uygulamada da tahliye kararı derhal uygulanır. Daha sonra itiraz mercilerine itiraz edilir" dedi.
 
Yapılan açıklamada şunlar ifade edildi: "Ankara 19.Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluğun devamı kararının gerekçesinde, AİHM kararının kesinleşmediğini açıkça ortaya koyarken 3 no'lu ara kararında kararın kesinleşip kesinleşmediğini 'Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığı'na sorulmasına' karar vermiştir. Bu da büyük bir çelişkidir. Bu durumu hukuken izah etmek mümkün değildir. 'Devlet, AİHM tarafından tespit edilen ihlale son vermek ve zararları telafi etmek amacıyla, Bakanlar Komitesi'nin denetimine tabi olarak, bireysel tedbirleri almakla yükümlüdür. İnsan haklarının korunmasının asıl önemli olduğu husus devletin tüm kurumu ve kuruluşları tarafından özümsenerek yerine getirilmesi ile mümkün olacaktır. Yargı kararlarının uygulanması hiçbir otoritenin onayına bağlı değildir. Yargı kararının uygulanmasının herhangi bir otoritenin onayına bağlanması demek özgür yargı ve adaletin ortadan kalkması demektir. Ayrıca, ülkemizde yargıya olan güvenin artması, demokratik hukuk devleti olma niteliğinin anlamıyla yücelmesi açısından önem arz eden AİHM kararının uygulanma süreci ülkemizin hukuk devleti olma ve adil yargılama hakkı yönünden sınavı olacaktır. Hukuk Devleti öncelikle kendi koyduğu kurallara ilk kendisini bağlı sayan, bu kurallara uyan ve bu kuralları yürüten devlettir. Bağımsız yargının AİHM kararına uygun olarak hakkaniyet ile karar vermesi, AİHM kararının ruhuna uygun hareket etmesi, tutukluluğun devamına ilişkin kararının geri alınarak derhal tahliye kararı vermesi  ülkemize, hukukumuza ve adalet sistemimize olan güveni artıracaktır."