25 Kasım 2024 Pazartesi

Bakırhan: Filistin halkı yalnız değildir

Partisinin Meclis grup toplantısında gündemi değerlendiren Bakırhan, siyonist İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına tepki gösterdi. Bakırhan, Refah'a yönelik saldırının ardından kınamanın yetmeyeceğinin altını çizdi. Hayvanların katledilmesine ilişkin düzenlemeye de tepki gösteren Bakırhan, "Unutulmasın ki kentlerin sokakları, havası, suyu ne kadar insanlarınsa bir o kadar da en az o kadar da sokak hayvanlarınındır" dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. 1 Mayıs tutsaklarını selamlayarak konuşmasına başlayan Bakırhan, 57 kişinin katledildiği Çorum katliamının yarın yıldönümü olduğuna dikkat çekti. Katliamların yaşanmaması için mücadeleye devam edeceklerini dile getirdi. 

'NETANYAHU YÖNETİMİNİ KINIYORUZ'
Siyonist İsrail'in Refah'a yönelik saldırılarına tepki gösteren Bakırhan, "Onlarca insan yaşamını yitirdi. Bu katliamı da lanetliyoruz. Filistin halkı yalnız değildir. Uluslararası devletler kınamakla yetindiler. Biz de bunlara çok şahit olduk. Kürtler, devrimciler, emekçiler defalarca tutuklandığında, katledildiğinde, siyasi iradelerine kayyım atandığında aynı kınama mesajlarını bizler de duyduk. Utangaç bir şekilde kınamakla bu katliamlar maalesef durmuyor. Dünyada hiçbir hukuk durduramıyor, durdurmuyor ya da durdurmak istemiyor. Katliamlara devam eden Netanyahu yönetimini kınıyoruz. Netanyahu dünya tarihine bir katliamcı olarak geçecektir. Devletlere çağrı yapmayacağız, çünkü o utangaç kınama mesajlarını veren devletlerin bir şey yapmayacağını bir kez daha anladık. Ben dünya halklarına, emekçilerin çağrı yapmak istiyorum: Lütfen Filistinlilerin yaşamış olduğu bu katliamlara itiraz edin, ülkenizdeki iktidarlarınızı zorlayın. Yoksa bu utangaç kınamalarla, Filistin halkının canlı yayınlarda katledilmesini daha çok izlemek durumunda kalacağız. Bir kez daha kınıyoruz. DEM Parti olarak, Kürtler ve emekçiler olarak dün olduğu gibi bugün de Filistin halkıyla dayanışma içerisinde olacağız" dedi.

'CEYHAN'DA PALA HUKUKU MU İŞLEYECEK'
Ankara Üniversitesinde devrimci yurtsever öğrencilere palayla saldıran kişinin Adana Ceyhan'a savcı olarak atandığını hatırlatan Bakırhan,  "Şimdi Ceyhan'da pala hukuku mu işleyecek? Ankara Emniyetinde taht oyunlarıyla her gün karşı karşıyaydık. Şimdi taht savaşları olarak devam ediyor. İşte bu toz duman içerisinde bizlere de çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu ülkenin devrimcileri, Kürtleri, kadınları, gençleri, halkı savunan bileşenlerin tamamı bir araya gelmedikçe ve yeni güçlü bir mücadele yolu açılmadıkça bu tabloyu Türkiye halkları fazlasıyla yaşamaya devam edecek. Bizim sorumluluğumuz sadece bunları dile getirmek değil; bunların karşısında güçlü bir şekilde demokratik mücadele zeminini örmek ve bir araya gelmektir. DEM Parti tam da bunun siyasetini yürütüyor ve önümüzdeki dönemde daha güçlü yürütmeye devam edecek. Biz ne iktidarın taht kavgalarını izleyecek zamana ne de muhalefetin iktidar olmasını bekleyecek sabra sahibiz. Memleket çürüyor, batıyor. Barış, demokrasi, özgürlük, aş ekmek diye insanlar haykırıyor. Dolayısıyla hep birlikte barış, özgürlük, aş ekmek diyeceğimiz bir sürece hep birlikte girdik. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bu ülkenin yeniden inşası için önce mafya ve çete siyasetinin temizlenmesi gerekiyor. Yaşanabilir bir ülke için demokrasiyi büyütmek, demokratik alanı genişletmek gerekiyor. Demokratik dönüşüme de Kürt meselesinin çözümüyle başlanmalı. Emin olun ki Kürt meselesi çözülmediği müddetçe bu çeteler, mafyalar, çıkar grupları Türkiye'de her yere nüfuz edecektir" ifadelerini kullandı.

'TASARRUF ADI ALTINDA AÇIKLANAN PAKET TAM BİR ŞOV VE ALDATMACADIR'
Türkiye'de darbelerin her zaman sadece direnenleri değil çalışan emekçileri, yoksulları, emeklileri de engellediğini kaydeden Bakırhan, "En büyük darbe onlara vurulmuştur. Bakın 12 Eylül Darbesi yapılınca 'biraz da iş verenler gülsün' diyenler ile 15 Temmuz sonrası 'OHAL'i iş verenler için ilan ettik' diyenler aynıdır. Biri asker postalıyla bunu diyor, diğeri siyasetçi kimliğiyle diyor. Darbeler sermayeyi daha da büyütmek için, emekçileri ve yoksulları daha da yoksullaştırmak için yapılıyor. Bu darbe süreçlerinde emekçiler ve emekliler yoksullaşırken, sermayenin karları şaha kalkıyor. Darbeler sermayeye altın çağını yaşattı. Hep beraber görüyoruz ki açıklanan istatistiklerde de sermayenin karları katlanarak artıyor. Bakın 20 Temmuz'da Türkiye'de emeğin milli gelirden aldığı pay Türkiye tarihinin en düşük seviyesindedir. Peki, sermayenin aldığı pay ne kadardır? Türkiye tarihinin en yüksek seviyesindedir. Dolayısıyla askeri ve siyasi darbelerin kimler için yapıldığı da ortadadır. Eğer bugün milyonlarca emekli 10 bin TL'ye mahkum edilmişse, milyonlarca asgari ücretli yoksulluk sınırının altında bir ücretle yaşıyorsa, esnaf günü siftahsız kapatıyorsa, çiftçi ya ekemiyor ya da ektiğini tarladan kaldıramıyorsa tam da bu zihniyetten kaynaklıdır. Şimdi de tasarruf adı altında bir paket açıkladılar. Tam bir şov ve aldatma paketidir bu. Açıklanan tedbirlerin adı tasarruf değil hak gasplarıdır. Açıklanan tasarruf paketinin toplamı bütçe açığının 26'da 1'dir. Onlar da bununla bütçe açığını kapatamayacaklarını çok iyi biliyor" ifadelerini kullandı. 

'ÜCRETLERİN, MAAŞLARIN ARTMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ'
Tasarrufun şovla değil, asgari ücrete ve emeklilere hakları olan zammı vermemekle olmayacağının atını çizen Bakırhan, "Ama onlar hem asgari ücrete zam yapmayacağız hem de kiraların sınırı yüzde 25 sınırının üzerine çıkacak diyorlar. Açıkça topluma aç kalın, açıkta kalın, ölün diyorlar. Öyle bir hale geldi ki insanlar park ve bahçelerde çadır kurmak noktasına geldi. Halkımıza, emekçilere ve emeklilere reva görülen bu yaşamı kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bunun için bugünden başlayarak DEM Parti olarak Temmuz ayına kadar asgari ücretin ve emekli maaşlarının iyileştirilmesi için bir kampanya yürüteceğiz. Kanun teklifi de verdi arkadaşlarımız. İlkesel tutumumuz da şudur. Yoksulluk sınırı neyse asgari ücret en az onun yarısı kadar olsun. Son açıklanan verilere göre Temmuz ayında yoksulluk sınırı 60 bin liranın üzerinde olacak. O zaman asgari ücret de en az 32 bin lira olsun. Hadi buradan başlayalım. Biraz emekçinin, çalışanın dostu olalım. Yine memurlara verilen seyyanen zam artışı kamu emekçilerine de verilsin. En düşük emekli maaşı da asgari ücret düzeyine çekilsin. Biraz önce saydığım talepleri Temmuz ayında ücretler artıncaya kadar sokaklarda, fabrikalarda, Meclis çatısı altında her yerde emekçilerle ve yoksullarla birlikte kararlı bir şekilde hayata geçirmek için çalışacağız. Onların sesi ve soluğu olacağız. Hep birlikte ücretlerin, maaşların artması için mücadele edeceğiz" dedi.

'UYUTMA DEDİKLERİ HAYVANLARI KATLETMEKTİR'
Son olarak hayvan katliamına ilişkin konuşan Bakırhan, şunları söyledi: "Gariptir, yasa tasarısının ismi ne biliyor musunuz? 'Hayvan Hakları Yasa Teklifi'. Sanki hayvan haklarını koruyacak, genişletecek bir yasa tasarısı hükümet tarafından Meclis'e sunuluyor gibi anlaşılıyor. Bak burada bile bir aldatmaca var. İçeriğinde hayvan hakları yok, hayvanları katledecek teklifler var. Buna göre sokak hayvanlarını toplayacaklar, barınaklarda 30 gün boyunca misafir edecekler, ilana çıkacaklar. Sahiplendirilen hayvanları sahiplerine verecekler, gerisini de uyutacaklar. Birileri daha uyutmanın ne olduğunu bile bilmiyor. Sanıyorlar ki öyle hayvanlar uyutulacak, gece uyandırılacaklar. Oysa uyutma dedikleri hayvanları katletmektir. Doğaya, insana, canlıya düşman pratikleriyle kalıcı bir çözüm üretmekten yoksun bu iktidar çareyi yine yaşamı yok etmekte, sokak hayvanlarını katletmekte buluyor. Sokak köpekleri diye bir sorun yarattılar. Barınaklar açsaydınız, barınaklardaki hayvanların yaşam koşullarını iyileştirseydiniz, kısırlaştırmak için gerçek bir plan program hayata geçirseydiniz, bugün sokak hayvanlarının bir sorun olduğundan bahsetmeyecektiniz. Unutulmasın ki kentlerin sokakları, havası, suyu ne kadar insanlarınsa bir o kadar da en az o kadar da sokak hayvanlarınındır."